Gaziantep OSB’de bulunan Koza Halı fabrikasının önünde direnişe başlayan işçilere Gaziantep Barosu bünyesindeki işçi hakları komisyonu destek ziyaretinde bulundu.
Gaziantep OSB’de bulunan Koza Halı fabrikasında Pazar mesaisine kalmak istemediği için işten atılan ve 20 Mayıs günü evlerine gönderilen yazıda işyerinde maske takmadığı gerekçesiyle işten atıldığı söylenen üç işçi fabrikanın önünde eyleme başlamıştı. Eyleme geçen DİSK Tekstil-İş Sendikası üyesi işçilere, Gaziantep Barosuna bağlı İnsan Hakları Merkezi bünyesindeki İşçi Hakları Komisyonu dayanışma ziyaretinde bulundu.
Ziyarette konuşan komisyon üyesi Avukat Bülent Duran, Koza Halı fabrikasında da covid19 vakası çıktığını hatırlatırken, salgınının en fazla yayıldığı illerden birisinin Antep olduğunu, bunun sebebininse işçilerin yaşam hakkının hiçe sayılarak çalıştırılmaya devam edilmesi olduğunu söyledi. İşçilerin canını hiçe sayarak çalıştıran patronların yeri geldiğinde ise maske takmadığı bahanesiyle, işçileri işten attığını dile getiren Duran, “isçiler işten çıkarma yasağı olmasına rağmen atıldılar. Biz avukatlar olarak işçilerin uğradığı haksızlığa karşı mücadele edeceğiz. Patronun kendi sermaye gücü var ancak işçilerin de örgütlü yapısı ve arkasında avukat gücü var” ifadelerini kullandı.
Duran'ın ardından konuşan Avukat Ergin Sözen, patronun avukatlarının kendisini aradığını söyledikten sonra “Koza Halı’nın sahibi avukatına, ‘işçiler gitsinler haklarını mahkemede arasınlar. Onları işe almıyorum, tazminatlarını da vermiyorum’ demiş. İşçilerin kendi iradesidir, ne yapacaklarına kendileri karar verirler ancak biz avukatlar olarak, yasal olarak ne gerekiyorsa onu da yapmaya hazırız” dedi. İşçi Hakları Komisyonu olarak, bundan sonrası için yapacakları her türlü yasal başvuruda işçilerin yanlarında olacaklarını ifade eden Sözen, “bizim başlatacağımız hukuki süreç yalnız şahsi bir hukuki mücadele değil aynı zamanda Türkiye genelinde anayasal bir hakkın buradaki işçiler tarafından temsil edilmesidir. Bu yüzden buradaki işçiler kendi hakkını aramakta ne kadar ısrarcı olursa biz de yasal süreçte o kadar ısrarcı olacağız” diye konuştu.
Sonrasında konuşan İşçi Hakları Komisyonu üyesi stajyer avukat Serhat Çiçek ise “Koza Halı'da meydana gelen işçilerin zor durumda bırakılmasına karşı işçilerin yanındayız. İşçilerin kendini yalnız hissetmesini istemiyoruz. İşçiler bu toplumun bel kemiğidir, sermayeye karşı, patrona karşı işçilerin haklı mücadelesini verirken onların yanında olacağız” dedi.
Son olarak Disk Tekstil bölge temsilcisi Mehmet Türkmen konuştu. Türkmen konuşmasında avukatların, ülkede haksızlığa en çok maruz kalan işçilerin yanında olmasının kendilerini sevindirdiğini dile getirdi. Koza Halı'da yaşanan sorunların, Başpınar'daki fabrikaların neredeyse tamamında yaşandığını aktaran Türkmen, “sokağa çıkma yasağında izin alarak çalışan fabrikaların olması, pozitif vaka çıkmasına rağmen işçileri çalıştırmaya devam eden fabrikaların olması, karantina altına alınan bir işçi mahallesinde, patronların isteği doğrultusunda karantinanın kaldırılması gibi örnekler bile işçilerin hayatının ve sağlığının patronlar ve yetkililer için ne kadar değersiz olduğunu gösteriyor. Bu salgın sürecinde işçilerin hayatı tehlikeye atılıyor ve burada olduğu gibi işçilerin hakları gasp ediliyor” dedi.
Koza Halı’da işçileri köle gözüyle gören bir anlayışın olduğunu vurgulayan Türkmen, “bizim içeride çalışan üyelerimiz de var. Onlar bilgisinin verdi. İçeride tişört dağıtmaya başlamışlar ve arkasında Koza Halı logosu var. Bunu pek çok işyeri yapar ancak bu işyeri bir ilke imza attı. Biliyorsunuz MÜSİAD özel çalışma kampları kuruyor Türkiye'de, böyle salgın dönemlerinde işçileri ailesiyle birlikte yaşayacağı, izole çalışma üsleri diyorlar ismine, dünya yıkılsa da işçilerin çalışmaya devam edeceği bir düzen kuruyorlar. Bu işçilere 'siz bizim için çalışacak, bizim için yaşayacaksınız' demek. Benzer bir şekilde Koza Halı patronu da işçilere 'bu kıyafetle işe gidip geleceksiniz. Üzerinde bu kıyafet olmayanı işe almayacağız' demiş. İşçinin dışarda ne giyeceğine müdahale etmek, onun dışardaki hayatına da müdahale etmek demektir. Bu bile içerde nasıl bir anlayış olduğunu gösteriyor, arkadaşlarımızın işten atılması da bu anlayışın bir sonucu. Ancak içerdeki işçi arkadaşlarımız bunu kabul etmiyor. Biz işçileri köle gören bu anlayışa karşı mücadele edeceğiz ve işçilerin köle olmadığını onlara öğretene kadar mücadelemiz devam edecek” şeklinde konuştu.