Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi Kadın Sekreteri Özlem Yüksel, çocuk istismarı ve ihmallerine dikkat çekti. Sendika binasında basın toplantısı düzenleyen Yüksel, son olarak 50 lira için 12 yaşında ki Suriyeli çocuğun hunharca öldürülmesinin gelinen noktayı en iyi şekilde özetlediğine dikkat çekti.
“Eğitim Sen olarak, Anayasa ve Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere taraf olduğu insan hakları sözleşmelerinin ortak koruma alanı içinde yer alan, demokratik toplumların temel değerlerinden biri olan yaşam hakkının korunması bir yana ihlalinin sıradanlaştığı günlere bir kere daha dikkat çekmek istiyoruz” şeklinde sözlerine başlayan Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi Kadın Sekreteri Özlem Yüksel, “Çocuk istismarı ve ihmalinin toplumumuzda ne denli ciddi ve bir o kadar da örtük kalmış bir olgu olduğunu, istismarı önlemeye, ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaları yaşama geçirmenin ne denli yaşamsal olduğunu bir kez daha göstermiştir. Türkiye’de çocuk haklarından bahsetmek bile başlı başına sıkıntılı bir konu haline gelmişken, ülkemizde çocuk haklarını merkezine almayan politikalar üretilmektedir. Özellikle son yıllarda artan çatışmalar, bu çatışmalarda öldürülen çocuklar, başta yaşam hakkı olmak üzere çocukların çocuk olmalarından kaynaklı sahip oldukları tüm hakların ihlal edildiğini göstermektedir. Ülkemizde yargı kararları ve uygulamaları cinsel istismara uğrayan çocuklara ne yazık ki istismarcılar kadar zarar vermektedir. Bu konuda olan birçok olay örtbas edilmekte cinsel istismar suçu işleyen sanıklar adeta yargı kararları ile korunmaktadır. Çocuğa yönelik cinsel sömürü alanında çalışan Çocuk Fuhuşu, Çocuk Pornografisi ve Cinsel Amaçlı Çocuk Ticaretine Son (ECPAT) kuruluşunun geçtiğimiz günlerde yayınladığı rapor bunun en açık göstergesidir” dedi.
“VAHİM TABLO ORTADA”
Yüksel açıklamasını şu şekilde sürdürdü;
“Son olarak, ülkesindeki savaştan kaçıp Gaziantep’e yerleşen Suriyeli bir ailenin 12 yaşındaki çocuğu 50 lira haftalıkla çalıştığı işyerinden gasp edilen haftalığını istediği için boğazı kesilerek öldürüldü. Bu olayda ülkemizdeki çocuk işçiliğinde ve göçmen sorununda gelinen vahim tabloyu ortaya sermektedir. Bu çocuklar sokakta, işyerlerinde değil okullarda olmalıdırlar. Çocuğun madde bağımlısı biri tarafından öldürülmesi ilimizdeki bağımlılıkla mücadelenin önemini de ortaya koymaktadır. Bir an önce, bu konularla ilgili kurumlar gerekli adımları atılmalı ve tedbirler alınmalıdır. Çocukların hayatına mal olan, geleceğini elinden alan ve karanlık sokaklar ardında yaşanan çocuk dramlarına dur denmelidir. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak bizler; bu ve benzeri vakaların bir daha yaşanması için kalıcı çözümlerin bir an evvel hayata geçirilmesini istiyoruz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi hukukun tecavüzcüleri korumak yerine adaleti tesis etmesini ve Ensar Vakfı başta olmak üzere denetimden uzak olan dini vakıf ve cemaat evlerin kapatılmasını talep ediyoruz. Mahkemelerin çocukları ilgilendiren cinsel sömürü davalarında kararlarını verirken Türkiye’nin kabul ettiği sözleşmeleri hayata geçirmelerinin bir uluslararası ve insani yükümlülük olduğunu hatırlatıyor, çocuk istismarı ile ilgili davaların takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.”