USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Yaşam

Dr. Burak "Obezite, diyabet, tansiyon ve kolesterol, mahşerin dört atlısıdır"

Dr. Burak
24-10-2015 11:00
Gaziantep

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı ve Halk Sağlığı Okulu Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü’nden Dr. Mehmet Furkan Burak, SANKO Üniversitesi’nin düzenlenen halka açık konferansta, “Mahşerin Dört Atlısı: Obezite, Diyabet, Tansiyon, Kolesterol” konusunda bilgilendirme yaptı.

 

Dr. Burak, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi toplantı salonunda düzenlenen toplantıda, “Obezite (şişmanlık), diyabet (şeker) ve ilişkili kardiyovasküler hastalıklar dünya sağlığını ciddi şekilde tehdit eden, kontrolden çıkmış büyük birer halk sağlığı sorunu haline geldi” dedi.

Bu konferansta bu hastalık kümesi hakkında farkındalık oluşturmak, kolesterol gibi tartışmalı alanlarda toplumda yanlış bilinen gerçekler konusunda katılımcıları bilgilendirmeyi amaçladığını belirten Dr. Burak, şöyle devam etti:

Dünyada en sık ölüm ve sakat kalma nedeni olan bu hastalıklar aynı zamanda ülkelere, trilyon dolarlarla ölçülen büyük bir ekonomik yük de getiriyor. Bu hastalık kümesi yüzde 80 oranında önlenebilir olmasına rağmen yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, hastaların yeterli düzeyde bilgi sahibi olmamaları ya da uzman olmayan kişiler tarafından yanlış bilgilendirilmelerinden dolayı dramatik bir ivmeyle de ilerlemeye devam ediyor.

Türkiye’de obezite yüzde 30’lara varan oranlarla dünya ortalamasına yakın seyrediyor. Maalesef obezite basit bir kozmetik problem olmaktan çok, en sık ölüm nedeni olan metabolik ve kardiyovasküler hastalıklarla çok yakından ilişkilidir. 2013 yılında da Amerikan Tabipler Birliği (AMA) tarafından kendi başına bir hastalık olarak tanımlanmıştır.”

 

YAĞ DOKUSU

 

Bu hastalıkta en önemli organlardan biri yağ dokusu, aslında inanılmaz derecede yüksek bir plastisiteye (esneklik kapasitesi) sahiptir” diyen Dr. Burak, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yakamadığımız kaloriler (enerji) yağ dokusunda depolanmaktadır. Bir noktaya kadar yağ dokusu bu pozitif enerji dengesini tolere edebiliyor fakat devam eden fazla yeme alışkanlığında oluşan metabolik strese bağlı belirli bir eşik nokta aşılıyor. Aynı zamanda glikoz metabolizmasını kontrol eden hormonlar salgılayan endokrin bir organ olan yağ dokusunda yangı (inflamasyon) meydana geliyor ve salgılanan hormonların dengesi bozuluyor. Bu süreç obezite ile ilişkili diyabet, damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz ve inme gibi hastalıkları tetikliyor.”

 

PROF. DR. HOTAMIŞLIGİL

 

Dr. Burak, büyük bir ekiple Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil önderliğinde bu hastalık oluşum mekanizmalarını ve potansiyel korunma ve tedavi yöntemlerini araştırdıklarını söyledi.

Örneğin Prof. Hotamışlıgil’in 20 yıl önceki vizyonu ve hipotezleri çerçevesinde yaptığımız çalışmalarla geçen yıllarda yağ dokusundan salgılanıp karaciğerde şeker üretimini arttırarak diyabet hastalık oluşumunda büyük etkisi olan aP2 adında bir hormon (adipokin) keşfettik” diyen Dr. Burak, insanlarda obezite derecesi ile birlikte kanda seviyesi artan bu zararlı hormonun yeni ilaç stratejileri geliştirmeleri açısından obezite ve diyabet ile mücadelede önemli kapılar araladığının altını çizdi.

 

TELEVİZYON UYARISI

 

Obeziteye yol açan hareketsizliğimizin en büyük sorumlusu olarak televizyonları gördüğünü anlatan Dr. Burak, şunları kaydetti:

Birkaç farklı popülasyonda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, televizyon karşısında geçirdiğimiz her bir saat ömrümüzden götürüyor. Günde televizyon başında geçirilen her 2 saat; diyabet riskini yüzde 20, kalp krizi riskini yüzde 15 ve erken ölüm riskini yüzde 13 artırıyor.

Televizyon bununla beraber aile içi iletişimimizi zedeliyor, çocuklarda obeziteyi arttırarak psikolojik sorunlara yol açıyor. Bu kötü alışkanlıklarımıza bir de gerekli sağlık taramalarını yaptırmamamız eklenince diyabet, ateroskleroz gibi damar hastalıkları bizi sinsice tüketiyor. Bugün dünyada her 2 hastadan biri diyabetli olduğunu bilmiyor. Bu durum bu hastalıklara bağlı ölüm ve sakat kalma oranlarını daha da arttırıyor.”

 

KOLESTROLA DİKKAT

 

Bir başka sorunun ise kolesterol konusunda toplumun yanlış bilgilendirilmesi olduğunu vurgulayan Dr. Burak, şu değerlendirmeyi yaptı:

Kolesterol her ne kadar vücudun temel yapı taşlarından biri olsa da, kanda düzeyinin anormal düzeyde yüksek olması kişiden kişiye farklılıklar göstermekle birlikte aterosklerotik plak oluşumunun ve buna bağlı kalp krizi ve inme-felç gibi damar hastalıklarının temel nedenidir. Özellikle diyabetli hastalarda kan kolesterol yüksekliği daha büyük bir risk oluşturuyor.

Nasıl bir duvarı şekerli suyla yıkadığınızda duvar yapış yapış oluyorsa, diyabet hastalığında da damar duvarı fazla şekere bağlı adeta yapış yapış oluyor ve damar içinde seyahat eden kolesterol partikülleri damara daha kolay yapışıp plak oluşturup damarı daraltıyor, hatta üzerine eklenen bir pıhtıyla damarı tamamen kapatıyor.

Bu damar kalpte ise kalp krizi, beyinde ise inme-felç, uzuvlarda ise ekstremite kaybına yol açıyor. Bu nedenle diyabetli ve bilinen bir damar hastalığı olan hastalar kan kolesterol düzeylerini çok iyi kontrol etmeli.”

Sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Dr. Burak’a, üniversite yönetimi tarafından armağan takdim edildi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
19 Ekim 2024 Hakimiyet Gazetesi
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Karikatürler