Strasbourg’da bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Avrupa Konseyi Genel sekreteri Thorbjorn Jagland ile görüşmelerinden sonra ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu konuşmasında, “İfade özgürlüğü kullanılırken teröre destek verilmemesi gerekir.” dedi.
Davutoğlu Avrupa’da İslam karşıtı söylemlere dikkat çekerek, “Avrupa’da İslamofobi sıkıntısı, terör sıkıntısı bulunmaktadır ve Avrupa Konseyi Türkiye’nin de kurucusu olduğu bir kuruluştur. Avrupa Konseyi bizim bu anlamda en yüksek düzeyde temsil edildiğimiz organlardan biridir. Bugün ilk kez oturumda çalışma dili olarak Türkçe konuşmamamızı gerçekleştireceğiz.” Dedi. Başbakan Avrupa Konseyi ile bölgedeki barış ve istikrarı sağlamak üzere Türkiye’nin ortak çalıştığını ifade etti. İfade özgürlüğünün evrensel olduğunu ve herkes tarafından uyulması gerektiğine vurgu yapan Davutoğlu, “İfade özgürlüğüne herkes tarafından uyulmalıdır. İnsan onuruna yakışır bir biçimde bunlar gerçekleştirilir. İfade özgürlüğü kullanılırken teröre destek verilmemesi gerekir.” dedi.
Türkiye’deki mültecilerin misafir edildiğini söyleyen Davutoğlu, “Son 6 yıldır komşuluk mekanizması önemli sıkıntılarla karşılaştı, fakat bizler Türkiye Cumhuriyeti olarak 2 milyonu aşkın mülteciyi topraklarımızda ağırladığımız için gurur duyuyoruz. Ben ulusumuzla gurur duyuyorum. Suriyelilere karşı İslamofobik bir yaklaşım ülkemizde bulunmamaktadır. Onları ülkemize entegre ettik. Bu sıkıntıların üstesinden gelmek konusunda anlaşmış bulunuyoruz.” dedi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde konuşma yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu Türkiye’nin iki milyonu aşkın mülteciyi topraklarında barındırdığını ifade ederek, kapıların ve kalplerin sonuna kadar göçmenlere açık olduğunu ifade etti. Davutoğlu, "
Bizim, mazlumlara, masumlara kapımız açıktır, ülkemiz açıktır ama en önemlisi yüreğimiz ardına kadar açıktır ve açık kalacaktır. Önümüzdeki dönemde de bu insani tutumu sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu Avrupalı ve Batılı ülkelerin yük paylaşımı konusunda adil olmadığının altını çizerek, "Dostlarımız maalesef külfet paylaşımında gereken sorumluluğu üstlenmemiş, bölge ülkeleri yalnız bırakılmıştır. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum, Suriyeli kardeşlerimiz için yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan, takdir edilmek için bahsetmedim ve buraya da takdir edilmek için gelmedim. Biz sadece sorunun ciddiyeti, boyutları ve külfet paylaşımının önemine dikkat çekmek için bunları uluslararası kamuoyuyla paylaşıyoruz." dedi.
MÜLTECİ KRİZİNE DEĞİNDİ
Konuşmasında mülteci krizine değinen Başbakan Davutoğlu, “Kalıcı çözüm için göç olgusuna yol açan durumların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Çözümü sorunun kökeninde kaynağında aramak gerekiyor. Suriye’de krizin 6. Yılına girilmesine karşın uluslararası toplum kitlesel göç dalgaları önünde önlem alabilmekten şiddet ve zulümden kaçan milyonlarca insana çare bulmaktan uzaktır. Kitlesel göç dalgalarını önleyebilmek için bu kişilerin kendi ülkelerinde kalmalarına imkan sağlayacak çözüm yolları üretmek gerekir. Biz bu nedenle krizin başından beri Suriye içinde güvenli insani bölge tesis edilmesinin önemine işaret ettik. Suriye’deki ihtilaf bölgenin tamamını içine almıştır. Suriye DEAŞ terörü ve radikalizmin yuvası haline gelmek yanında baskıcı bir rejimin zulmü altındadır.
DAEŞ ile etkili mücadele için Suriye'de ihtilafın bir an önce sona erdirilmesi gerekmektedir. İhtilafı sona erdirmek için Suriyelilerin kendilerini tam anlamıyla özgürce ifade edebileceği yeni bir anayasa, adil ve hür seçimleri sağlayacak gerçek bir siyasi geçiş olmalıdır. Bunun Esad rejimi Şam'da oturmaya devam ettiği müddetçe mümkün olmayacağı da çok açıktır." dedi.
Başbakan Davutoğlu terör konusuna da değinerek : "Terörü herhangi bir din veya etnik grupla ilişkilendirmek tamamen yanlıştır ve bu tam aksine teröristlerin amaçlarına hizmet etmektedir. Özellikle de terörün İslam ile yan yana zikredilmesini şiddetle kınıyoruz." dedi.
Başbakan Davutoğlu Ankara saldırısında yaşananlara değinerek, "Kızılay'da, Ankara'nın göbeğinde otobüs beklemekte olan ve akşam barış içinde ailesine kavuşmak isteyen gençleri, çocukları, torunlarına kavuşmak isteyen yaşlıları canlı bomba ihtiva eden bir arabayla kendisini patlatarak katledenleri, DEAŞ'ın teröründen ayırt edip, onları insancıl bir örgüt gibi gösterme çabalarına karşı insanlık adına buradan haykırıyorum, terör terördür ve kim yaparsa yapsın, hepimiz omuz omuza durmadıkça terörle başa çıkamayız." dedi.
Saldırıların sorumlularının belli olduğunu belirten Başbakan, "Bu saldırıları yapanlar belliyken ve o belgeler bütün dünyaya ifşa edilmişken, PKK ya da PYD'yi meşrulaştırma çabaları DEAŞ'ı meşrulaştırma çabalarından farklı değildir. PKK veya YPG, PYD için Avrupa'nın ortasında para toplama kampanyaları ve propaganda toplantıları düzenlenirken ve bunlar silahla takviye edilirken, terörle mücadele konusundaki dayanışma mesajlarının anlamı kalmamaktadır. DEAŞ'ın Avrupa'daki faaliyetleri bizi ne kadar endişelendiriyorsa PKK'nın Avrupa'daki faaliyetleri de bizi ve sizleri o kadar endişelendirmelidir.” dedi.
Davutoğlu terörün dünyanın her köşesinde aynı olduğuna değinerek, "Terörle mücadelede istisnalar, derecelendirmeler ve nitelendirmelere yer yoktur. Bir terör örgütünün başka bir terör örgütüne karşı mücadele veriyor olması o terör örgütünü meşru kılmaz. Terörü haklı göstermek hiçbir suretle kabul edilemez. Böyle bir anlayış, Avrupa'nın ve AB'nin üzerine inşa edildiği insan hakları, demokrasi ve hukuk üstünlüğü ilkelerine de aykırıdır. Bu çerçevede Avrupa Konseyi bünyesinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadeleye yönelik bir platform kurulması fikrinin de tüm paydaşlarla birlikte özenle değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz." dedi.