Deprem yalnızca şehirleri değil, insan hayatlarını da yerle bir etti. Peki, geride kalanlar için ne yapıldı? Gerçek Eşitlik, Çoğulculuk ve Kapsayıcılık Derneği, 6 Şubat felaketinin ikinci yılında yayımladığı manifestoyla, afet sonrası toplumda derinleşen eşitsizlikleri ve adil bir iyileşme sürecinin gerekliliğini bir kez daha gündeme taşıdı.
6 ŞUBAT DEPREMİ MANİFESTOSU
İki yıl önce, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem felaketi, hepimizi derinden etkileyen bir trajediye dönüştü. Bu yıkıcı olay, kaybettiğimiz canlar, evsiz kalanlar, yaralılar ve büyük maddi kayıplar ile hepimizin yaşamında silinmez izler bıraktı. Gerçek Eşitlik, Çoğulculuk ve Kapsayıcılık Derneği olarak, bu felaketin ardından toplumsal dayanışmanın, eşitliğin ve kapsayıcılığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz. Depremde yaşamını kaybeden canlarımız için derin bir üzüntü duyuyor ve rahmet diliyoruz.
Bu felaketin acılarını paylaşırken, birlikte hareket etmenin ve dayanışma ruhunu güçlendirmenin önemine inanıyoruz. Depremde etkilenen tüm bireylerin sadece acılarının değil, geleceğe dair umutlarının da paylaşılması gerektiğini savunuyoruz. Her bir insanın, nereden gelirse gelsin, hangi kimliklere sahip olursa olsun eşit haklara ve fırsatlara sahip olması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.
Bireylerin cinsiyetine, etnik kökenine, dinine, yaşına ya da engel durumuna bakmaksızın herkese eşit ve adil bir yaşam sağlanması gerektiği inancıyla hareket ediyoruz. Deprem sonrası dayanışma ve yardım süreçlerinde herhangi bir ayrımcılığa, ötekileştirmeye yer olmamalıdır. Herkes, dertlerine ve ihtiyaçlarına göre desteklenmeli ve toplumsal yapımızda eşitlik temelinde her bireyin hakkı gözetilmelidir.
Çoğulculuk, toplumun zenginliğidir. 6 Şubat depreminin ardından hepimizin bir arada, farklılıklarımıza rağmen dayanışma içinde hareket etmesi gerektiğini savunuyoruz. İnsanların farklı kimlikleri, inançları ve yaşam biçimleri, bizi güçlü kılar. Bu süreçte her bireyin sesi, herkesin ihtiyaçları ve talepleri dikkate alınmalı, bir arada daha güçlü ve sürdürülebilir bir toplum için ortak bir çözüm yolu bulunmalıdır.
Depremin yaralarını sararken, afet sonrası yeniden yapılanma sürecinde tüm kesimlerin eşit ve adil bir şekilde temsil edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Kapsayıcılık, sadece afet sonrası yardımlarla sınırlı kalmamalıdır. Bu süreç, insanların sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan da güçlendirilmesini içermelidir. Engelli bireylerden, yaşlılara, çocuklardan, kadınlara kadar herkesin ihtiyaçları, özel durumları göz önünde bulundurularak destekler sağlanmalıdır. Kapsayıcı bir toplum, yaraları sarmanın en güçlü yoludur.
Gerçek Eşitlik, Çoğulculuk ve Kapsayıcılık Derneği olarak, 6 Şubat depremi sonrası tüm toplumu kapsayan bir iyileşme süreci talep ediyoruz. Hükümetin, sivil toplum kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin depremzedelere yönelik eşit ve adil bir yaklaşım sergilemesi, öncelikle sağlıklı ve güvenli bir yaşam alanı oluşturması gerektiğine inanıyoruz. Aynı zamanda bu süreçte toplumsal eşitsizliklerin daha da derinleşmesine engel olunmalı, her birey için güvenli, eşit fırsatlar sunulmalıdır.
Sonuç Olarak:
Deprem, bizlere her şeyin geçici olduğunu ve en büyük değerimizin insana, yaşama ve birlikte güçlü olma ilkesine dayandığını hatırlatmıştır. Gerçek Eşitlik, Çoğulculuk ve Kapsayıcılık Derneği olarak; bu felaketten çıkarken, yaralarımızı sararken ve geleceğe umutla bakarken hep birlikte daha adil ve güçlü bir toplum inşa etmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
GERÇEK EŞİTLİK ÇOĞULCULUK VE KAPSAYICILIK DERNEĞİ
GÜL YILDIZ BOZGEYİK
