USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Röportajlar

Halkın içinden, halkın doktoru, halkın vekili

Halkın içinden, halkın doktoru, halkın vekili
16-09-2015 20:12
Gaziantep

Sıradan insanlar gibi, korumasız, özel şoförsüz, araçlarını parkomatın insafına bırakıp, sade ve olması gerektiği gibi “HALKIN VEKİLİ” sıradanlığıyla alışık olduğumuz milletvekili profilinin dışında, değerli eşleriyle birlikte bizimle görüşmeye geldiler.

Sorulara germeden, gerilmeden, içten geldiği gibi cevap veren sıra dışı bir milletvekili ve onun mütevazı eşleri…

Gerçekten de sohbetleri de kendileri de “ŞEKER” gibiydiler…

Bu çığlık feryat kimdendir?

Çağırın çaresine doktorum baksın

O ki, her zaman halkının arasında

Yüreğiyle çalışıp gözleriyle konuşan adamsın.

**

Kanaatten nasibi olmayanı

Dünya nasıl zengin eder

Halkının ellerini tutmayan

Nasıl ben onun vekiliyim der.

**

Sayın vekilim biz sizleri tanıyoruz. Sizin en büyük destekçiniz eşinizi de tanımak isteriz. Onun için öncelikle Hanımefendiye soralım. Bizlere kendinizi tanıtımısınız?

Meltem Şeker: Ben Meltem Şeker. Gaziantepliyim. İlkokulu Mehmetçik ilköğretim Okulunda, liseyi Gaziantep Anadolu Lisesinde, üniversiteyi de Çukurova Fen Fak. bitirdim. Şuan kendi okuduğum okulumda öğretmenlik yapmaktayım.

Okuduğunuz okulda öğretmenlik yapmak nasıl bir duygu?

Meltem Şeker: Ben ilk olarak o kapıdan girerken çocukluğumdaki coşkuyu, heyecanı aramıştım. Ama okulun fiziksel koşulları ne yazık ki çok değişmiş. Çocukluğumun o aydınlık pırıltısı yerini kasavetli duvarlara bırakmış sanki. Eski duyguları yakalayamamak gerçektende burukluk veriyor.

Eşinizle nasıl tanıştınız?

Meltem Şeker: Arkadaş aracılığıyla tanışmıştık. Mehmet Bey beni beğenmiş. Telefonla sık sık arayıp hatırımı sormalar, ilgilenmeler. Sizin de hoşunuza gidiyor tabiî ki. Ailemle de tanıştırıp olumlu cevap alınca evlendik. Şuan on yedi yıllık evliyiz ve biri oğlan diğeri kız iki tane evladımız var. Özellikle de çok ikna edici bir özelliği olduğunu belirtmek isterim.

Mehmet Şeker: Bakın bu konuda gerçektende kendime güvenirim. Bu da herhalde doktorluk mesleğinin bana getirilerinden birisidir.

Öğretmenlikle doktorluk meslekleri insan merkezli olduğundan çok benzer olduğunu düşünürüm. Sizce de öylemidir?

Meltem Şeker: Tabi ki. Size her kesimden ailenin çocuğu geliyor. Sorunlar farklı, kültürler farklı. Ve siz hepsine eşit mesafede durmak, ilgilenmek zorundasınız. Buda sizi çeşitli insan profilleriyle karşılaşmak fırsatı veriyor. Ben bundan oldukça memnunum.

Mehmet Şeker: Katılıyorum. Öğretmenlikle doktorluk birbirinin paralelinde olan iki meslek. Her kesimden insanla karşılaşıp iletişim kurabiliyorsunuz. Geniş bir insan kitlesiyle tanışma imkanınız diyalog şansınız oluyor. Seyyar satıcıda hastanız olabiliyor, bir mühendis de. Amerikan Hastanesi’nde kendisini tedavi ettiğim seyyar satıcı bir hastam, o dik yokuşu sakat ayağıyla çıkarak bana hediye sebze getirmişti. Benim hayatta aldığım en anlamlı hediyedir. Bizim insanımız çok güzel ve vefakâr. Kendilerine sunulan hiçbir eli geri çevirmiyor. İnsanlarla bu kadar içli dışlı olabilen hekimlerimizin daha çok siyasette olmaları gerektiğini de düşünüyorum.

Başarılı bir hekimken siyasete girmek nereden aklınıza geldi?

Mehmet Şeker: Eşimin babası yıllarca Gaziantep CHP İl Başkanlığı yaptı. Bana CHP den ilk teklif geldiğinde kendileriyle istişare yaptım. Olumlu desteklerini görünce de kabul ettim. Öncesinde böyle bir düşüncem yoktu. Çevrem beni çok desteklemiştir. Halen de öyledir.

Desenize siyasetçi bir babanın kızı olarak eşinizle çok zorlanmadınız?

Meltem Şeker: Babamın il başkanlığı yaptığı dönemler sıkıntılıydı. Ben siyaset denilince problem, gerilim anlarım. Bizler mecburiyetten korumayla dolaşmak zorundaydık. Bunlar can sıkıcı şeyler. Ben siyasetin hep sancılı ve sıkıntılı dönemlerini yaşadım babamla.

Ama eşinizde siyaseti seçmiş?

Meltem Şeker: Evet eşim bana sorduğumda heyecanını ve yapabileceğini bildiğimden karşı çıkmadım, destek oldum. Çünkü en iyi şekilde yapabileceğini biliyordum. Ama bana “doktorluk” mu yoksa “siyasetçi mi” kalsaydı? Diye sorsanız, doktorluk derim.

Eşiniz milletvekili olduktan sonra sizde ve yaşantınızda ne gibi değişimler oldu?

Meltem Şeker: Çevre açısından derseniz benim velilerim dahi eşimin milletvekili olduğunu bilmez. Gerek de yok zaten. Okuldan da öğretmen arkadaşlarım bilirler, hepsi o kadar. Eşimin milletvekilliği bizim yaşantımızı hiçbir açıdan değiştirmedi. Sadece sürekli Ankara da olması gerekli. Tek farklılık ayrılığımız. Ama biz önceden nasıl yaşıyorsak yine aynı şekilde devam ediyoruz.

Yani korumanız, makam aracınız, yol ortasında aracı durdurup pasta almak için trafiği kapatmak gibi lüksleriniz yok mu? Biz yapanları biliyoruz da?

Meltem Şeker: Kesinlikle öyle bir şey olamaz. Bu biraz da insanın kişiliğiyle egolarıyla ilgili. Ben pazarıma da giderim dostlarımla da bir yerlerde otururum. Kimse benim kimin eşi olduğumu bilmek zorunda değil. Önce neysek şimdi de oyuz, sonra da aynı olacağız.

Tamamen saçmalık bu.

Siyasetin getirilerimi daha fazla yoksa götürürlerimi?

Mehmet Şeker: Ben yastığa dört parmak kalmadan uyuyabilen bir insanım. Çünkü vicdanım çok rahat. Siyaset sanılanın aksine tabi dürüstçe yaparsanız hiçbir maddi kazancı yok. Ayrıca sizden sağlık açısından da şeker, tansiyon gibi çok şeyler götürüyor. Ama insanları dinlemek, sıkıntılarına çözüm aramak ve onları önemsediğini göstermek de ayrıca keyifli yanı. Ben sokaktaki her vatandaşı dinleyip herkesten bir şeyler öğrenmeye çalışırım. Esnafın sorunu farklı, işçinin ki farklı…

Ayrıca eşli olarak birlikte katıldığımız düğünler ve törenlere önem veriyoruz Onların mutluluklarında yanlarında olmak bizim içinde onlar içinde mutlu bir anı oluyor. Mümkün olduğunca da eşimle katılmaya çalışırım.

Mehmet Şeker: Ayrıca benim bir farklığımda herhangi bir siyasi parti ayırımı yapmadan her kesimin cenaze, nikah gibi ritüellerine katılmaya özen gösteririm. Ayrımcılık benim karakterimde yok. Bu yüzdende her kesimden seçmenim, destekçim, sevenim vardır benim. Yeter ki membaı insan olsun. Benim katıldığım nikah merasimlerinde gençlere de mesajım hep şudur;

Önce birbirinizi sevin

Ailenizi sevin

İnsanları sevin

Çevrenizi sevin

Bayrağınızı sevin

Atanızı, milletinizi sevin…

O zaman hayat da sizi daha mutlu bir şekilde kucaklar.

Siyasi bir karar alırken eşinizin de fikrini alır mısınız?

Meltem Şeker: Mehmet Bey, özellikle bir sunum yapacaksa bazen ilk olarak bana yapar ve danıştığı yerlerde olur. Bir önerge hazırlarken de gerekiyorsa fikir alış verişinde bulunur. Zaten hiçbir zaman “ben bilirim“ merkezli değildir.

Mehmet Şeker: Aslında ben çok kağıt kalemle uğraşmam. Eğer bir sunum yapacaksam insanların gözlerinin içine bakarak ortamdan bir şeyler çıkarırım. Bu galiba doktorluktan kalma bir alışkanlığım. Ama doktor meslektaşlarıma bir konferans vereceksem çok iyi hazırlanmam gerekir. Çünkü onlar olaya bilimsel bakar ve ufak bir tıbbi hatayı bile kaçırmazlar.

Bir eş olarak meclisteki kavgalardan etkilenir misiniz? Bazen işin dozunun kaçtığı da oluyor çünkü?

Meltem Şeker: Eşimin üslubunu ve kavga sevmeyen, karışmaktan da hoşlanmayan bir yapısının olduğunu bildiğimden hiç tedirgin olmamışımdır. TV de görsem bile o kavganın içinde olmadığını bilirim.

Mehmet Şeker: Meclisteki konuşmalarımda bana hiç sataşma olmamıştır. Çünkü ben ne olursa olsun üslubumu ve seviyemi her zaman korurum. Eleştiriyle hakareti karıştırırsanız, çizgi dışına çıkarsanız tabi ki de tepkisini sert alırsınız. Ayrıca bizim bir eli sopalı başkan vekilimiz var ki (Meral Akşener) kendisine bayılıyoruz. Bakar ki konuşmanın sonu kavgaya gidecek. Hemen kendi tarzında müdahale eder ve sataşmalara son verir.

Son yıllarda halkın muhalefete karşı suçlamalarında artış var. Neden muhalefete bu kadar yükleniliyor?

Mehmet Şeker: Çünkü halk örgütsüz, sivil toplum örgütleri yetersiz, gücü yok. Hükümete karşı bir korku da var. Bu yüzdende kendi yapması gerekli sorumlulukları, tepkileri muhalefetten bekliyor. Hatta bazen bizi arayıp da “tepki olarak istifa etsenize ne orada oturuyorsunuz?” diye akıl yürütenler var. Oysa sokak eylemleri, tepkiler halkın işidir. Mesela ciddi bir sorun olarak bayrak indirme olayında halk tepkisiz kalıp işi vekillere bıraktı. Oysa bizim çalışmalarımız mücadelemiz TBMM de olur, sokakta değil. Halkın artık kabuğundan kurtulup yaşananlara kitlesel tepkiler vermesi gerekmektedir.

Koalisyon olsa sorunlar daha kolay çözülmez mi? Koalisyona sıcak bakar mısınız?

Mehmet Şeker: Gelişmiş ülkelerin çoğunda koalisyon var. Aslında doğru yapılırsa eleştiri çok olmayacağından sorunların çözümü daha kolay olabilir. Ama ne yazık ki bizim ülkemizde buna daha hazır değiliz. Bizde koalisyon ortaklığı sadece nemalanma olarak görüldüğünden yanlış anlaşılıyor ve suiistimallere gidiliyor. Geçmişte bunun örneklerini yaşadık.

Neden biz her yaptırımımızdan başarısız oluyoruz? Neyi yanlış yapıyoruz?

Mehmet Şeker: Aslında sorun bizim olaylara bakış açımızda, olguları bir bütün olarak görmek istemeyişimizden kaynaklanıyor. Mesela Osmanlının bütün padişahlarına sahip çıkıp, Vahdettin’i içinden atamazsınız. Dünyanın takdir ettiği cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün sadece yaptığı birkaç yanlışı yüzünden diğer önemli yaptıklarını inkar edemezsiniz. Bizim yanlışımız sürekli geçmişimizi yargılarken hatalarıyla uğraşıyoruz, güzellikleriyle değil. Ne yazık ki bunu her alanda da uyguluyoruz.

Yakın bir zamanda eski Cumhurbaşkanımız Sayın Demirel’i ziyaret ettiğimde;

“DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR“ lafını artık değiştirdim Mehmetçiğim. Şimdi artık “DÜNKÜ GÜNEŞTE BU GÜNKÜ ÇAMAŞIR KURUTULAMAZ” sözünü kullanıyorum demesi çok hoşuma gitmişti.

Sizi, bizler de, çevreniz de mütevazılığinizle, alçakgönüllü duruşunuzla tanıyor. Sırrınız nedir?

Mehmet Şeker: Bir kere insanları seveceksiniz. Yaptığınız işi gerçekten sevip önemseyeceksiniz. Benim 12 binden fazla hastam vardır ve beni çok severler. Hastalıkları dışında da arar sohbet ederler. Benim telefonum her zaman açıktır ve kim olursa olsun cevaplandırırım. Sonuçta siyasette hangi makamda olursanız olun bir gün bitecek ve siz insanların yakınlarınızın arasına geri döneceksiniz. Hangi makamda olursanız olun bir gün bitecek ve siz icraatlarınızla ya da hatalarınızla anılmak zorunda kalacaksınız. Bunu asla unutmazsanız yanlış da yapmazsınız.

Eşinizin nasıl bir babadır?

Meltem Şeker: Haftanın sadece birkaç günü bizimle birlikte olduğu zamanları çocuklarıyla kaliteli bir şekilde geçirmeye özen gösterir. Ayakkabıları dahi alınacaksa bekleriz, kendisi almak ister. Önemli olan birlikte geçirilen zamanı kısa da olsa güzel ve kaliteli geçirmektir. Kızım babasını her Ankara yolcu ederken “ne zaman geleceksin baba?” sorusunu hiç atlamaz. Bir gün unutmuştu telefon açıp sordu.

Mehmet Şeker: Ben senede birkaç gün yapılan tatilleri çocuklarımla geçirmeyi tercih ederim. Özellikle kızımla olan muhabbetim eşimle aramı açsa da, kıskançlık olsa da kızlar babacı olurlar. Ailem benim her şeyimdir.

Beraber yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler var mıdır?

Mehmet Şeker: Zaman bulursak beraber seyahat etmekten zevk alırız. Onun dışında benim müzik deseniz ıslık çalmaktan başka becerebileceğim bir enstrüman yok. Ama şiir yazmayı severim.

Size yazdığı şiirleri var mı Meltem Hanım?

 

Meltem Şeker: Evet, bana zaman zaman şiirler yazar. Çok olduğundan şimdi aklıma hemen gelmiyor. Çocuklarına da çok güzel yazdığı şiirleri vardır. Bundan da Mehmet Bey’in romantik olduğunu da söyleyebiliriz.

Mehmet Şeker: Ben Türk Sanat Müziği dinlemeyi de çok severim. Ortak arkadaş gurubumuzdan sanat adına çok güzel işler yapanlar oldu. Mesela yazar Ahmet Ümit bizim grubumuzdandı ve yaptığı güzel işler ortada. Bense resim deseniz hiç anlamam ama şiiri güzel yazarım. Size bununla ilgili bir anekdot anlatayım:

Ressam Abidin Dino, şair Nazım Hikmet’e resimle ilgili: ”Şiirde neymiş azizim duygular resimle anlatılır. Ben resimle her şeyi anlatabilirim. Savaşı, doğan günü, insanları, ağaçları, kuşları…

Nazım Hikmet bunun üzerine Abidin Dinoy’a şu şiiri yazar ve gönderir:

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?

İşin kolayına kaçmadan ama

Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil

Ne de ak örtüde elmaların

Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?

1961 yazı ortalarındaki Küba’nın resmini yapabilir misin?

Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm

Ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin Üstat?

Sizleri tanımak ve sohbet etmek çok güzeldi. Okurlarımıza son olarak iletmek istediğiniz?

Meltem Şeker: Ben de öncelikle sizlere bizleri ağırladığınız için teşekkür ederim. Öncelikle ülkemizin birlik ve bütünlüğünün bozulmamasını, tüm insanların sevdikleriyle huzur içinde yaşayabilecekleri bir dünya diliyorum.

Mehmet Şeker: Ben de sizlerin aracılığıyla bütün vatandaşlarımıza, insanı sevsinler, vatanlarını sevsinler ve sahip çıksınlar dileklerinde bulunmak istiyorum. Hayatta iki şeyi yaptığım için de kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum. İlki doktorluk mesleğini seçmiş olmam. Çünkü ben yapı olarak başka meslek yapamazdım. İkincisi ise eşim Meltem Hanımla evlenmiş olmam. İyi hayatımda, iyi ki yanımda.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
19 Ekim 2024 Hakimiyet Gazetesi
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Karikatürler