UNESCO’nun gastronomisiyle ‘Yaratıcı Şehirler Ağı’ grubuna aldığı Gaziantep, için UNESCO Milli Komitesi Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz’dan önemli bir uyarı geldi. Bu unvanla Gaziantep’in adeta ‘Altın Yumurtlayan Tavuk’ durumuna geldiğini belirten Oğuz, “Ama bundan sonrası çok önemli. Altın yumurtlayan tavuk kesilmemeli” uyarısında bulundu.
Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun başkanlığında Mühendislik Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyuma, UNESCO Türkiye Milli Komitesi Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, komite üyeleri Prof. Dr. Metin Ekici ve Prof. Dr. Muhtar Kutlu’nun yanı sıra çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Rektör Coşkun, sempozyumun Gaziantep için çok anlamlı olduğunu belirterek, sempozyumda UNESCO’nun yaratıcı kentler listesine giren Gaziantep’in gastronomialanındaki başarısı ve bunun nasıl sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğinin ele alındığını vurguladı. Prof. Dr. Coşkun, “Kültürün ne derece önemli olduğunu, kültür deyince de sadece günlük bazı bilgi kırıntılarından oluşan bir şeyi kastetmediğimizi çok devasa, kapsamlı bir alanı tanımladığımızı da her zaman sizlerle paylaşıyoruz. O itibarla da her şeye ihtiyaç var. Yeme, içme, barınma, ders, not. Ama, kültür de bir o kadar insan için, toplum için vazgeçilmez bir ihtiyaç. Onun için biz Gaziantep Üniversitesi olarak hep kültürün, sosyal yaşamın içinde olduk. Onun için, Türkiye’nin gastronomi bölümünü açan ilk devlet üniversitesi olduk” diye konuştu.
ALTIN YUMURTLAYAN TAVUĞU KESMEYELİM
UNESCO Milli Komitesi Başkanı Öcal Oğuz ise, Yaratıcı Şehirle Ağı konulu sunumunda, 1945 yılında UNESCO'yu kuran 35 ülkeden birinin Türkiye olduğunu hatırlatarak, “Dolayısıyla UNESCO’yu kuran devletiz dersek yanlış bir ifade kullanmamış oluruz. UNESCO’nun dili ve üye sayısı şu anda dünya devletleri arasında 195’i UNESCO’nun üyesidir. Bunlardan 194’ü aynı zamanda BM üyesidir. Sadece biri UNESCO üyesidir. Çok istisnadır bu da biziz” diye konuştu. 2004 yılında ortaya çıkan UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Programı hakkında da bilgilendiren Oğuz şöyle devam etti: “Bildiğiniz gibi Gaziantep de geçtiğimiz günlerde UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na Gastronomi kenti olarak dahil oldu. Bu kategoride, toplamda 18 kent var. Bu Gaziantep için büyük bir kazanım. Bir başka değişle altın yumurtlayan tavuk gibi bir şey. Ama, bundan sonrasına dikkat etmek lazım. Gelen turiste ‘Nasıl olsa ne versek yiyorlar’ gözüyle yaklaşırsak altın yumurtlayan tavuğu keseriz ve unvanımızı da geri alırlar. Buna çok dikkat etmeliyiz. Kaliteden ödün vermemeliyiz. Türkiye’nin Dünya Miras Listesi’nde aralarında Zeugma, Yesemek, Hattuşaş, Nemrut gibi 31 eser bulunuyor. Bunların korunması da önemli. Bu konuda da başta eğitim olmak üzere gereken her şeyi yapmalıyız.”
TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ KÜLTÜREL MİRASLAR VAR
Somut Olmayan Kültür Miras Komitesi Üyesi Metin Ekici ise, Türkiye’nin Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde aralarında Meddahlık Geleneği, Mevlevi Sema Geleneği, Karagöz, Nevruz, Alevi – Bektaşi Ritüeli Semalı, Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, Türk Kahvesi Geleneği, Ebru Geleneği gibi 12 kayıtlı unsuru bulunduğunu kaydettiği konuşmasında, 2016 yılı için ise Çini Sanatı, Yufka ve Lavaş Sanatı, Bahar Kutlaması (Hıdırellez) dosyalarının da UNESCO’ya sunulduğunu vurguladı.
KÜLTÜRE DAİR EĞİTİM ŞART
Somut Olmayan Kültür Miras Sözleşmesi'ni UNESCO’nun 2003 yılında kabul ettiğini belirten SOKÜM Üyesi Muhtar Kutlu ise, miras kavramının somut, yani tarihi alanlar, mimari eserler, eşsiz doğa gibi böyle algının belki bütün bunların ruhunu ve anlamını veren, bütün bunların olmasına sebep olan içinde yaşayan ve yaşamakta olan kültür olduğunu vurguladığı konuşmasında şunları söyledi: “Kültürel mirasımızı incelerken maalesef bazı şeyleri göz ardı ediyoruz. Sözgelimi, Safranbolu evleri çok değerlidir. Miras kültürümüzde yer alıyor. Gittiğimizde evin bacasını, kapısını, avlusunu, haremini hepsini izliyoruz. Ama o evin içinde gelinin nereden çıktığını, cenazenin nerede yıkandığını, ocağın nerede bulunduğunu, tandırda nelerin döndüğünü ancak bütün bunlarla beraber o mimari biçime form kazandırıldığını ıskalıyoruz. Bu mimariyi değerli yapan, önemli yapan içinde yaşanan kültürdür. İşte somut olmayan kültürel miras dediğimiz budur. Aslında sözleşme dediğimiz şey 40 maddeden oluşuyor ve şunları söylüyor; neden korumalıyız, neleri korumalıyız ve nasıl korumalıyız.” Panelin konusunda konuşmacılara Rektör Prof. Dr. Yavuz Coşkun tarafından GAÜN işlemeli sedef sandık hediye edildi.