Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu, Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünler üretmeye yönelmek zorunda olduğunu söyleyerek, çağrıda bulundu.
Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Topçuoğlu, 12 yıldır sosyal ve ekonomik atılımların yapıldığı Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünler üretmeye ihtiyacı olduğunu kaydetti. Topçuoğlu, “Türkiye’nin belki de en büyük handikabı olarak nitelendirilebilecek bir durum, katma değeri yeterince yüksek olan mallar üretemiyor olmasıdır. Dünya ekonomik değer üretiminin bilgi ekonomisi çerçevesinde şekillendiği gerçeğinden yola çıkarsak, katma değeri yüksek malları üretmenin ne denli önemli olduğunu daha iyi kavramış oluruz. Yüksek katma değerli mal üretmek için de, AR-GE harcamalarının GSMH içindeki payının artırılması gerekiyor” dedi.
Özellikle son on yılda Bilim ve Teknoloji Bakanlığının AR-GE harcamaları konusundaki hassasiyetlerde ciddi gelişmeler görüldüğünü hatırlatan Topçuoğlu, “Diğer taraftan üniversite sanayi işbirliğinin geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Gaziantep’te bunu kısmen başarsak da bu yeterli olmayıp üniversitelerin sanayinin bütün kollarında etkin olarak sanayicilerimizle iş birliği içerisinde olması gerekir.AR-GE ve inovasyon bilincinin eğitimin ilk kademelerinden itibaren ilkokul, ortaokul, liseler ve üniversitelerde öğrencilere önemli bir kazanım olarak verilmesi, yeni yetişen nesillerin bu bilinçle eğitilmeleri elbette iş dünyasına büyük bir katkı olarak geri dönüşüm sağlayacaktır. Bunun gelecekte daha da artacağına olan inancım tamdır” diye konuştu.
Katma Değeri üretim konusunun Gaziantep’in de üzerinde durması gereken bir konu olduğunu vurgulayan Topçuoğlu, “Gaziantep’in de en önemli konu olarak üzerinde durması gereken mesele, katma değeri daha yüksek mal üretmek konusunda eksiklerinin bulunmasıdır. Rekabet gücünün artırılması yüksek teknolojiye dayalı ihracat kalemlerinin artırılmasına bağlıdır. Bunun için de özellikle ARGE faaliyetlerinin ön plana çıkarılması ve dünya ihracat konjonktürünün iyi takip edilmesi gerekmektedir. Daha geleneksel ve rutin, emek yoğun malların üretilmesi rekabet gücünü olumsuz etkiler. Bilgiye ve teknolojiye dayalı ürünler her zaman rekabette avantajlar sağlamaktadır. Bu konuda, hem Türkiye genelinde, hem de şehrimizde adımlar atılmaya başlanmıştır, fakat bu durum oldukça uzun soluklu bir süreçtir. Diğer taraftan önceden firma gücü kapalı alanlar, firmanın kaç m2 alana kurulu olduğu, inşaat, çalışan sayısı, makine ve tezgâh sayısıyla ölçülürdü. Ancak bu kurallar artık yerini verimlilik, AR-GE başarısı ve İnovasyon, karlılık ve güç birliği oluşturma gibi özelliklere bıraktı. Dünya geneline bakıldığında Türkiye genç nüfusu, sahip olduğu zenginlikleri ve değerleriyle dünya ekonomisinin önemli bir noktasında yer almaktadır. Bunun ekonomistler tarafından iyi okunması, gelecekle ilgili planlamalarda bu kriterlerin göz önüne alınması elbette Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini daha güçlü hale getirecektir” dedi.
“GAZİANTEP’TE İHRACAT KÜLTÜRÜ OTURDU”
Gaziantep’in üreten ve ürettiğini dünya pazarlarına ihraç eden bir kent haline geldiğini ifade eden GSO Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu Ağustos ihracat rakamlarına bakıldığı zaman Gaziantep ihracatında önemli bir artış olduğunu kaydetti. Topçuğlu, “Ağustos ayında Gaziantep’in ihracatı yüzde 9,6 artış gösterdi. Son bir yılın en yüksek ihracat artış oranı Ağustos verilerine göre Gaziantep’i, Türkiye genelinde en çok ihracat yapan iller arasında altıncı sıradan beşinci sıraya yükseltti. Bu Gaziantepli sanayici ve ihracatçılarımızın krize rağmen yoğun çaba ve çalışmalarının sonucu olarak değerlendirilmektedir. Bugün dünya genelinde hissedilir oranda bir küresel durgunluk olmasına rağmen Gaziantep Organize Sanayi Bölgelerindeki tesislerimiz üretimlerini sürdürmekte, ürettiklerini de dünya pazarlarında en iyi koşullarda satabilme çabası içerisindedir” diyerek açıklamasını sürdürdü.
“SİYASİ İSTİKRAR ZORUNLU”
1 Kasım Erken Genel seçimlerini de değerlendiren Topçuoğlu, istikrarı sağlayacak bir seçim sonuç umduklarını belirtti. Topçuoğlu, “7 Haziran’dan bu yana Türkiye’nin gündeminde birinci sırada yer alan terörün bir an önce sonlandırılması ve istikrarı sağlayacak bir sonucun 1 Kasım sandığından çıkmasını diliyoruz. Yaşanan olaylar elbette ekonomiyi ve beraberinde üretimi etkiliyor. Türkiye için bu süreç sağ duyu sürecidir, birlik ve beraberlik sürecidir, yardımlaşma ve dayanışma sürecidir. Bir ülkede huzur ve güven buna paralel olarak siyasi istikrar varsa o ülkede ekonomi güvenli bir limandadır. Türkiye’nin 2023 hedefleri var. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması elbette siyasi istikrar ve güvenin hakim olduğu Türkiye ile mümkün. Seçim sürecinin huzurlu bir ortamda geçmesini, siyasilerimizin ve siyasi partilerimizin üzerine düşen sorumluluğu liyakatiyle yerine getirmesini diliyor, sonuçların ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
Ekonomi