Arabuluculuk Derneği Başkanı Av. Ebru Tanrıvere ile yaptığımız röportajda, hukuk alanında önemli bir yenilik olan ama yeterince tanımadığımız Arabuluculuk Derneği’nin faaliyetlerini tanıttık. Bazı davalarımızı, adliye koridorlarında zaman kaybetmeden el sıkışarak halledebileceğimiz yepyeni bir çalışmayı sizlere Arabuluculuk Derneği Başkanı ve üyeleriyle tanıtmaya çalıştık.
Adliye binaları nedense yüzü soğuktur. En küçük bir davanız olsa bile gitmekten haz almayacağınız bir yerdir. Koridorların da mutsuz ve huzursuz insan görmek sizi de ürkütür. En hüzünlü şarkılara, şiirlere bile mahzen havasıyla konu olabilmiştir. Şairin de dediği gibi;
Adliyenin kap karadır duvarları taşları,
Derdimden gamımdandır ağlamam bilmediler
Kırıldı kalemim, gitti cananım
Garibin derdi vatanıdır,bilmediler..
İşte Arabuluculuk Derneği Başkanı Av. Ebru Tanrıvere ile yaptığımız röportaj
Bizlerin de yeni tanıştığı “Arabuluculuk nedir?”Neden böyle bir dernek kurma ihtiyacı duydunuz?
EBRU TANRIVERE: Özel hukuk alanındaki uyuşmazlıklarda kullanılan bir çözüm yöntemidir. Davalara göre daha hızlı, daha etkili, daha gizli ve tarafları memnun bir şekilde masadan kaldıran bir çözüm yöntemidir. Dava sürecinin getirdiği sıkıntı ve zaman kaybı, mesai ve para kaybı gibi kayıpların önüne geçen hızlı bir yöntemdir.
Hangi süreçte bu uygulama devreye giriyor? Davanın öncesinde mi? yoksa belli bir aşamasından sonra mı?
EBRU TANRIVERE: Her ikisinde de olabiliyor. Uyuşmazlığın olduğu anda da, dava aşaması dolduktan sonraki herhangi bir süreçte de talep edilebilir. Belli bir kısıtlama süresi yok.
Bu uygulamadan yararlanabilmek için sizinle irtibata nasıl geçiliyor?
EBRU TANRIVERE: Dava aşamasındaysanız eğer, hakim zaten taraflara sunmak durumunda. Hatta bir takım hukuki davalarda zorunlu hale getirilmesi için bakanlığın çalışmaları var. HMK da bu uygulanır halde. Hakim sizi yönlendirebiliyor. Taraflar kabul ederlerse davaya üç aylık bir süre ara veriliyor ve bu süreçte çözüm yolu aranıyor, uzlaşma yoluna gidiliyor. Taraflar isterlerse adalet bakanlığının arabulucular listesinden de seçerek bir arabulucu talep edinile biliniyor. Yani şahıslar istediğini seçme şansına sahip olabiliyor. Ayrıca istenilen nokta da arabuluculuk faaliyeti başlatılıp istenilen nokta da bitiriliyor. Bu tamamen tarafların ön görüsüne bağlıdır.
Peki bunda da ücret oluyor mu?
EBRU TANRIVERE: Tabi ki de ücreti var. Daire başkanlığının belirlediği bir tarife var. Bu tarifeye göre arabulucuyla da anlaşarak çeşitli masrafları taraflar arasında eşit olarak karşılıyorlar. Ama davadaki gibi ağır masraflar yok. Harç ödemek zorunda kalmıyorsunuz. Bildiğiniz gibi artık dava açmak çok zor. Oldukça yüklü tutarlara ihtiyaç var ama taraflar arabuluculukta ufak tefek masrafları karşılayarak masadan memnun bir şekilde kalkıyorlar. En güzel yanı da istemediğiniz bir çözümde masadan kalkabiliyorsunuz. Mecburiyet yok.
Şimdiye kadar ne kadar başarı elde edildi?
EBRU TANRIVERE: Ülke genelinde bu başarılar yüzde doksan altı, doksan sekizlerde. Başvuru çok fazla değil ama sonuçlar çok güzel. Gaziantep genelinde ne yazık ki henüz çok yaygın değil. Dernek olarak ta amacımız bunu yaygınlaştırmak, arabuluculuğu tanıtmak, faydalarını insanlara anlatmak. Bizlerde zaten bu amaçla bir araya geldik.
Size göre öne çıkan en önemli özelliği nedir?
EBRU TANRIVERE: Arabuluculuğun en güzel yanı da gizliliğin olması. Dava yoluna gittiğimiz zaman özel meselelerinizi, aynı zamanda hakim, mübaşir, avukatlar, katip. Yani bek çok insan bile biliyor. Ve bu pek çok kişiyi de haklı olarak rahatsız ediyor. Hatta sırf bu yüzden dava açmaktan çekinenler bile olabiliyor. Ama arabuluculukta her şey tamamen gizli ve izole edilmiş odalarda yürütülüyor.
Arabuluculuk ne tür davalarda uygulanabiliyor?Ağır cezalarda değildir mutlaka..
EBRU TANRIVERE: Özel hukukla ilgili olan her türlü dava da mesela; alacak- verecek meseleleri , tazminat davaları, kiracı- kiralayan anlaşmazlıkları, işçi- işveren meseleleri.. gibi davalar.
Baro, arabuluculuk yöntemine neden ilgisiz ve hatta birazda karşı gibi duruyor?
EBRU TANRIVERE: Baronun karşı ve ilgisiz durmasının sebebi, arabulucuların avukatların mesleğini elinden alacağı düşüncesi. Ama avukatlık olmazsa olmaz bir meslektir ve bizler zaten arabuluculuğun önünde önce avukatız. Sadece bazı davaların hızlı çözümlenmesi sayesinde adliyedeki iş yükü azalacak ve adalette yerine gelmiş olacak. Zaten arabuluculuk dairesinin kuruluş amacı da bu zaten. Mesela komşular arasındaki basit bir anlaşmazlık arabuluculuk faaliyetleriyle çözümlenirse mahkemelerinde iş yükü azalır ve toplumda da bir barış sağlanmış olur. Çünkü arabuluculuk masasından taraflar el sıkışarak kalkıyor. Ama hakimin çözdüğü uyuşmazlıklarda, karar bir tarafı mutlu ederken diğer tarafı da üzüyor. Arabuluculukta iki taraf da mutlu kalkıyor ki dostane uyuşmazlık yöntemi de diyebiliriz. Beğenmediğin bir yerde masadan kalkma hakkına sahipsin ve en güzeli buradaki tutanaklar ve görüşmeler gizili kalıyor, mahkemeye de delil olarak sunulmuyor. Yargılamanın önüne geçen süreç de değil.
Avukatlar maddi yönden kendilerine sıkıntı yaratacağından da çok sıcak bakmayabilirler mi?
EBRU TANRIVERE: Taraflar arabulucuya kendileri başvurabilecekleri gibi avukatları aracılığıyla da başvurabilirler. Çünkü arabuluculuk avukatlık hizmeti vermiyor, sadece uzlaştırıcılık yapabiliyor. Bilgi ve yönlendirmede yapamıyor, müdahale edemiyor. Eğer avukat ile temsil edilirse sonuç daha da güzel olur. Yurt dışında da zaten birçok dava bu yöntemle çözülüyor bu yüzden avukatların çalışmaya etkileyecek bir durum değil. Bilinçli kullanıldığında taraflar zaten avukatlarıyla geleceklerdir. İyi avukat arabulucu varken de para kazanır.
Avukatlar için yeni bir meslek kapısı da olmuyor mu aslında?
EBRU TANRIVERE: Çok haklısınız. Pek çok meslek gurubuyla yürütülebilecekken şuan da arabuluculuk sicilini kayıtlı olanları tamamı avukat. Baro için buda bir getiri. Öncesinde zaten zorunlu bir eğimden geçerek yazılı ve sözlü sınavlara giriyoruz. Avukatların arabulucu olabilmesi barolar için de bir başarıdır. Şimdilik çok bilinmese de gelecekte çok işimize yarayacak. Çünkü bir süre sonra adalet sarayları yükleri kaldıramayacak hale gelecekler.
Ben arabuluculuğu aile hekimliğine benzetiyorum. Hastanın gideceği ilk basamak gibi. Basit rahatsızlıklar da uzmana görülmeye gerek olmadan ilk adım tedavi. Siz de basit davalarda adliyeye başvurmadan arabuluculukta meselenin halledilebilmesi gibi..
EBRU TANRIVERE: Çok doğru Merve Hanım. Örneğin işçi işveren davalarında, işveren dava açtığında zaman kaybı, mesai kaybı, iş gücü kaybı yaşıyor. Ama arabuluculukta taraflar masadan kırılmadan anlaşarak kalkıyor. Gizlilikte olduğundan anlaşmanın boyutunu bilen de olmuyor. Sizinde dediğiniz gibi basit rahatsızlılarda, uzmana gitmeden tedavi .
Toplum ne kadar bilinçli?
EBRU TANRIVERE: Henüz bilinçli değil ne yazık ki. Ticaret Odası ile ortak bir çalışmamız oldu ama çok okuyan, çok bilen bir toplum olmadığımız için, yaptığımız seminerlerin bir rapor olarak sunup sunmadıklarını bilmiyoruz. Kamu spotları var aslında. TV’ler de çokça yayınlandı, reklamlarda çıktı, bazı dizilerde bahsedildi. Ama ne kadar dikkat çekti, bilmiyoruz? Ama bu bir süreçtir.
Biz de yaygınlaşması için medyatik bir iş adamının bu yöntemi kullanıp reklam etmesi yeterli olur.
EBRU TANRIVERE: Ama gizli bir faaliyet olduğu içinde deşifre edilemiyor. Sadece, ben bu yöntemle işlerimi halettim, çok da memnun kaldım denilebilir. Aslında avukatlarda zaman zaman bu yöntemi kullanıyor ama müvekkilin “avukatımda beni satımı” diye şüphe duyduğu da oluyor. Arabulucu çözdüğün de ise o şüpheye yer olmuyor. Aslında avukatın iş yükünü ve telefon trafiğini de bitiriyor.
Modern dünyanın yeni hukuk anlayışı diye bilir miyiz?
EBRU TANRIVERE: Zaten Avrupa ülkelerinde dava öncesi başvurulması zorunlu olan bir müessese. Bizde de daha zorunluluk yok. Arabulucularında barolar gibi kendi meslek örgütlerini oluşturmaları gerekiyor biz nasıl baro mensubu olmaktan gurur duyuyorsak arabuluculuğunda olması gerekir. Gaziantep’te meslek örgütüne alternatif olarak bu derneği kurduk.
Hukukçu olmak şart mı?
EBRU TANRIVERE: Şart tabiî ki de. Ceza Hukukunda kullanılan bazı uzlaştırıcıların sadece üniversite mezunu olması gerekiyor ama hukuk alanında arabulucuların hukuk bilgisi olması lazım. Mesela avukat dışında kimse bunu bir tutanak hakline getiremez ki hukuk bilgisi lazım.
Kaç yıldır bizde uygulanıyor? Kaç üyeniz var?
EBRU TANRIVERE: 2012 yılında çalışmalar başladı. 2013’ te de aktif hale getirildi. Şuan için 10 üye olarak başladık ve 17 olduk. Seçici davranmaya çalışıyoruz. Birden sayıyı arttırmaktan ziyade kaliteli bir şekilde yürümeyi düşünüyoruz. Doğru adımlarla, hedefe tam odaklı bir şekilde, doğru şeyler yaparak ilerlemeyi düşünüyoruz. Öncellikle kendi meslek içi eğitimlerimize ağrılık veriyoruz. Seminerler veriyoruz. Biz aynı zamanda kendimizi de eğitiyoruz çünkü çok yeniyiz. Arabulucunun en önemli görevi masadaki görüşmenin devamlığını da sağlamak olduğundan tarafların masada kalkmasını engellemek için, bizim davranış bilimlerini de çok iyi bilmemiz gerekiyor. İnsan psikolojisiyle de ilgili çok ciddi eğitimler aldık. Biz bu konuda barodan birkaç adım önde gitmeye çalışıyoruz
Savcı ve hakimler den destek alabiliyor musunuz?
EBRU TANRIVERE: Bunu kullanmaya başlayan hakimlerimiz var. Öncellikle onlarında bu yeni uygulamayı tanıyıp, zamanla daha da yaygınlaştıracaklarına inanıyoruz. Bunu sağlayabilmek adına faaliyetlerimize hakimlere duyuruyoruz. Seminerle de bu uygulamayı pek çok kitleye duyurmayı amaçlıyoruz
Bundan sonraki faaliyetlerinizde neler var?
EBRU TANRIVERE: Önce dernek olarak kendi eğitimlerimizi tamamlamak istiyoruz. Biz tam donanımlı olmazsak kendimizi çok da iyi ifade edemeyiz. Sonrada programlarımız doğrultusunda belirlediğimiz ziyaretleri yapmak istiyoruz.
Hukuk Fakültelerinde bu uygulama öğrencilere anlatılıyor mu? Onlardan davet alıyor musunuz?
EBRU TANRIVERE: Biz onları davet ediyoruz. Mesela Zirve Üniversitesiyle bu şekilde oldu. Bu eğitimi aslında Hasan Kalyoncu Üniversitesi verdi. Gaziantep Üniversitesinde ki eğitmenlerden de eğitim aldık. Hukuk alanı içinde İstanbul’dan gelip eğitim verdiler. Yani şuanda hukuk fakültelerinde de ciddi bir kadro yok bu alanda. Üniversitelerde ise sadece seçmeli ders.
Aslında hem Yargıtay’ın iş yükü açısından, hem de zaman kaybı açısından çok güzel bir yöntem ama bizlerde yeni yeni duyuyoruz. Umarım sizlerinde desteğiyle yaygınlaşır.
EBRU TANRIVERE: Biz artık Suriyelilerle de yaşamak zorundayız ve bazı davaları açarken avukatlarda zorlanıyorlar. Çünkü Suriyeliye dava açabilmek için resmi evraklarını edinme yönünden çok zorluklar yaşanıyor. Ama şahıslar ismiyle gelip masaya oturduğunda uyuşmazlık da çözüldüğünde prosedürlerde hallolmuş oluyor. Aslında daha komplike davalarda da uygulanabilir. Çok basit olarak bakmamak lazım. Dernek olarak da amacımız bütün bunları en güzel, en doğru ve yanlış yapmadan duyurabilmek. Mahkemelerin iş yükü çok ağır bir günde 660-70 davaya bakmak zorunda olan hakimlerimiz var. Hakimin tanık dinlememesini anlayabiliyorum ama hukukçu olarak kabul edemiyorum.
Bazen bir davadan iki farklı karar çıkabiliyor. Yargıtay aynı konuda bir davanın kimisini onuyorken kimisini bozabiliyor. Buda bir güvensizlik değil mi? Dava konuları aynı sonuçlar farklı yani kişiye özel hukuk mu uygulanıyor?
EBRU TANRIVERE: Hukuk bir yorumdur. Uyuşmazlıklara göre farklı farklı yöntemler vardır. Arabuluculuğun oturuşmamasının sebeplerinden biride bu. Bazı davalarda dahi uygulanıp uygulanmayacağına dair kafalarda soru işaretleri oluşuyor.
Mesela son iki yılda bankaları çokça rahatsız eden dosya masraf iadeleri meselesi arabuluculukla çok rahat halledilebilir. Banka pek çok avukatla bu davaları takip edeceğine tek bir avukatı görevlendirerek toplu olarak uyuşmazlıkları çözebilir vatandaşta daha az bekletebilir.
Son olarak söylemek istedikleriniz ne var?
EBRU TANRIVERE: Arabuluculuğun en önemli özelliği gizli olması. Düşünün bir iş adamı, mübaşir tarafından koridorda isminin seslenilmesinden rahatsızlık duyabilir. Avukatı nezdinde bile olsa adının anılmasında rahatsızlık duyan çok kişi var. Arabuluculuk her şeyden önce bunu ortadan kaldıran bir durum. Aile meselelerinde, karı koca sorunlarında yaşanabilen ve sonradan dava yoluna gidildiği için ortaya çıkabilecek pek çok sorunun doğmasını engelleyebilen bir faaliyettir arabuluculuk. Önem verilmesi gereken, duyurulması gereken ve sahip çıkılması gereken bir kurum. Çalışmalarımızda son hızla devam edecektir.