Beylerbeyi’nde faaliyetlerini sürdüren Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi (AMATEM) yoğunluğuyla dikkat çekiyor. Uyuşturucu operasyonlarının üst seviyede devam ettiği Gaziantep’te madde bağımlılığının önüne geçmek için bu merkez oldukça önemli bulunuyor. Benzer bir merkezin bölge illerde bulunmadığına ise dikkat çekiliyor.
39 YATAKLI MERKEZE YAPILAN BAŞVURU SAYISINDA ARTIŞ VAR
Türk Sağlık-Sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak, kentte son günlerde artan uyuşturucu operasyonlarının oldukça önemli olduğuna vurgu yaptı. Bu konuda çalışmalarını aralıksız şekilde sürdüren İl Emniyet Müdürlüğüne teşekkür eden Kazak, “Gaziantep’te uyuşturucu kullanımı ve satışında son yıllarda yaşanan artış karşısında bugün ortaya konan mücadeleyi sonuna kadar destekliyor ve devamının gelmesini istiyoruz” dedi. Kazak açıklamasını şu şekilde sürdürdü;
“39 yataklı AMATEM’de her gün 2 uzman hekim hizmet veriyor. Bu ay itibariyle 39 yataklı merkezde doluluk oranı yüzde 72 olarak açıklandı. Tedavi edilmek için sırada bekleyen onlarca hastanın ise belirlenen zamanlar içerisinde tedavilerine başlanılıyor. Bölgede tek olan bu önemli merkezin fiziki anlamda daha da büyük bir hale getirilmesi gerekiyor. Uyuşturucu batağına düşen gençlerimizin tedavilerinin daha iyi yapılıp sağlıklarına kısa sürede kavuşabilmesi için fiziki alt yapı kadar uzman ekip noktasında gerekli güçlendirmeler yapılmalıdır.”
MOMBİNG TARTIŞMASI SÜRÜYOR
Türk Sağlık-Sen’in yanı sıra Türkiye Kamu-Sen Gaziantep Dönem Sözcüsü de olan Kemal Kazak, “Bilindiği üzere 10 gün önce Gazi şehrimizde Beykent İmam Hatip Ortaokulunda Türkçe Öğretmeni olarak görev Saadet Harmancı; okul İdarecilerinin “memurluk hayatınız pamuk ipliğine bağlı, sizi bitiririz" sözlerine ve yapılan mobbinge dayanamadığı gerekçesiyle, intihar ettiği öne sürülmüştü” dedi.
Kazak konuya ilişkin düzenlediği açıklamada saha sonra şu ifadelere yer verdi;
“Bilinmelidir ki; bu intihar sadece Aysbergin (buzdağının) görünen ve kamuoyuna yansıyan kısmıdır. Ya kamuoyuna yansımayanlar. Uğradığı mobbinge ekmek kaygısıyla sineye çekenler mi? Uğradığı mobbinge gelecek kaygısıyla boyun bükenler mi? Uğradığı mobbinge sair sebeplerle sessiz kalanlar mı? Hangisini sayayım. Hangisini söyleyeyim. Hangi Bakanlık çalışanından söz edeyim. Sağlık çalışanı perişan, öğretmen perişan. Memur perişan, Teknisyen perişan. Hepsi yanlış sistemin ve yanlış uygulamanın kurbanı. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olduğu gibi bu çarpık sisteminde yapacağı buydu. Ve nihayet yaptı da. Peki; genç bir öğretmeni hayatının ve mesleğinin baharında intihara sürükleyen ve bir idareciye“ memurluğun pamuk ipliğine bağlı” sözlerini söylettiren sistem nasıl sürdürülebilir? Bir idareci hangi yetki ve hangi kanuna dayanarak ifade edebilir. Artık sözün bittiği yerdeyiz. “Kısacası mızrak çuvala sığmaz” olmuştur. Bu kadar olumsuz çalışma koşullarına birde iş bilmez, liyakatsiz ve kibir abidesi idareciler eklenince kamu kurumlarımız hem memurlar açısından zindan olmaya hem idareciler tarafından tehdide açık olmaya devam edecektir. O halde; kamu çalışanlarını canından bezdiren ve her türlü mobbinge açık olan bu ucube sistemden biran önce vaz geçilmeli ve vatandaşlarımıza fedakârca hizmet sunan kamu görevlileri rahatlatılmalı ve huzura kavuşturulmalıdır. Şeyh Edebali’nin “insanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü doğrultusunda, kamu görevlileri ivedilikle kadroya geçirilmeli ve hem kamu çalışanları hem de devlet yaşatılmalıdır. Türkiye Kamu-Sen olarak; bu haklı talebimizi bir kez daha yineliyor ve hükümet yetkililerinden feryadımızı ses vermelerini istiyoruz.”