Gaziantep havaalanı yolunda, ilginç konumuyla dikkatleri çeken, rahmetli iş adamımız Hasan Kalyoncu’ nun ilimize en güzel armağanı olan bu eğitim yuvamıza giderken “Hayatı kazandığımız bu şehre öyle bir eser bırakmalıyız ki; bu eser bölgemizin ve gençlerimizin geleceğine önemli değerler katacak nitelikli ve saygın bir üniversite olmalıdır” sözlerini de unutmayarak,kısa sürede başarılı işler yapmış heyecanlı ve idealist rektörümüz Prf.Dr.Sayın Tamer Yılmaz’ı ziyaret ediyoruz.
Öncelikle sizi tanımak istiyoruz.İstanbul’dan gelmek zor olmadı sizin için?
Tamer Yılmaz: Ben doğma büyüme İstanbulluyum. Yüksek lisansımı Yıldız Teknik Üniversitesinde, doktoramı ise İstanbul Üniversitesin de yaptım.Aslında gemi mühendisiyim.Doktoramı da uçak mühendisliği alanında yaptım.Yurt dışında otomotiv sektöründe etkin olarak çalıştım.
Havada, karada, denizde deneyimli bir rektörümüz var demek ki…
Tamer Yılmaz: Ben de öyle söylüyorum. Yıldız Teknik Üniversitesiyle çok ciddi bir bağım vardır. Benim için çok şey ifade eder.Kırk bin öğrencisi olan eski ve büyük bir üniversite.Bana bu görev teklif edildiğinde açıkçası şöyle bir değerlendirecek olursak İstanbul’dan buranın belli bir görüntüsü var.Saygınlığı olan bir şehir.Ama yine de soru İşaretleriyle geliyorsunuz.Açıkçası ben bu kadar nitelikli bir üniversite bulacağımı tahmin etmiyordum.Fiziksel olarak ta, öğretim kadrosu olarak ta çok iyi bir durumdaydı.
İyi bir üniversite sizce nasıl olmalıdır?
Tamer Yılmaz: Üniversitelerin üç temel görevi vardır.İlki çağın gerisinde kalmayan bir eğitim,öğretim.İkincisi iyi bir üniversite olarak akademik araştırmalara çokça önem vermek. Üçüncüsü ise toplumsal duyarlılık ve sosyal sorumluluk. Bazen öyle zamanlar oluyor ki bir görev diğerinin önüne geçebiliyor.Hasan Kalyoncuda bu anlamda zaten iyi bir yerdeydi.Benim hedefimde bunun birde arge ayağını parlatmak ve harekete geçirmek. Zaten ben araştırma ve planlamadan sorumlu rektör yardımcısıydım.Oradayken Türkiye’nin en büyük 2. Tekno parkını oluşturduk. Oradaki birikimimle buraya geldim ve o heyecanı burada da yaşıyorum.
İlimiz adına da gerçekten çok güzel bir atılım olur
Tamer Yılmaz: Burada Türkiye’nin en büyük organize sanayisi var. Mutlaka burada üniversite ve sanayiye ortak çok güzel işler yapılabilir diye düşünüyorum. Bir buçuk senedir de bu aşamada çok güzel işler yaptığımıza da inanıyorum. İyi planlamalar yaparak bir arge kültürü geliştirmeye çalıştık ve şimdide bunun çıktılarını görmeye başladık. Hasan Kalyoncu Üniversitesi İyi eğitim ve öğretim yapıyor ama artık bunların yanında projede üretiyor, patentte üretiyor.Bunların da bilinmesi lazım.
Sizi çok heyecanlı görüyoruz.Kısa sürede gelen başarılarınızda bunun göstergesidir zaten..
Tamer Yılmaz:İki senedir bende bu ambeansı ekosistemi hasan kalyoncu üniversitesine yerleştirdiğime inanıyorum.Çünkü birikimim üretmekten,yenilikten ve teknolojinin etkin kullanımından kaynaklanıyordu. Elimden geldiğince zaten Gaziantep’te var olan potansiyeli harekete geçirmeye çalıştım ve başarılı olduğuma da inanıyorum. Bunların yanında sosyal sorumlulukları da hiçbir zaman atlamamak lazım. Toplumsal duyarlılık çok önemlidir ve bunlarla da ilgili birkaç proje yaptık. Yinede eksiklerimiz var ve toplumla daha fazla bütünleşmemiz lazım. Ünivesiteyi topluma, toplumu üniversitenin içine sokmak kolay değildir. Çocuk üniversitesi projemiz çok iyi tuttu. Bunun yanında esnaf üniversitesi, sanayi üniversitesi gibi çalımsalar var. Üniversite sadece kazanıp gelenlerin değil toplumun her kesiminin faydalanması gereken bir eğitim birimidir. 10 yaşındaki çocuklara burada diploma töreni yapıp kep giydirdik, onlara bu heyecanın şevkinin tadını tattırdık. Üniversiteye gidememiş annelere burada bir aylık eğitim verildi, onlara da cübbe giydirdik ve mezuniyet yaptık, o güzel atmosferi yaşattık.
Artık bilinçlenme çağına mı giriyoruz? İnsanlar 40 yaşından sonra okumanın önemini daha çok kavramaya başladılar.Ve okumaya yönelik bir artış var..
Tamer Yılmaz: Aslında biz eğitimin her alanında çok geç kaldık. Yasam boyu eğitim diye bir şey vardır. İstanbul’da iken bunu yakalamıştık. 70-80 yaşın da dahi öğrencilerimiz vardı.“Öğrenmenin kendisinden zevk almak lazım”
Kadınlarımızda bu konuda artık daha bilinçliler değil mi?
Tamer Yılmaz: Türkiye’de kadın olmak gerçektende çok zor bir şey. Zaten onların handikapları var. Hep fedakarlık toplumda kadına yüklenmiş. Kariyer yaparken bile öncelik erkeklere bırakılmış.Oysa ki üniversitelerin özellikle 40 yaş sonrası bayanları sınavsız olarak üniversiteye almalarını isterim.En azından ertelenmiş arzularını yaşamalarını isterim. 40 yasından sonra üniversite sınavlarını kazanmak çok zor olur ama okunmasında sorun olmaz. Umarım YÖK böyle bir çalışmada yapar.
Yeni açılacak bölümleriniz var mı?
Tamer Yılmaz : Halen eğitim veren 6 fakültemiz 19 bölümümüz var. Okul öncesi ve özel eğitim öğretmenliği üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Endüstri Mühendisliği ve özellikle bize çok sorulup talep edilen tıp fakültesi üzerinde de çalışmalarımız var. Tabi bunun için önce fiziki yapı ve kadronun tamamen oluşturulması lazım. Bunların çalışmalarını yapıyoruz hazır olunca zaten duyurucağız.
Vakıf üniversiteleri özel gibi algılanıyor toplumda.Hani kazanılması kolay,okuması kolaymış gibi.Ön yargıları nasıl yıkabilirsiniz?
Tamer Yılmaz: Bazı vakıf üniversitelerinin içinde de ne yazık ki özel üniversite mantığıyla çalışan kurumlar var. Bu algı bütün vakıf üniversitelerini aynı kefeye koyuyor. Keşke özel üniversite olmak isteyen özel üniversite, vakıf olmak isteyen vakıf olsa. Özel üniversitelerinin tek mantığı vardır, oda öğrenci sayısını artırarak sadece para kazanmak. Onlar sadece kar amacı güder. Vakıf üniversiteleri ise kar amacı gütmez, sadece eğitim vermekle ilgili çalışmalar yapar. Kanun bazen insanlara zorladığı için o mantıktaki insanlarda vakıf üniversiteleri sepetinin içine giriyor. Mesela onlar daha düşük puanla daha çok öğrenci almayı hedeflerken, biz diyoruz ki 3200 öğrencim var 5000 olunca duracağım. Mesela Sabancı 3200’ün bir tane dahi üzerine çıkmaz. Bilkent sabit sayıdadır, Koç da hakeza. Ve zaten puanları da çok yüksektir. Mesela benim kızım Bilgi üniversitesi psikolojide okuyor ama buranın puanı daha yüksek diye geçiş yapamadı. Bizim on kadar bölümümüzün puanları batıdaki dahi pek çok üniversiteden daha yüksek puanda. Burslularımızda çok iyi puanlarla geliyorlar. Mesela bazı bölümler devlette de boş kalır. Bu konular biraz algıyla da ilgili. Bunları anlatmamız lazım.
Akademik başarılar ve okul bitiminde sınav kazanma kriterleri,kolay iş bulabilme…bunlar ölçüt olabilir..
Tamer Yılmaz: Mezunların sektörde barınabilmeleri ve kolay iş bulmaları çok önemli.Her okul mezunlarıyla kendi algısını oluşturuyor.Mesela bizim hukuk fakültemizin puanı çok yüksek ve eğitimi çokta zor.Ama okul bitip te iş hayatına atıldıklarında aldıkları eğitimin farkındalığı işte o zaman belle edecektir.
Öğrencilerin yönetimle diyalogları nasıl?sorunlarına muhatap bulabilmekte sıkıntı yaşıyorlar mı?
Tamer Yılmaz: İlk günden beri iddiam her öğrencimle tek tek konuşup onları dinleyebilmekti.Bunu da gerçekleştirebildim.Tabi ki bununda avantajı sayımızın sınırlı olmasıdır.
Öğrencilerimizin taleplerini sorarım.Benim için bir Boğaziçili öğrencinin talebi ne ise bizden de o talep edilebilmeli.Hedefimiz uluslar arası ölçekte aynı eğitimi aynı kaliteyi yakalayabilmek.Oradaki çocuk ne kadar çalışıyorsa buradaki de aynı ölçekte çalışmalı.
Üniversite öğrencisi için ilk yıl daima zorlu geçer.Bu olumsuzluk size de yansır mutlaka..
Tamer Yılmaz: Öğrenci liseden geldiğinde üniversiteyi bilmeden bir bocalama yaşıyor.Bizim orantasyon diye bir dersimiz var.Öncelikle okula uyumunu hedefliyoruz.Öğrenci ilk neyi görürse okulu onunla değerlendiriyor.Lise dönemine bakarsanız eğer eğitim sistemimiz daha çok kız çocuklarına yöneliktir.Erkek çocuklarının düşünülmediği daha stabil bir sistem.Oysa erkek çocukları koşuyor oynuyor ve yerinde duramıyor.Yeni nesilde hiperaktiflik te yaygın ve sistem bunun çok gerisinde kalıyor.Oysa ki üniversite çok farklı.Kulüplere gideceksin sosyal sorumluluklarda görev alacaksın.Kütüphanelerde sabahlayacaksın.En önemlisi veli kavramı yok.Birebir muhatap öğrenci.Hocaların başarısı ve öğrenciyi kazanabilmesi çok önemli. İdari kadroda dahil olarak öğrencileri yakalayabilmesi lazım.
Eski öğrenciler mi yeni öğrenciler mi diye bir kıyaslama yapacak olursak?
Tamer Yılmaz: Nesil çok hızlı gelişiyor “z” nesil diyorlar. Farklı bir boyuta geçtik. Eski dönemde bizler çok ders çalışırdık.Yeni sistemde bilgi yüklenmesi yapılmıyor.Öğrenmeyi öğretmelisiniz.Zaten yüklenen bilgiler eskiyor. Şimdi ise sürekli bir yenilenme olduğundan bilgiler daha çabuk tükeniyor.Yeni sistemde ise bilgi yükleme yerine bilgiyi bulmak yöntemleri öğretiliyor.Şimdi kafalarda farklı çalışıyor.Kendimi çocuklarımdan da dolayı bu sisteme adaktif görüyorum.Ama gelenekçi hocalar buna çokta sıcak bakmıyor.Dünya da bu böyle.
Yenilikçilerle gelenekçilerin çatışması.Kazananı kim peki?
Tamer Yılmaz: Bizim üniversite olarak felsefemiz, yenilikçi,çağı yakalamış ve girişimci bir eğitim kurumu.Kısacası biz “Üçüncü nesil üniversite” diyoruz.Rektörlük te ayrıca koltukta oturmak için değil aktif bir şekilde sahada olmak demektir.Onların içinde olacaksınız.Kalyoncu Üniversitesi olarak bunu yakaladığımızı düşünüyoruz.Öğrencileri dileyip anlamaya önem veriyoruz.Yeni neslin konuşmadan anlaşabilme gibi bir iletişim özelliği var.Çok enteresanlar ve siz bunun gerisinde kalamazsınız.Onları anlamalı ve dinlemelisiniz.Talebeyle ne kadar doğru iletişim kurar ve aktarım yapabilirseniz sizde o kadar başarılısınızdır.Çok şey bilebilirsiniz.Ama aktarabildikleriniz sizin verimliliğinizdir.
Yeni nesi bazen çok zorlayıcı da olabiliyor.Çok hızlı bir değişim yaşadık.Bazen bizlerde yetişmekte sıkıntı yaşıyoruz.
Tamer Yılmaz: Sosyologlar da artık neslin bizleri değiştirdiğinden ve hatta yönettiğinden şikayetçi.Karşıt görüşçü klasikçi okullarda halen bunda direnebiliyorlar.Ama karşı çıkılsa da görmezlikten gelinemez.Artık onlarda sermayeden tüketip çağın gerisinde kaldıklarını kabul etmeye başladılar.Yeni nesil bizi yoruyor kabul ediyoruz.Sorgulayıcı, irdeleyici,kendi ifade etmekten çekinmeyen…bir nesil.Ayak uydurmak zorundayız.
Okulunuzun hedeflerinden ve ilkelerinden de bahseder misiniz?
Tamer Yılmaz: İlkelerimizden biriside uluslar arası düzeyde olmak.Bununda bir takım kriterleri var.Şu an yüzde beş oranında yabancı öğrencimiz var.Hedefimiz sayımızı bine çıkarmak.Öğretim üyelerimizim yüzde yedisi yabancı.ABD deki bir kampus gibi uluslar arası düzeyi yakalamak.Yabancı öğrenci sayısında istediğimiz ölçüyü yakalayabileceğimize de inanıyoruz.
“Suriyeli öğrencilere üniversiteye sınavsız girme hakkı” diye söylentiler var ve buda haksızlık olarak görülüp rahatsızlık yaratıyor.Gerçekliği nedir?
Tamer Yılmaz: Üniversitelerde Türk öğrenciler için belirlenmiş belli bir kontenjan var.Yabancı öğrenciler içinde yine YÖK’ün belirlediği belli bir kontenjan var.Yabancı öğrencilerde milliyetin önemi yok. Üniversitenin kontenjanın üstünde müracaat olduğunda yine bunlarda kendi aralarında sınava tabi tutuluyorlar.Ama bazen başvuru sayısı düşük olursa yabancı öğrenci sınavsız olarak kayıt yaptırabiliyorlar.Bu yanlış anlaşıldı biraz.Ama şu da var ki yabancı olmak bazen avantaj olabiliyor.Bu yabancı öğrenci konuda Türk öğrenciye göre daha avantajlı olabiliyorlar.
Yabancı dilde eğitim sizce gerekli mi?
Tamer Yılmaz: Yabancı dili önemsiyorum özellikle bazı bölümlerde çok önemli Ama yabancı dilde eğitim şart mıdır? diye bana sorarsanız çokta şart olduğunu düşünmüyorum.Türkçe eğitimle çok daha iyi eğitim verebileceğiniz bölümler çoğunlukta.Temel sorun uluslararası düzeyde bir okul olmak ve yabancı öğrenci çekebilmek için bazı bölümlerde ki gereklilik.Yabancı öğrenci Türkçe öğrenmek yerine İngilizce eğitim yaban bölümü direk tercih edebiliyor.Yereli ilgilendiren bölümlerde Türkçe önem kazanırken bazı bölümlerde yabancı dilde eğitim gerekli olabiliyor.Mesela biz mühendislikte bunu yakaladık.
2015 için projeleriniz, yenilikleriniz neler olacaktır?
Tamer Yılmaz: 2014 ü biz eğitim anlamında çok iyi kapatıyoruz.2015 içinde yenliklerimiz, ilklerimiz olacak.KOOP denen bir sistem var.üç buçuk yılda a okulu bitirip yarım dönemde çalışmak gibi.Mentorluk uygulamasına geçtik.Avantajımız öğrenci sayımızın azlığı ve biz bunu korumayı amaçlıyoruz.Yeni bölümlerimiz açılacak ve çalışmalarımız hızla devam ediyor.Eğer Gaziantep’te isek onun hakkını vermek istiyoruz.Artık sadece yemekleriyle değil de eğitimiyle de marka ve tercih edilen bir il olmasını hedefliyoruz.Biz bu işin kuralı neyse o şekilde yaparak be bunu yaparken de toplumla bütünleşerek,sahaya da inerek ilklere imza atmak istiyoruz.
Ulaşım sorunu bizlere sıklıkla şikayet ediliyor.Bunu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
Tamer Yılmaz: Biz bunun için aslında batıda uygulanan ve çokta rağbet göre bir model geliştirdik.Zor olanı başarıp bu işte uzman bir firmayla anlaştık. Ring yapıyor on dakika bir sadece oklumuzun öğrencilerine yönelik her bölgeye ve semte çokta düşük bir ücretle taşıma yapılıyor.Çok güzel bir hizmet ama belediyeyi ne yazık ki ikna edemedik.Onlar kendi taşıma araçlarının yeterliliğini savunuyorlar.Biz eğer belediyeyle anlaşmazlığı çözdüğümüz takdirde ulaşım sorununu çözmüş olacağız.Belediye ulaşım aracı sayısını arttırdı ama yeterli olmadığını bizlerde görüyoruz.
Okurlarımız için yeni yıl mesajınız..
Tamer Yılmaz: Gaziantep’te ve ülkemizde barış ve mutluluk eksik olmasın.2015’te ise artık Gaziantep’i bilim ve üniversite ,kültür kenti diye marka şehir olarak anılmasını arzu ediyorum.