Gaziantep Veterinerler Odası Başkanı Meltem Peri ile veteriner hekimlerin sorunlarına ve taleplerine dair siz HAKİMİYET okurları için özel bir röportaj gerçekleştirdik.Sayın Peri’’ye gazetemize yapmış olduğu samimi açıklamalar için teşekkür ederiz.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Selçuk Üniversitesi,Veterinerlik Fakültesi 2002 mezunuyum. Klinisyenliğe başlamadan önce gıda sektöründeydim, akredite veteriner hekimlik kamu hekimlerine verilene kadar bu alanda görev yaptım .
2008 ‘de “PATİ VETERİNER KLİNİĞİ” ile pe klinisyenliğe başladım. Aynı zamanda TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu)’nda eksper veteriner hekim olarak görev alıyorum. Biz Tarsim’in hayvan hayat kanadındayız. Çiftlik hayvanlarının sigortalanması ve sonrasında oluşan hasarlara göre hayvan sahibinin zararının karşılanmasına yönelik incelemeler yapmak biz eksperlerin görevi. Bunun daha ileriye giderek ev ve süs hayvanları üzerinde çalışılması, onların da hayat sigortalarının yapılmasını gerçekleşmesini ümitle beklediğimiz bir gelişme.
Veteriner Hekimliğini mesleki statü olarak nasıl tanımlarsınız?
Veteriner Hekimlik, duygusal anlamda da çok güzel, bir o kadar da sorumluluk yükü ağır bir meslektir. Tabii veteriner hekim denince ilk akla gelen kediler ve köpeklerle ilgilenen hekimlerimiz oluyor. Ancak bizim derya deniz çalışma alanlarımız var. Nitekim, Rahmetli İsmet İnönü’nün bir sözü vardır; “Denilebilir ki, insan hekimliği, veteriner hekimliği yanında okyanusa karşı iç deniz gibidir.” Burada çalışma alanının genişliği en güzel dille anlatılmıştır. Ev ve süs hayvanları klinik hekimliği, büyükbaş ve küçükbaş hayvanları klinik hekimliği,kanatlı hayvan hekimliği, insan tüketime sunulan hayvansal gıdalar, hayvan tüketimine sunulan gıdalar, …….. dahası son günlerin konusu covid 19 aşısında viral hastalıklar konusundaki tecrübelerimiz ve viroloji kürsüsü hocalarımızın aşı üretiminde en ön saflarda alın teri döküyor olması da labaratuvar bilimlerinde de yerimizi hatırlattı.
Gaziantep veteriner hekimler odasına kayıtlı üye sayısı ne kadar?
Odaya kayıtlı üye sayımız 350’ye yakın. Tabii her sene bir çok mezun geliyor sayımız daha da artıyor. Temennimiz gelen mezun arkadaşlarımızın mesleklerine yakışır eğitimi almış olarak gelmeleri çünkü açılan her fakültenin yeterli donanıma sahip olmadığını düşünüyor, üzülüyorum.
Veteriner hekimlerin genel sorunları nelerdir?
Şuan gündemimizdeki en büyük problemimiz,veteriner hekimler olarak sağlık çalışanı sınıfından sayılmamamız. Sağlık sınıfında sayılmadığımız için de; sağlıkta şiddet yasası da dahil pek çok özlük haklarımızdan yararlanamıyoruz .
Bu başlık altında sık sık yaşanan haksızlığı gündeme getiriyorduk. Örneğin sağlık çalışanı olmadığımız için sağlıkta şiddet yasasından faydalanamıyoruz; biz hasta sahiplerimiz tarafından ki artık bu tanımlamaya itiraz ediliyor; hasta yakınlarımız; tarafından darp edildiğimizde neden sağlıkçıların hak ettiği yasalardan faydalanamıyoruz. Aynı şekilde yıpranma payı bize hak görülmüyor. Konuşamayan derdini anlatamayan canların sağlığından sorumluyuz ama sağlıkçı bağlamında yıpranmıyoruz. Çok çelişkili değil mi?
“Covid aşısı kopma noktamız oldu”
Bu yasadan faydalanmamız gerektiğini her mecrada anlatırken bir de covid aşısı yapılacak öncelikli meslek grubunda sayılmamız bizim için üzücü oldu. Biz sağlıkçı olduğumuz için salgına rağmen; değil mesai saatleri, sokağa çıkma yasağı olan saatlerde de çalışmaya, yani yine 24 saat çalışmaya devam ettik. Aslında mevzu aşıyı önce olmak sonra olmak değil, ayan beyan belli olan bir mevzunun görülmüyor, kabul edilmiyor olması. Tam gün yasası çıktığında sağlıkçı olan ben neden şiddet görürken ya da aşı sıralaması yapılırken neden sağlıkçı değilim. Reçete yazıyor ve ilaç takibi yapıyorum, ilaçların sadece uygulanırken uyguladığım hayvan için değil, tüketilmek üzere sofraya gelmeden önce insan sağlığı için de takibini yapmak üzere sorumlu tutuluyorum. Takibibinde oluşan olumsuzluklar nedeniyle ciddi cezalarla karşılaşıyorum. Sonra bakıyorum ki; ben sağlıkçı değilim. Neresinden baksan tezatlık var.
“Sağlıkta şiddet yasasından da faydalandırılmıyoruz.”
Ama en çok şiddete maruz kalanların da başında geliyoruz. Hasta sahipleri ölmek üzere yada ölmüş olan hayvanlarını getirip, sonuçta da öfkesini hekim arkadaşlarımızdan çıkarabiliyor. Veya ekonomik değere sahip bir hayvanın kaybı halinde, bu kayıptan meslektaşımızı sorumlu tutarak onu darp edebiliyor. Bununla ilgili sosyal medyada yüzlerce haber görebilirsiniz. Bize gelen hayvan hasta, onu getiren de hasta yakını olduğu halde sağlıkta şiddet yasasından yararlanamıyoruz.
“Yıpranma payından da faydalanamıyoruz.”
Oysa işinin başında yaralanan, hatta iş göremeyecek şekilde sakatlanan çok meslektaşımız oluyor. Dahası; bizlerin zoonoz hastalıklarla (hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar) mücadele ederken, bulaşma tehdidiyle direk karşı karşıya olmamız ki bu durumlarda amacımız sadece hayvan sağlığını değil aynı zamanda insan sağlığını, halk sağlığını korumak. Ülkemizde hala var olan kuduz, tüberküloz, şarbon, paraziter enfestasyonlar hem hayvan hem insan sağlığı için mücadele ettiğimiz hastalıklar. Ama uzaktan bakınca yıpranmıyor gibi görünüyoruz.
Yani mesleki tanınma olarak araftasınız diyebilir miyiz?
Aynen öyle araftayız ve bu da bizleri, bu mesleğe gönül verenleri üzüyor. Bazen sağlıkçı bazen değil. Bir tek biz biliyoruz tek sağlık kavramının en önemli ayaklarından biri olduğumuzu.
Kamuda istihdam edilme oranınız nasıl?
Yaklaşık on yıl kadar önce kamuya ciddi bir alım oldu. Ama uzun zamandır böyle bir alım yapılmadı. Yeni açılan fakültelerin oldukça fazla olması, her yıl çok sayıda mezunun sahaya çıkması, tekrar bir atama olması beklentisini yükseltiyor tabii ki.
Klinik veterinerlikte uygulanan fiyat tarifeleri nasıl belirleniyor?
Bazı işletmeler veteriner hekim istihdam etmek zorundalar; mesela parçalama ünitesi olan gıda işletmeleri, yem firmaları, petshoplar gibi. Bu işletmelerdeki veteriner hekim maaşları asgari tutarını veteriner hekimler birliği belirliyor. Muayenehanelerdeki uygulama ücretlendirmelerini veteriner hekim odaları yine sahadaki meslektaşlarından oluşan bir komisyon onayıyla belirliyor, sonrasında birliğin onayına sunarak ilan ediyor.
Pandemi de evde kalmaktan dolayı hayvan edinme modası başladı.Ama hevesle alınan hayvancıklar bir müddet sonra sıkılıp sokağa bıkalabiliyor.Hayvan sahiplenmenin kriterleri sizce nasıl olmalı?
Tabii hayvan sahiplenen hiç kimseden herhangi bir yeterlilik belgesi istenmiyor ancak bizlere danıştıkları zamanlarda iyi düşünmeleri gerektiğini bunun çok ciddi bir sorumluluk olduğunu bilmeleri gerektiğini ısrarla söylüyoruz. Pandemi sürecinin bizim sektöre artıları oldu. Hayvan cinslerinin talepten dolayı fiyatları oldukça arttı. Sadece satın alarak değil barınaklardan da çok sahiplenenler oldu. Evde sıkılan çocuklar kedi köpek sahiplenmeye yöneldiler. Ama şöyle de bir durum var aileler öncesinden çocuklarının hatırı için hayvan aldıklarında onlar sıkılsalar bile bu sefer kendileri bağlanıp, vazgeçemiyorlar. Özellikle de kedi eve bir kere geldikten sonra herkesi kendine bağlıyor. Köpek bakımı nispeten daha zor olduğu için ona alışmak biraz daha zor, biraz daha emekli. Ama eğitimini verdikten sonra tadına doyulmaz bir dostluk gerçekleşiyor. Evde kedi,köpek beslemek çok güzel bir bağlılık, bir duygu alış verişi. Canınızın sıkkın olduğu, moralinizin bozuk olduğu zamanlarda onun bakışlarıyla anlıyor olduğunu hissetmek, çok güzel bir duygu alışverişi oluyor.
Barınakların fiziki durumları yeterli mi?
Gaziantep belediyesinin barınağı artık yetersiz geldiğinden,çok yakın zamanda gayet büyük bir barınağa taşınacaklar. Orada sistem güzel işliyor ve hayvanlar oraya alındıktan sonra kısırlaştırmaları yapılıyor.Parasız aşıları yapılıp, tekrar alındıkları yere bırakıyorlar.Tedavi gerektiği için kalması gerekenler de oluyor.Yasaklı köpekler dediğimiz gurupta da uyutulmaları söz konusu bile değil.Gözlem altında tutularak yaşamlarını sürdürüyorlar.
Barınaklardan hayvan edinmek daha doğru değil mi?
Barınaklarda hem sahipsizler hem de sahiplileri tarafından terk edilmişler var. Terk edilmiş olanlar,başka köpeklerle hiyerarşik düzeninin üstesinden gelemiyorlar. Çünkü evde el bebek gül bebek bakılıp yemekleri önüne geliyor.Barınağa gittiği zaman o köpekler arasında aç kalma tehlikesi bile yaşıyorlar.O yüzden hayvan sahiplenmek isteyenlerin önce barınağı ziyaret etmelerini en azından böyle terk edilmiş olanlar varsa almalarını tavsiye ediyorum.
Başıboş hayvanlarda yiyecek bulamadıklarında saldırganlaşabiliyorlar. Birkaç gün önce İzmir’ de ciddi saldırılar oldu.Bunun için belediyelerin çalışmaları var mı veya sizden destek alıyorlar mı?
Sokak hayvanlarını besleme hususunda hep son zamanlarda hayvan beslemek isteyen insanlar olduğu gibi yöneticilerden de çok ciddi ilgi var. Bir çoğu hafta sonu hayvan beslemek için organizasyonlar yapıyorlar.Birçok kuruluş mama dağıtımı, mama bağışı yapıyorlar. O şekilde aç kalmamaları sağlanıyor.Kendi bünyemizden bile bağış yaptığımız oluyor.Bazen direk bizden alışveriş yapıp,göndermemizi talep ediyor ya da kendileri götürüyorlar. Gaziantep’te şimdiye kadar bir saldırı olayı olmadı.
Sizlerin de diğer hekimler gibi bir fiyat tarifeniz var mı?Tedaviye,bakıma gelen hayvana yapılan işlemlerle ilgili bu tarifelere uyuluyor mu?
Bu asgari ücret tarifemiz bunun üzerinden yapabiliyor. Kliniklerimiz ise hekimin uzmanlığı varsa nasıl ki hastanede hekim pratisyen ile uzaman hekimin ücret farklılıkları oluyorsa, bizde de aynı şekilde uzmanlaşmış olan hekimlerimiz var.Donanım hususunda bir ekstrası varsa, ekstra bir hizmet veriyorsa fazlasını alabilir.Hastalığı tedavi edip,gün boyunca bakımı üstlenip, yatılı olarak kabul ediyorsa tabi ki bu durumda fiyatlar değişebilir.Asgari tarifesinin üstünde yapabilir. Ama asgari ücretin altında yapmak tabi ki de suç. Bizim oluşturduğumuz fiyat tarifesini arkadaşlarla istişare ederek, gönüllü olan üyelerimizen bir komisyon oluşturarak hazırladık.
Sokak hayvanlarının tedavi ve bakımların da fiyat esnemeleri oluyor mu?
Sokak hayvanlarıyla alakalı durumlarda fiyat kırılmaları oluyor. Sokak hayvanları olan kısımda belediye ile çalışmalarımız var. Oda olarak özel klinikler ekstra masraf, külfet olmaması adına belediyelerle anlaşma yapma yoluna gidildi. Büyükşehir Belediyesi, Hekimler Odası’yla iş birliğine giderek “Yaralı Sokak Hayvanlarının Muayene, Tetkik, Teşhis ve Tedavileri” protokolü imzaladı. İmzalanan protokolle birlikte veteriner hekimler ve klinik polikliniklerde,barınağın kliniğinin yetersiz kaldığı ortopedik operasyonlarda ekiplerce getirilen sahipsiz sokak hayvanları ameliyat edilebilecek.
Bu protokol Maymun Can’ın ölümünden sonra mı yapıldı?
Protokolü imzaladığımızda “Maymun Can öldü” diye sosyal medyada asılsız haberle çıkmıştı. Protokol tesadüfen yakın zamana denk gelmiş oldu. Kırıklar için üniversitelere göndermek yol ücretleri de hesaplandığında belediyemiz için daha maliyetli olacağından; bizler söz konusu sokak hayvanları diyerek tarifemiz üzerinden indirim uygulamaalrı ile aynı bütçeyle çok daha fazla cana derman olacağımızı belirttik ve bu protokol Büyükşehir Belediye Başkanımızın da onayıyla imzalandı.
Zaman zaman eleştirilerde alan hayvanat bahçemizde, hayvanların bakımlarını yeterli görüyor musunuz?
Oranın zaten 6 tane veteriner hekimi var. Onlar hayvanların takiplerini yapıyorlar.Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesi olma özelliği de olan bahçemizin şartları da pek çok hayvanat bahçesinden gayet iyi.Yaşam alanları oldukça bakımlı ve düzenli.Oradaki hayvanlarda zaten doğadan değil yine başka hayvanat bahçelerinde doğup buralara gönderildiğinden doğal yaşamda zaten barınamazlar. Gidip görmeden de sosyal medya üzerinden eleştirmek oldukça yanlış ve haksızlık.
Hayvan mezarlığımız var mı?
Maalesef ki yok.Bizim de çok istediğimiz ancak bir türlü elde edemediğimiz bir eksiklik.Bununla ilgili taleplerimiz oldu.Bunun elzem olduğunu hepimiz biliyoruz ama bir türlü uygulamaya geçilemedi. Bir ara barınakların yakınında bir bölgede olması gündeme geldi.Ama çok maliyetli olduğundan vaz geçildi.Zor olan yanı da hayvan mezarlığı için insan mezarlığından çok daha fazla alana ihtiyaç duyulması.Sadece alan olması da yetmiyor. Köpeklerin kemikleri çıkarıp salgın hastalığa neden olmaması için bekçisinin olması lazım.Nereye ve nasıl gömülecek olması hep sorun.Bize ölmüş hayvanla ilgili ne yapılacağı sorulduğunda insanlara kendi imkanlarıyla bir yere gömmelerini öneriyoruz.Bizden yardım istenildiğinde de ücreti karşılığında işlemi gerçekleştirebiliyoruz. Çöpe atılması da zaten kesinlikle yasak.