Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), 'Psikoloji Gündemi-6' sempozyumuna ev sahipliği yaptı.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), Kongre ve Kültür Merkezi'nde (KKM) Psikoloji Gündemi - 6 Sempozyumu düzenlendi. Gaziantep ve çevre illerden psikologların, psikolojik danışmanların ve rehber öğretmenlerin katıldığı sempozyumda, Teknoloji Bağımlılığı Ve Siber Zorbalık konusu tüm detaylarıyla ele alındı.
Açılış konuşmasını yapan HKÜ Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz, “Sözlerime başlarken sizleri saygı ile selamlıyor, muhabbetlerimi sunuyorum. Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak “6. Psikoloji Gündemi” Sempozyumuna ev sahipliği yapmaktan duyduğumuz onuru sizlerle paylaşıyor ve bizimle birlikte olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum. Bugün burada, teknoloji bağımlılığının çeşitli boyutlarını değerlendirecek ve bu konudaki tartışmalara ışık tutmaya çalışacağız. Hiç şüphesiz insanlığın ilerlemesini sağlayan en kuvvetli güç, hızla gelişen ve yayılan teknolojidir. İnsanoğlu, tarihin hiçbir döneminde bu kadar hızlı bir değişime tanık olmamıştır. Teknolojideki hızlı değişim ve gelişmelerle yaşam şartları iyileşirken insan hayatındaki denge unsurları da yer değiştirmeye başlamıştır.
Son yıllarda hayatımızın vazgeçilmezleri arasında yerini alan internet, televizyon, cep telefonları ve aklınızın alabileceği bütün teknolojik ürünler diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi özellikle okul çağındaki gençlerin ruhsal ve bedensel gelişimlerini olumsuz yönde etkileyerek kişileri bağımlı hale getirmektedir. Bugün Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümünden konunun uzmanları teknoloji bağımlılığını bilimsel olarak tartışacaklar. HKÜ’ nün düzenlemekten kıvanç duyduğu bu sempozyumun Teknoloji Bağımlılığı ve Siber Zorbalık konusuyla ilgili farkındalığı artırarak, bu konuda çözümler oluşturacağına olan inancımız tamdır. Sempozyuma gösterilen yakın ilgi, katılımcı profili ve ele alınan konular itibariyle, bugün burada psikoloji alanında büyük bir sinerji yakaladığımızı söyleyebiliriz. Umarım çok verimli ve yararlı bir Sempozyum olur ve her birimiz en üst düzeyde istifade ederiz” dedi.
Sempozyum’da konuşma yapan HKÜ Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Arıcak, “Okul Bahçesinden Evdeki Odalara, Siber Zorbalık” konusunu ele aldı. Arıcak, “Son yirmi yıldır okul psikolojisinin gündeminden hiç düşmeyen en popüler konuların başında muhtemelen zorbalık gelmektedir. Bunun başlıca sebebi belki de daha önce bu kadar net tanımlanmamış zorbalığın ne kadar yaygın olduğunun yapılan ciddi araştırmalar sonucu anlaşılmış olmasıdır. Siber zorbalık, bir kişi ya da grubun bir başka kişi ya da gruba zarar verme bilinciyle, bilgi iletişim teknolojilerini kullanarak tekrarladığı davranışlardır. Bir davranışın siber zorbalık olarak kabul edilebilmesi için iki koşul bulunmakta. Zarar verme bilinci ve tekrar. Siber zorbalık, günümüzde en çok internet ortamında ve cep telefonlarının kullanımında görülmektedir. Cep telefonları ve kişisel bilgisayarlar, kötü niyetli kişilere diğer kişileri taciz etmek için pek çok avantajlar sunmaktadır. Elektronik zorbanın kimliğini kolaylıkla gizleyebilmesi en başta gelen avantajlardan biridir. Aynı zamanda bu teknolojik araçlar, düşük maliyet ve yaygın kullanım ağına sahiptirler. Öyle ki günümüzde artan bir hızla ilköğretim öğrencileri dahi cep telefonu kullanmaya başlamıştır” diye konuştu.
“İNTERNET BAĞIMLILIĞINI ÖNLEME”
İnternet Bağımlılığını Önleme yöntemlerinden bahseden Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Mehmet Dinç ise, teknolojinin iyi veya kötü yönde de kullanılabileceğini hatırlattı. Dinç, “Teknolojiyi iyisi ve kötüsüyle ele aldığımızda kullanma ya da ebeveyn olarak çocuğumuzun kullanmasına izin verme noktasında kafamızın karışması, ikileme düşmemiz çok normaldir. Ancak meseleye herhangi bir taraftan bakıp meselenin bir yüzünü görmek yerine her iki taraftan da bakmaya çalışıp meseleye hakim olmak en doğru tavır olacaktır. Yani bir çocuğun parmağını emme sorununa karşı nasıl parmağını kesmek çözüm olarak düşünülmüyorsa teknolojiyi hayatımızdan toptan kaldırıp atmak da çözüm olarak düşünülmemelidir. Bunun yerine en doğrusu teknolojiyi nasıl kullanmamız/kullandırmamız ya da nasıl kullanmamamız/kullandırmamamız gerektiği üzerine düşünmeli, alternatifler geliştirmeliyiz.
,Bu noktada en çok üzerinde durulması gereken grup hiç şüphesiz çocuklardır. Çünkü öncelikli olarak çocukların yaşları gereği teknolojinin ve sunduklarının doğrusunu/yanlışını ayırt etme noktasında kat etmeleri gereken yetişkinlere göre daha fazla yol vardır. İkinci olarak da çocuklar teknolojik aletlerin daha çok olduğu ve daha kolay ulaşılabildiği bir dünyaya doğdukları için teknolojiyi günlük hayatta çok daha fazla ve çok daha iyi kullanıyorlar. Bu nedenle aileler teknoloji bağımlılığı konusunda oldukça bilinçli olmak ve bu bilinçle çocuklarına yaklaşmak zorundadırlar” dedi.
Psikoloji gündemi serisinin altıncısı, katılım belgelerinin verilmesiyle sona erdi.
.