Türk Sağlık-Sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak, Pandemi sürecinde verilen sözlerin büyük b ölümünün tutulmadığını, sağlık çalışanlarının mağdur edildiğini kaydetti.
Koronavirüs ile mücadelede sağlık çalışanlarının sorunlarına ilişkin Türk Sağlık-Sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak basın toplantısı düzenledi. Kazak, “Sağlık iş kolunda faaliyet gösteren bir sendika olarak; yüklendiğimiz misyon gereği; gerek devletimiz, gerek milletimiz ve gerekse sağlık emekçileri adına pozitif yapılan her çalışmaya destek ve katkı sunacağımız gibi eksik ve olumsuz gördüğümüz her konuyu da kırkamadan ve dökmeden kamuoyu ile paylaşmak temsil ettiğimiz kitle adına görevimizdir” dedi.
“Öncelike “Pandemi” sürecinde yapılan olumlu çalışmalar adına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya teşekkür ederiz. Ancak; COVİD - 19 virüsünün ülkemizde başladığı 2020 Mart ayından itibaren sendikamız Türk Sağlık-Sen Genel Merkezimizin iyi niyetli yol gösterici yazışmalarına, çalışmalarına ve açıklamalarına rağmen, sağlık emekçileri pek çok konuda hayali sukuta uğratılmış ve mağdur edilmiştir. Pandemi sürecinde sağlık çalışanları için alkışlara ve methiyelere tanıklık ettik. Ancak mesele sorunların çözümüne kavuşmasına ve taleplerimizin karşılanmasına gelince “sağır sultanın” duyduğunu görmedim ve duymadım diyenleri dinlemekten yorulduk” diye konuşan Kazak açıklamasını şu şekilde sürdürdü;
“Özellik COVİD- 19 vakasının vuku bulduğu ilk aylarda, Aile Hekimliği sisteminde hizmet sunan sağlık çalışanları başta olmak üzere bir çok sağlık kurum ve kuruluşlarında koruyucu ekipman ve malzeme sıkıntısı yaşanmış ve sağlık emekçileri mağdur edilmiştir. Kamuda esnek mesai düzenlemesini içeren Cumhur başkanlığı genelgeleri kamu görevlilerini COVİD-19 virüsünden korumayı öngörürken, Sağlık Bakanlığı tarafından liyakatten uzak çıkartılan yazılarla kronik rahatsızlığı olan sağlık çalışanları hem görmezden gelinmiş hem de bulaşıcı virüsün kucağına itilmiştir. Öyle ki; liyakatten uzak kaleme alınan her yazı bir önceki yazının yanlışını ve eksiğini giderememiş ve bir bütünlük sağlayamamıştır. Buna bağlı olarak ta; bazı kronik rahatsızlığı bulunan ve 24 haftanın alında gebeliği olan pek çok sağlık emekçisi mağdur edilmiştir. Görevi başında hastalara şifa dağıtırken, virüs kapan bütün sağlık çalışanları, iş kazaları ve meslek hastalığı kapsamına alınmadığından dolayı, virüs kapan, hasta olan ve vefat eden, arkadaşlarımız mağdur edilmişlerdir. Salgınla mücadele sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanları başta olmak üzere görev esnasında hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarının yasal olarak şehit kabul edilmesi için yaptığımız çağrıya kulak tıkanmıştır.“Çok zor şartlara rağmen, fedakârca hizmet sunan sağlık çalışanlarına “Pandemi” sürecinde bile şiddet ve darp vakaları devam etmiştir. Sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara karşı yapılan düzenlemenin tavizsiz uygulanması ve cezai işlemlerin derhal yerine getirilmesi sağlanamadı. COVİD-19 virüsüyle yapılan mücadelede Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin KOCA tarafından övgü dolu sözlere muhatap olan “Aile Hekimliği ” çalışanları ne yazık ki; realitede hüsrana uğratılmışlardır. COVİD-19 virüsü mücadelesinde önemli katkılar sunan ve çok büyük risk taşıyan Aile Hekimliği sisteminde çalışan aile hekimi ve diğer çalışanlara yönelik “Ücret Yönetmeliğinde” ne ekonomik bir iyileştirme yapılmış, ne de vatandaştan kaptığı virüs nedeniyle; gerek hastanede yatarak tedavi gördüğü, gerekse karantinada kaldığı günlere ait maaş kesintisinin önüne geçilmiştir. Bunun yanı sıra Pandemi nedeniyle aile sağlığı merkezlerine gelemeyen/gelmeyen vatandaşların bir takım işlemlerinin eksik kaldığı gerekçe gösterilerek maaşlarında kesintiler yapılmıştır.
Kısacası Aile Hekimliğinde görev yapan ve hastalık kapan bütün sağlık çalışanlarına, hem hastalık hem de yanlış sistem vurmuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge ile Mart-Nisan-Mayıs aylarında döner sermaye ücretlerinin tavandan yapılacağı öngörülmüş ise de; yapılan haksız ve adaletsiz uygulamalarla çalışma barışı tamamıyla bozulmuştur. Aynı unvanla aynı işi yapan sağlık çalışanları arasında bile ücret dengesizliği hat safhaya ulaşmıştır. Kaldı ki; bu düzenleme Pandemi sürecinde özveriyle görev yapan sağlık çalışanlarına bir lütuf ve ödül değil, sadece maddi bir kayıp yaşamalarını engellemek maksadıyla yapılmıştır. Kamuoyuna sağlık çalışanlarına fazladan bir ücret ödeniyormuş algısı oluşturulmuş ve bilgi kirliliği yaşanmıştır. Bu safsata da biz sağlık çalışanlarını üzmüş ve de rencide etmiştir. Hal böyle iken; salgının devam ettiği ve buna bağlı olarak da hastane gelirlerinin düşeceği aşikârdır. Zaten diğer kamu çalışanlarından geliri daha düşük olan fedakâr sağlık çalışanları gelecek aylarda çok az döner sermaye ödemesine mahkûm edilecektir. Dolayısıyla kırk yamalı bohçaya dönen ve sağlık emekçilerini perişan eden “Ek Ödeme Yönetmeliğinin” bütün sağlık çalışanlarını kucaklayıcı bir şekilde revize edilmesi elzemdir. Esnek çalışma bahanesiyle; nöbet tutan sağlık çalışanlarının nöbet ücretleri pek çok idareci tarafından tırpanlandı ve geçmiş dönemlerde almış oldukları ücretlerinin alınmasının önüne geçilmiştir. Pandemi sürecinde taşıdıkları risk nedeniyle; günlerce çocuklarından, ailelerinden ve yuvalarından ayrı kalan kahraman sağlık çalışanları için en azından bu süreçte bir defaya mahsus olmak üzere almış oldukları eğitim ve diplomanın karşılığı olan kadrolara atanmaları yönündeki çağrımıza kayıtsız kalınmış ve bu pozisyondaki arkadaşlarımızın memuriyette yükselmeleri çok görülmüştür. Çalışma koşulları inanılmaz derecede ağır iken; bu süreçte ders çalışıp, sınava hazırlanmalarını beklemek hayal tacirliğinden başka bir şey değildir. Bilinmelidir ki; bu arkadaşlarımız destansı mücadelenin yüz akı ve baş aktörleri oldular. En zor sınavı zaten sahada verdiler. Her türlü olumsuzluğa rağmen sunmuş oldukları kaliteli sağlık hizmeti ile ülkemizin virüs illetinden daha az hasarla çıkmasına vesile olan cefakâr sağlık emekçilerine bugün değilse ne zaman sahip çıkılacak? Ne yazık ki; bakanlık yetkilileri sınav konusunda da sağlık çalışanlarına şaşı bakmaya devam etmiştir. İnsan sağlığının ne kadar değerli ve sağlık hizmetlerinin bir ekip işi olduğu Pandemi sürecinde çok daha iyi anlaşılmıştır. Bu başarının devam etmesi de sağlık çalışanlarının gelecek kaygısı taşımadan ve huzurlu bir çalışma ortamına kavuşması ile mümkün olacağı aşikârdır. O sebeple; çalışma barışını bozan ve sağlık çalışanlarını eşi ve işi arasında tercihe zorlayan sözleşmeli istihdam modeli kaldırılmalıdır. Gerek her çeşit sözleşmeli, gerek vekil çalışan ve gerekse Aile Hekimliği sisteminde kamu dışı çalışan bütün sağlık emekçileri ivedilikle kadroya geçirilmelidir. Açıklamamızda sadece “Pandemi” sürecini değerlendirdiğimiz için, Kuşa dönen (fiili hizmet zammı) yıpranma payı, Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması ve 3600 ek gösterge gibi çok önemli sorunlara değinmedik. Sayın Bakanım devletimiz ve milletimiz adına yapmış olduğunuz hizmetlere müteşekkiriz. Lakin Zatıâlinizin en gözde ve başarılı bakan olmasına vesile olan fedakâr sağlık çalışanlarının da bakanı olduğunuzu asla unutmayınız. Yüzlerce sağlık çalışanının yataklara, onlarcasının kara toprağa düştüğü bu süreçte bile, sağlık çalışanlarının dağ kadar birikmiş sorunları çözüme kavuşturulamıyor ise; bir sağlık emekçisi gözüyle Sağlık Bakanlığını değerlendirdiğimizde, Sayın Bakanın personelini koruyamadığı ve sınıfta kaldığı malumun ilanıdır. Sayın Bakanım; şayet tarihte iz bırakmak ve unutulmazlar kervanına katılmak istiyorsanız, sorunlarımıza yüz çevirmeyin, sağlık çalışanlarını kucaklamayı ihmal etmeyiniz ve yaralarımıza merhem olun.”