Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Hamza Ağca, kamu veya özel hastanelerin acil servislerine başvuran hastalardan ilk 24 saatlik dilim içerisinde para talep edilemeyeceğini dile getirdi. Basın toplantısı düzenleyen Ağca, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Konuya ilişkin gazetecinin sorusuna cevap veren Ağca, “Acil servislere başvuran vatandaşların ilgili sağlık kurumu ancak 24 saatin ardından poliklinik ve servis işlemleri için para talep edebilir. Bunun dışında para talep edilemez” dedi.
“İLK 24 SAATTE PARA TALEP EDEN KURUM HAKKINDA 184’Ü ARAYIN”
Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Hamza Ağca, sağlık kuruluşlarının acil servislerde ilk 24 saat için para talep etmesinin doğru olmadığını dile getirdi. Gündeme ilişkin düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Hamza Ağca, bir gazetecinin, “Acil servislerde vatandaşlardan para talep edilmesi doğrumu?” sorusuna Ağca şu şekilde cevap verdi;
“Acil sağlık sorunlarından dolayı kamu olsun özel olsun bir hastanenin acil servisine başvuran vatandaşlarımızdan ilk 24 saat içerisinde para talep edilemez. Ancak vatandaşın sağlık sorunuyla ilgili ortaya konan çalışmalar 24 saati geçer ise vatandaştan para talep edilebilir. Bu talepte ancak hastanın servise veya polikliniğe yönlendirilmesiyle ortaya çıkar. Bunun dışında para talep edenler hakkında vatandaşlarımız alo 184 hattını arayarak kendilerinden para istenildiğine dair şikayette bulunabilirler. Bu şikayetin ardından Sağlık Bakanlığı adı geçen sağlık kuruluşu hakkında gerekli işlemleri yapacaktır.”
“YETKİLİLERİ UYARMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Gaziantep-Kilis Tabipler Odası Başkanı Hamza Ağca, Sağlıkta Dönüşüm Politikalarının sağlık sektörüne verdiği zararları anlattı. Ağca, “Daha önce vatandaşlar hizmetlerden faydalanarak sonrasında bu hizmetin bedelini ödüyorlardı. Son yıllarda gördük ki vatandaşlar hizmet almadan da ödeme gereği var. Köprüden geçmeden ödeme yapmak durumundasınız, hastanede tedavi olmadan da vergilerinizle ödeme yapmak durumundasınız. Geçtiğimiz yıllarda Kamu Hastaneleri Birliği adı verilen bir hizmet başlatıldı. Çok geçemeden de bu hizmetten vazgeçildi, şimdi ise Şehir Hastaneleri adı verilen bir modelle hizmet yürütülmeye çalışılıyor. Bütün bunlar 15 yıl önce başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programının parçaları, bizde bunlarla ilgili kamuoyuna ve yetkililere uyarılarımız olacak.”
SGK’NIN AÇIK VERDİĞİ RAKAMLARI DİLE GETİRDİ
Ağca, “Sağlıkta Dönüşüm Programının sağlıkta oluşturduğu tahribat, hem sağlık çalışanları hem de halk tarafından giderek daha yoğun olarak hissedilmektedir. Bu tahribata son verilmesi gerektiğini paylaşıyoruz. Kamu Hastaneler Birliği esas olarak kar etmeye yönelik kurumlardır. Kamu Hastaneler Birliği Hastanelerinin yerine getireceği hizmetlerin finansman yolu ise; üretilen hizmetlerin karşılığında elde edilecek gelirlerdi. Bu gelirlerde ağırlıklı olarak SGK’dan alınacak geri ödemeler ve hastaların cebinden çıkacak katkı paylarından oluşuyordu. Sadece 2016 yılında 20.2 milyar liralık açık verdiği bilinen SGK’nın 10 yıldır sağlık uygulama tebliği fiyatlarını artırmıyor, sağlık hizmeti üretme maliyetinin çok altındaki maliyetlerle geri ödeme yaparak, kamu hastanelerini adeta iflasa sürüklüyordu. Kamu Hastanelerinin finansman durumu Sayıştay’ın raporlarında da açık olarak ifade edilmeye başlandı. Sayıştay’ın 2016 yılında yayınladığı Denetim Raporu’nda ; Sağlık Bakanlığı Hastanelerinin çok ciddi bir borç yükü altında oldukları, yaptıkları işlemler nedeniyle zarar etikleri ve ortada döndürülen bir sermaye olmadığı ifade edildi. Ayrıca raporda; döner sermaye bütçesi uygulamasının kaldırılarak, merkezi yönetim bütçesi esas alınması önerilmekteydi” şeklinde konuştu.
SAĞLIK ALANINDA NİTELİK ARTTI”
Ağca sözlerini şu şekilde sürdürdü;
“Şehir Hastanesi modeliyle sağlıkta özelleştirmenin farklı ve çapı daha büyük bir uygulaması olacağını öngörebiliriz. Türk Tabipleri Birliği olarak, Kamu Hastaneleri Birliği uygulamasının uygulanmasından önce sağlıkta verimlilik ticari anlayışı hakim kılacağını, eğitim, araştırma gibi önceliklerin geri plana düşeceğini, verimlilik söylemleriyle çalışanların haklarının baskılanmaya çalışılacağını gördük. Hastaların muayene süreleri kısalırken tektik sayısı arttı. Tüm bunların sonucu olarak, sağlık hizmetlerinde nitelik giderek azaldı. Bu yaşadıklarımızın edindiğimiz uyarı, halkı hasta etme garantisi veren şehir hastanelerinde bu sorunların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması gereğini sunuyoruz. Şehir Hastanelerinde vaat edilen doluluğun yakalanamaması halinde kalan kısım hazineden ödenecek. Bizim vergilerimiz bir yerlere kullanılıyor olacak, doğrudan halkın katkı ve katılım payı, olmayacak. Ödediğimiz vergiler isabetli kullanılamayacak. Birilerinin karı olacak, bize hizmet değil rant olacak. Hastaneyi yapan ve işleten firmaya rant olacak.”
