USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Mobil

TMMOB'tan Soma açıklaması

TMMOB'tan Soma açıklaması
13-05-2016 09:57
Gaziantep

Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği, DİSK, KESK ve Türk Tabipler Birliği Soma faciasının 2. Yıldönümü dolayısıyla ortak açıklama yaparak Soma’yı unutmadıklarını dile getirdiler.

İnşaat Mühendisleri Odası toplantı salonunda yapılan ortak açıklamayı katılan sivil toplum kuruluşları adına TMMOB  İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Burkay Güçyetmez yaptı. Soma faciasını unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını ifade eden Güçyetmez şöyle dedi” Bugün, Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301’i canımızı yitirdiğimiz yüzyılın en büyük iş faciasının ikinci yıl dönümü. 13 Mayıs’ta Soma’da yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyoruz. Ülkemizde Soma gibi bir facia yaşandıktan sonra dahi her ay onlarca emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Hükümet ve ilgili kamu kurumları tarafından faciadan sonra alınan ders nedir diye bakıldığında, sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak ve yeni katliamlara zemin hazırlamak dışında bir şey görülmemektedir. Bu acı gerçek, ülkemizde emeği ile geçinen milyonlarca işçiye ölümden, sakatlanmaktan ve sömürülmekten başka bir şeyin reva görülmediğini ortaya koymaktadır. İş cinayetlerinin başlıca nedeni; ülkemizde uygulanmakta olan neoliberal ekonomi politikaları sonucunda iş güvencesinin azalması, esnek çalışma biçimlerinin artması, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaşmanın yaygınlaşmasıdır. Dünyayı elleriyle şekillendiren, ürettiklerinin ancak kırıntılarına mahkum edilen işçiler, daha fazla kazanç için  hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı madenlerde, inşaatlarda ve pek çok iş yerinde ölümle burun buruna çalışmaktadır. Gerek çalıştıkları şirketlere gerekse ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan işçiler, yalnızca yaşanabilir ücretler ve sosyal haklardan mahrum bırakılmıyor aynı zamanda da tarihin yüz yıl gerisinde kalmış koşullarda çalışma hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında, işçiyi her türlü korumadan uzak bırakan, mühendis ve hekimi iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, işvereni ve iş yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan arındıran bir politika ile karşı karşıyayız. En son Cumhurbaşkanının 8. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansında “İşçilerin ‘bana bir şey olmaz’ anlayışıyla hareket ettikleri için iş güvenliği ihlalleri yaptığı ve canından olduğu” söylemi bunun en net yansımasıdır”

İKK Başkanı Güçyetmez 2015 yılında 1731 insanın iş cinayetlerini kurban olduğunu belirterek “ Türkiye’de özellikle siyasi iktidar döneminde üretim; teknik bilgi ve alt yapı olarak yetersiz, deneyimi ve deneyimli uzmanı bulunmayan kişi ve şirketlere bırakılmıştır. Kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması her gün yaşanan işçi cinayetleri acımızı tazelemekte, acılara yeni acılar eklenmektedir.2014 yılında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren 1882 işçiye ilave olarak 2015 yılında da 1731 insanımızı iş cinayetlerinde maalesef toprağa gömdük. Ne yazık ki Soma gibi büyük bir facianın ardından yürütülen, gerçek sorumluların yargılanmadığı, sorumluların görünen bir kısmının yargı önüne çıkartıldığı dava; kamuoyunu tatmin etmekten uzaktır. Soma’da yaşanan acı gerçeğin nedenleri ortadadır. Bu nedenler ile hesaplaşılmadığı sürece fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda ve tüm çalışma alanlarında bizleri bekleyen yeni Soma’ların yaşanması maalesef kaçınılmazdır. Soma katliamı göz göre göre gelmiştir. Çünkü; ocakta kömürün içten içe yandığının bariz göstergesi olan karbon monoksit gazının aylardır limit değerlerin üzerinde seyretmesi ve gaz sensörlerinde bu değerlerin belli olmasına rağmen önlem alınmaması, ocak sıcaklığının bir aydan beri normalden yüksek olması, işçilerin baş ağrısı şikayetlerinde bulunması ve bu işçilerde ağrı kesici ilaçların yoğun olarak kullanımı net bir şekilde kömür yangınını göstermesine karşın üretim zorlamasının devam ettirilmesi katliamın meydana gelmesinin ana nedeni olmuştur.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği kavramlarıyla temelden çelişen ve özellikle kamuya ekonomik anlamda da yük olan, işçileri köleleştiren taşeron ve rödovans sistemlerine son verilmesi gerektiğini ifade eden Güçyetmez,

İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları piyasacı yaklaşımlarla çözülemeyeceğini, Sendikaların, meslek odalarının, üniversitelerin karar süreçlerinde ve yönetiminde yer aldığı, idari ve mali yönden bağımsız, demokratik bir işleyişe sahip ‘’Ulusal İşçi Sağlığı Güvenliği Kurumu’’nun bir önce oluşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
19 Ekim 2024 Hakimiyet Gazetesi
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Karikatürler