BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, Ankara Tren Garı kavşağında meydana gelen ve 97 kişinin hayatını kaybettiği saldırı hakkında açıklamalarda bulundu. Saldırıya ilişkin bir isme çok yaklaşıldığını belirten Davutoğlu, söz konusu ismin bir örgüte işaret edip etmediği sorusu için "Ediyor" yanıtını verdi. Davutoğlu, "Şu ana kadarki soruşturmanın detayını vermem mümkün değil; ama canlı bomba olduğu kesin. Elimizde sağlam doneler var. Bazı DNA testleri yapılıyor. 2 canlı bombanın profilinin ya da bombayı nasıl taşımış olabilecekleriyle ilgili bir tespite de ulaşıldı. Bir isme çok yaklaşıldı" dedi.
"BU SALDIRI TÜRKİYE'Yİ SURİYE YAPMAZ"
Ankara'daki saldırının tüm Türkiye'ye yönelik bir saldırı olduğunu savunan Davutoğlu, "Diyelim 11 Eylül olayı ABD'de olduğunda kimse böyle bir yöntem deneneceğini düşünmemişti. Dün bazı kesimlerin Ortadoğu bataklığı, Türkiye buradan etkilendi, ifadeleri için söylüyorum. Fransa'da karikatüristlere yapılan saldırı, Fransa Ortadoğu'nun içinde olduğu için yapılmış değil. Bütün gelişmiş toplumlarda şu anda terör tehdidi var ve herkes teyakkuz halinde. Bunu hiçbir şekilde göz ardı etmemek lazım. Şöyle bir psikolojiye girmek doğru değil. Bu saldırı, Türkiye'yi Suriye yapmaz. Bu saldırı; New York'ta, Londra'da, Paris'te olduğu gibi gelişmiş ve demokratik bir ülkeye yapılan bir saldırı mahiyetindedir" diye konuştu.
"TÜRKİYE CANLI BOMBALARLA ARAP BAHARI'NDAN ÇOK ÖNCE TANIŞTI"
Türkiye'nin canlı bomba ile Arap Baharı'ndan önce tanıştığını söyleyen Davutoğlu, bir televizyon kanalının canlı yayınında yaptığı açıklamalarda "Sanki Türkiye'nin takip ettiği dış politika sebebiyle canlı bombalar oluyor. Halbuki daha önce birçok yerde PKK canlı bomba eylemi kullandı. Arap Baharı'ndan çok önce biz canlı bombalarla tanıştık; Türkiye olarak. Dünyanın her yerinde bu tür eylemler oldu. Türkiye'nin onlara göre çok daha geniş bir risk alanı var. Çünkü o ülkelerin hiçbiri çatışma bölgelerine komşu değil" ifadelerini kullandı.
"ZAAF VE İHMAL NEREDE VARSA GEREKLİ ADIMLAR ATILIR"
Türkiye'nin 1 Kasım seçimleri dolayısıyla riske açık ve geniş bir faaliyet alanı olduğunu belirten Davutoğlu, nerede zaaf ve ihmal varsa gereken adımların atılacağını kaydederek "Bazı genel istihbaratlar var. Bu istihbaratlarla ilgili özellikle DEAŞ'ın, PKK'nın Kuzey Irak'ta bazı ölümsüzler adı verdikleri TİM'leri hazırladıklarına dair; DHKP-C'nin Kandil'de eğitilen birtakım militanları olduğunu biliyoruz. Birçok istihbarat elimizde. Türkiye, seçim kampanyası yürütüyor. Hepimiz onlarca yerde miting yapıyoruz. Ben o arada bu saldırı olmasaydı Kayseri'de miting yapıyor olacaktım. Kılıçdaroğlu, Bahçeli belki Demirtaş bir yerlerde olacaklardı. Şu anda Türkiye'de zaten kitlelerin bir araya geldiği onlarca belki yüzlerce faaliyet var. Türkiye'nin şu anda riske açık geniş bir faaliyet alanı var. Her birine tedbir alınması gerekiyor. Bu, şunu ortadan kaldırmıyor. Zaaf ve ihmal nerede varsa gerekli değerlendirmeler yapılır. Atılması gereken adım atılır. Bu bütün yönleriyle masaya yatırılıp Türkiye'nin benzer olaylarla karşılaşmaması için ne tedbirler alınması gerektiği ele alınır" şeklinde konuştu.
"GARDA 7-8 BİN KİŞİ TOPLANMIŞSA ORASI AÇIK YARA GİBİ GÖZÜKEN BİR ŞEY HALİNİ ALIYOR"
Davutoğlu, miting alanı olmadığı halde saldırının gerçekleştiği Ankara'daki tren garında binlerce kişinin toplandığına değinerek "Ya orayı da miting alanı ilan etmek lazım ya da grupların orada toplanmaması lazım" dedi. Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Benim ilk anda sorduğum soru, miting meydanı Sıhhiye. Sıhhiye'nin etrafında tedbirler alınıyor. Fakat Sıhhiye'ye gelecek gruplar, ayrıca garın önünde toplanıyor. Orada 7-8 bin kişi toplandı. Orada da bir miting alanı tedbiri alınması gerekiyor. Ya orayı da miting alanı ilan etmek lazım ya da grupların orada toplanmaması lazım. Herkesin bireysel olarak gelip miting alanında toplanması lazım. Teröristler genelde rutin dışı eylemleri, kastettiğim o. Diyarbakır ve Suruç'ta durum farklıydı. Bu sefer miting alanında benzer bir durum olmaması için barikatlarla ayrılmış ve her tür tedbir, insani ve teknik arama yapılmış. Gelip orada bomba var mı, diye sabahtan itibaren sürekli araştırılıyor. Burada da teknik arama her yerde yapılmış. Garın önünde de yapılmış. Bomba yok. İnsani arama ise miting alanında yapılıyor. Burada miting organizatörleriyle emniyetin miting alanı neresidir, diye mutabık kalması ve mutabık kalındıktan sonra o alan dışında kimsenin toplanmaması lazım. Herkesin bireysel olarak o alana gitmesi lazım. Garda 7-8 bin kişi toplanmışsa orası açık yara gibi gözüken bir şey halini alıyor. Orada insani arama yapılmadığı için 2 canlı bomba oraya sızabiliyor. Miting meydanına sızamıyor"
"DEAŞ BİRİNCİ ÖNCELİK OLARAK ARAŞTIRILIYOR"
Ankara'daki saldırıya yönelik IŞİD'i birinci öncelik olarak araştırdıklarını vurgulayan Davutoğlu, "İlk andan itibaren olayın oluş yöntemine baktığımızda DEAŞ'ı birinci öncelik olarak aldık, araştırılıyor. Bir taraftan da bir dönemdir 'ölümsüzler' adı verilen TİM'lerin PKK tarafından böyle eylemler yapmak üzere Türkiye'ye gönderildiğini biliyoruz. Bunlar bizim elimizdeki bilgiler. DHKP-C'nin de canlı bomba konusunda yaptığı çok eylem var" açıklamasında bulundu.
"2 CANLI BOMBANIN BOMBAYI NASIL TAŞIMIŞ OLABİLECEKLERİYLE İLGİLİ TESPİTE ULAŞILDI"
Saldırıyı gerçekleştirdiği belirtilen 2 canlı bombanın profillerine ilişkin tespitlere ulaşıldığını açıklayan Davutoğlu, "Şu ana kadarki soruşturmanın detayını vermem mümkün değil; ama canlı bomba olduğu kesin. Elimizde sağlam doneler var. Bazı DNA testleri yapılıyor. 2 canlı bombanın profilinin ya da bombayı nasıl taşımış olabilecekleriyle ilgili bir tespite de ulaşıldı" ifadelerini kullandı.
O İSİM ÖRGÜTE İŞARET EDİYOR
Açıklamasında "Bir isme çok yaklaşıldı" diyen Davutoğlu, o ismin bir örgüte işaret edip etmediği sorusu için "Ediyor" yanıtını verdi.
"BUNDAN SONRA RUTİN GÜVENLİK TEDBİRİ OLMAYACAK"
Miting gibi organizasyonlarda terör saldırılarının önüne geçmek için artık rutin güvenlik tedbiri almayacaklarını aktaran Davutoğlu, "Bundan sonra rutin güvenlik tedbiri olmayacak. Çünkü rutin olduğu, şu şekilde davranıldığı bilindiğinde terörist ona göre ayarlanıyor. Benim gördüğüm algı itibariyle, burayı da miting alanı kabul edin. O zaman organizatörler buna itiraz ediyor. Oradan oraya yürümek istiyorlar. O zaman oturup onlarla konuşacaksınız" dedi.
"TÜRKİYE'DE İNTİHAR EYLEMİ YAPABİLECEK KİŞİLERİN LİSTESİ VAR"
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'de intihar eylemi yapabilecek kişilerin listesi olduğunu ve bu kişilerin takip edildiğini belirterek "Türkiye'de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi var. Takip ediyorsunuz ama bunun öyle bir eylemi gerçekleştirme anına kadar hukuk devleti olarak, DHKP-C bağlamında, birçok isimler önceden de biliniyordu. Dolayısıyla çok dikkatli, titiz yürütülmesi gereken bir mücadele. Demokratik hak ve özgürlüklerden feragat etmeden yürütülmesi gereken bir mücadele. Zor bir mücadele, kolay bir mücadele değil. Özellikle bugünlerde zor. Aynı anda cumartesi-pazar olması hasebiyle onlarca miting, onlarca vilayette yapılıyor. Her birisi için tedbir alıyorsunuz. Fakat bin kişinin yürüdüğü bir şeyin içinde bir kişiyi miting meydanına gelmedikçe arandığı zaman da ben daha miting meydanına gelmedim, diyebiliyor. Burada da Ankara Garı'nda toplanmayı veya İstanbul'da bir yerde, büyük kalabalıklar halinde miting meydanına gelmeyi engellemek lazım. Ya da orada toplanacaklarsa oranın da miting meydanı gibi görülüp orada da tedbir alınması lazım" diye konuştu.
"48 SAAT İÇİNDE ÖNEMLİ VERİLER ELDE EDİLDİ"
Saldırının olduğu 48 saat içerisinde önemli veriler elde ettiklerini açıklayan Davutoğlu, "90'lı yıllara veya daha önceki dönemlere bakıldığında, şu ana kadar faili meçhul şekilde kalmış bir saldırı yok. Bu bir başarı. Şimdi bile 48 saat içinde önemli veriler elde edildi. Daha önceki dönemlerdeki birçok saldırı faili meçhul olarak kalmıştı. Şimdi daha kısa sürede daha doğrudan neticelere ulaşabilecek bir kapasite var" ifadelerini kullandı.
"İPUCU VERMEK DAHİ DOĞRU DEĞİL"
Saldırıya ilişkin ipucu vermenin dahi doğru olmayacağını kaydeden Davutoğlu, "Şu anda elimizdeki verilerin ipucunu vermek dahi çok doğru değil. Bazen bu örgütler birbirileriyle ayrı örgütler gibi görülmekle birlikte başka bir odak tarafından herhangi bir örgütün elemanı bir başka amaçla kullanılabilir. Siz o örgütün elemanı olarak görürsünüz ama olayın sonuçları itibariyle başka bir örgüte yarayabilecek bir faaliyet bir odak tarafından yönlendirilebilir. Bütün irtibatları sağlıklı okumak gerekiyor" şeklinde konuştu.
"SALDIRININ SEÇİMLERE DARBE VURMAK NİYETİ OLDUĞU AŞİKAR"
Saldırının zamanlamasına dikkat çeken Davutoğlu, "1 Kasım seçimleri öncesinde tam da 21 gün kala bir eylem olmuşsa bu Türkiye'ye yönelik bir saldırı halkımıza ve demokrasiye bir saldırıdır. Bu hangi örgüt tarafından yapılmış olursa olsun seçimlere bir darbe vurmak ya da seçimlerin psikolojisini etkilemek üzerinde Türkiye'de bir etki oluşturmak niyeti olduğu aşikar. Her ne surette olursa olsun bizim şu anda yapmamız gerekenler; teröre karşı ortak bilinci harekete geçirmek. Bunun arkasında kim olursa olsun mutlak surette onu ortaya çıkarıp hukuka, adalete teslim etmek veya bir mihrak tespitinde ona gerekli caydırıcı mukabelede bulunmak ve 1 Kasım seçimlerine ülkenin suhuletle gitmesini sağlamak" açıklamasında bulundu.
"MÜNFERİT OLAYLARDA ZAAF VARSA ONLAR ÇIKARTILIR"
Genel anlamda istihbarat zaafı olmadığını ama tek tek olaylarda varsa bir zaafın bu konuların üzerinde konuşulabileceğini söyleyen Davutoğlu, "Olayın oluş seyrine ilişkin soruşturma yürütülüyor. O konuda bir şey varsa gereğini yapacağız. Şu anda Türkiye'nin istihbarat kapasitesi itibariyle herhangi bir zaafı ya da eksikliği yok. Münferit olaylarda tek tek varsa zaaf, onlar çıkartılır. Onların üzerinde konuşulur. Hangi istihbaratla ne kadar olayları engellediğimizi biz biliyoruz. Kamuoyu bilmiyor. Kamuoyunun huzursuz olmaması bağlamında bunları paylaşmıyoruz" dedi.
"GENEL BİR ZAAFTAN BAHSETMEK MÜMKÜN DEĞİL"
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir hafta içinde İstanbul'da ve Ankara'da engellenmemiş olsa benzer belki sayısal anlamda demiyorum şu kadar vatandaş diye, her bir vatandaşın canı kıymetli bizim için, farklı olaylar olabilirdi. Onlar engellendi. Engellenen birçok başka olay var. Genel bir zaaftan bahsetmek mümkün değil. Türkiye'nin istihbaratı 10 yıl öncesine göre teknik alt yapı, insan istihbaratı bağlamında olağanüstü bir güç ve kabiliyet kazanmıştır. Ama münferit olaylarda onun değerlendirmesine karşı çıkmam. Türkiye'de çağ dışı ülkelerde olduğundan daha zayıf bir istihbarat yapısı vardır, demek doğru değil"
"SEÇİMİ HER NE SURETTE OLURSA OLSUN YAPACAĞIZ"
1 Kasım seçimlerinin ne olursa olsun yapılacağını açıklayan Davutoğlu, "Türkiye, bir yılda 4'üncü kez seçime gidiyorsa suhuletle, bu saldırılar seçime gidiş şartlarını etkilemiştir ama, nihayet seçime gidiyoruz. Her ne surette olursa olsun yapacağız seçimi. Türkiye, 4'üncü kez seçime gidiyorsa burada emniyetin, dayandığı istihbaratın, siyasi iradenin hakkını herkesin vermesi lazım. Çok kolay böyle geriden birtakım yorumlarda bulunmak. Küçük bilgiler üzerinden, büyük teoriler inşa etmek çok kolay. Siz sorumluluk makamındaysanız siz biliyorsunuz ne kadar olayı nasıl engellediğinizi. Şu ateş çemberi içerisinde Türkiye gemisini yürütmeye çalışıyoruz. Herkesin bunun farkında olması lazım. Türkiye'nin zaaf içinde olduğu gibi bir kanaati yaymak tam da teröristlerin istediği bir şeydir. Bir zaaf varsa bir her zaman bu zaafın şeyini soruyoruz" diye konuştu.
"BÖYLESİNE ALÇAKÇA İFADEYLE DEVLETİ SUÇLU MAKAMINA OTURTTUĞUNUZDA, ORTAK ZEMİN KAYMASI VAR"
Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Böyle günlerde siyasi liderlerin bir araya gelebilmesi çok önemli. Olay olduktan hemen sonra 'Liderlerle mümkünse topluca görüşelim' dedim. '4 lider oturalım, konuşalım' dedim. 'Eğer istemezlerse hepsiyle tek tek konuşalım' diye karar verdim. Ama o sırada Demirtaş’ın doğrudan devletin halkı katlettiğini ifade eden bir açıklaması oldu. Beni Başbakan olarak ya da AK Parti Genel Başkanı olarak eleştirebilir. Bir ülkede halkı tahrik edercesine 'Devlet bu cinayetleri işlemiştir' derse birisi muhatap olma niteliğini kaybeder. Böylesine seviyesi düşük, alçakça bir ifadeyle devleti ve devleti yönetenleri suçlu makamına oturttuğunuzda bir ortak zemin kayması var"
"İKİ HUSUSTA SÜKUT-U HAYAL YAŞADIM"
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirdiği görüşme hakkında konuşan Davutoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Sayın Kılıçdaroğlu olumlu cevap verdi. Oturduk baş başa samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Tutumunu takdir ediyorum. Ama iki hususta sükut-u hayal yaşadım. Belli bir mahremiyet içinde konuştuğumuz bazı konular 'Burada kalsın' diyerek söylediğim hususlardı. Şimdi o söylememiş olsa ben burada bu kadar açık bazı şeyleri söylemek durumunda kalmazdım. İkincisi de bir açıklama metnini kendisine gösterdim. 'İtiraz edeceğiniz şeyler varsa çıkaralım' dedim. Hayır, dedi. Bir teklifte daha bulundum. 'Gelin ortak bir deklarasyon yapalım' dedim. 'Hayır' dedi. Bunu reddetti. Ona da saygı duydum"
"DIŞARIDA ÖYLE BİR AÇIKLAMA YAPTI Kİ YAKIŞTIRAMADIM KENDİSİNE"
Kılıçdaroğlu'nun görüşme sonrası parti genel merkezinde yaptığı açıklamaları eleştiren Davutoğlu, "Ama esas beni üzen husus terör saldırısıyla ilgili olamayan konuları orada gündeme getirmiş olmasına rağmen, 'Bunların yeri burası değil' diyebilirdim. Ama beraber olduğumuz için bunları paylaştım. Fakat dışarıda öyle bir açıklama yaptı ki yakıştıramadım kendisine. Acının yaşandığı gün siyaset yapma günü değildir. Verdiğim cevapları da burada söyleyebilirim ama yeri de burası değil. Orada benim söylediklerimi benden izin almadan paylaşması da siyasi nezakete uymayan bir durum. Rize’de bir miting yapılmış bizimle hiçbir alakası yok. AK Parti ile hükümetle alakası yok. Orada soru olarak gündeme getiriyor. Bunun gündeme getirilmesi doğru değil. Bunun benim verdiğim cevapları içerecek şekilde kamuoyuyla paylaşılması da doğru değil" dedi.
"AK PARTİ KİMLİKLİ BAKANLARIMIZ DEĞİL"
İçişleri Bakanı Selami Altınok'a yöneltilen istifa sorusu hakkında ne düşündüğü sorulan Davutoğlu, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanının AK Partili olmadığını belirterek "Kılıçdaroğlu; İçişleri, Adalet bakanlarımızı eleştirebilir. Şu andaki İçişleri Bakanımız terörle mücadele konusunda en tecrübeli bürokratlarımızdan biriydi. Bu iki bakan da siyasi kimlikli bakanlar değil. Hangi partiye oy verdiklerini de ben bilmem. Belki 1 Kasım’da kime oy verecekler; onların takdiridir. Sormam da. AK Parti kimlikli bakanlarımız değil. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakan iken belli gözlemlerle bakan değişikliğine gidildiği haller oldu. Bazen görevdeyken istifa edenler oldu. Gerektiğinde bunların hepsi işletilebilir. Arkadaşlarımız kendileri de karar alabilirler. Daha olayın olduğu gün, yaraları sarma süreci yaşanırken dikkatleri sadece buna yöneltmek doğru değil. Bu iki arkadaşımız da partili değil. Teknik görevler yürüten arkadaşlar" diye yanıt verdi.