Türkiye-Suriye sınırına duvar örülmesinin ardından ABD Başkanı Donald Trump’un da Meksika sınırına duvar çekilmesini onaylaması ülkelerin sınır hatlarındaki güvenlik sorununu yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlar, duvar örülen sınırın tek başına güvenlik sorununu çözmekte yeterli olmadığını savundu.
Türkiye'nin güney sınırına 2016 yılının Ocak ayında yapımına başlanılan 911 kilometre uzunluğundaki duvar, tamamlandığında dünyanın en uzun üçüncü duvarı olacak. Türkiye-Suriye ve Irak sınırında yapımı süren duvarın hemen hemen yarısının yapımı tamamlanırken, son haliyle de yaklaşık 8 bin 850 kilometrelik Çin Seddi ve 3 bin 500 kilometrelik ABD-Meksika'dan sonra en uzun duvarlar sıralamasına girdi.
Türkiye'nin ördüğü duvarın nedeni terör ve kaçakçılık
3 metre yükseklik, 2 metre genişliği ile 7 ton ağırlığındaki beton bloklarla örülen duvarın yarısından fazlası tamamlanırken, çalışmalar olumsuz hava koşullarına rağmen sürdürülüyor. Suriye ve Irak sınırına örülmesi devam eden duvarın tamamlanması ile sınırdaki insan, uyuşturucu ve mal kaçakçılığının önüne geçilmesinin yanı sıra, terör örgütü mensuplarının da geçişleri engellenmesi hedefleniyor.
Türkiye'nin sınırdaki duvar çalışmaları hızlandırılırken, ABD'nin yeni Başkanı Danold Trump'un, Meksika sınırındaki çalışmaları duran sınırdaki duvar yapımını onaylaması ile ülke sınırlarındaki güvenlik sorunu gündeme geldi.
Duvar güvenliği sağlar mı?
Güvenlik uzmanları sınırlara örülen duvarların tek başlarına çözüm olmayacağını belirterek, engel sisteminin kombine olduğunu ifade etti. Uzmanlar ise duvar örmenin tarihi, siyasi, askeri, sosyolojik ve ekonomik açıdan değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Keser, “Duvarların amacı sınırlardan kaçak geçişleri önlemek, ticareti kontrol altına almak, vergi kaybını azaltmaktır. Bu olayın tarihi, siyasi, askeri, sosyolojik ve ekonomik açıdan değerlendirilmesi gerekir. Tarihi anlamda baktığımızda güvenlik açısından duvarların örülmesinin çok yeni bir olay olmadığını görüyoruz. Bunun en bariz örneklerinden başlayacak olursak M.Ö. 221 yılında inşa edilmeye başlanan ve M.Ö. 600’lere kadar yapımı devam eden 8 bin 800 kilometrelik Çin Seddi’ni gösterebiliriz. Önce krallıkların kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla başlattıkları daha sonra da Kuzeyden gelen Türk, Hun ve Moğol akınlarının durdurulması maksadıyla yapılmış bir duvar. Bu duvarın misyonuna baktığımızda tarihte kendi işlevini yerine getirdiğini görüyoruz. Bunun bir farklı örneğini İstanbul’un 60 kilometre batısında kuzeyden Karadeniz’den başlayarak Marmara’ya kadar uzanan bir duvar da Bizans İmparatorluğu tarafından Bulgar akınlarını durdurmak için yapılmıştır. Siyasi anlamda duvarların devletler tarafından neden kullanıldığına gelecek olursak, ülkenin sınırlarını ve duvardan sonra bir başka ülkenin topraklarının başladığını sembolik bir şekilde ifade eder’’ şeklinde konuştu.
ABD ve Türkiye duvarının karşılaştırması
Doç. Dr. Ahmet Keser, ABD Başkanı Donald Trump’un Meksika sınırına öreceği duvarla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Türkiye’ye Suriye sınırına güvenlik gerekçesiyle benzer bir proje başlatıldı. Amerika ve Türkiye’deki duvar arasında bir karşılaştırma yapacak olursak, Trump’ın ileri sürdüğü gerekçelerde, öncelikle ekonomik anlamda Amerika aleyhine bir ticari gelir durumu söz konusu olduğu ve kaçak göçmen girişinin çok fazla olduğu bu durumun işsizlik anlamında bir sonuç oluşturduğu üzerinde duruluyor. Rakamlara baktığımızda aslında Trump’ı pek doğrulamıyor. 2015 yılı rakamlarıyla Amerika’nın Meksika’ya ihracat rakamları 303.8 milyar dolar, ithalat ise 235 milyar dolar. Dolayısıyla yaklaşık 70 milyar dolarlık Amerika lehine bir ticaret söz konusu. Güvenlik anlamındaki endişeleri konusunda Türkiye’deki kadar haklı olmadıklarını değerlendiriyorum. Bizim Suriye sınırımıza duvar örme gerekçelerimize baktığımızda son dönemde meydana gelen DEAŞ, PKK, YPG kaynaklı saldırıları göz önüne aldığımızda sınır ötesinden gelen ve yasadışı yollarla giriş yapan kişilerin bu saldırıları gerçekleştirdiği görüyoruz. Türkiye’nin sınırlarını teröre karşı bu anlamda güvenlik altına alması kaçınılmaz görünüyor’’ ifadelerini kullandı.
“Berlin duvarı ülke içindeki ekonomiyle alakalı’’
Örülen ülke duvarlarının kendi içerisinde ayrı bir durum olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Ahmet Keser, “Berlin duvarı ile bir kıyas söz konusu ancak bu tamamen farklı bir olay. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Berlin Fransa, İngiltere, Amerika ve Sovyetler Birliği arasında dörde bölünüyor. Daha sonra 3 bölge kendi arasında birleştirilerek doğu bölgesi ayrıştırılıyor. Doğudan batıya göçleri engelleyemedikleri için Doğu Almanya parlamentosu bir karar alarak 1961 yılında bir gecede yaklaşık 40 kilometrelik bir duvar örüyor. Ve burada Almanları birbirinden ayırıyor. Bu da ülke içindeki ekonomi dengeleriyle alakalı bir durum. Türkiye’de böyle bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla her örülen ülke duvarını kendi içerisinde ayrı bir durum olarak değerlendirmek lazım’’ şeklinde konuştu.
“Sosyolojik anlamda çok doğru değil’’
Örülen duvarları sosyolojik anlamda doğru bulmadığını belirten Doç. Dr. Ahmet Keser, “Bu tip yerler özellikler sınırların organik olmadığı, yani doğal şekilde çizilmediği bölgelerde sosyolojik anlamda problem oluşturuyor. Türkiye’de bu anlamda belki problem yaşanabilir. Çünkü özellikle güney sınırımız olmak üzere sınırlarımız zoraki oluşturulduğu için, o dönemde sınırın her iki tarafındaki köylerin birbiriyle akraba olduğunu görüyoruz. Bu şekilde sosyolojik anlamda duvar ilk başta iki taraf arasında bir engel gibi görünebilir, ancak güvenlik tedbirleri sağlandıktan sonra ilişkilerin kontrollü sürdürülebildiği, yasalar çerçevesinde kapıların açılmasıyla bu engel aşılabilir’’ ifadelerini kullandı.
"Tek başına hiç bir sistem engel olamaz"
Türkiye sınırında örülen duvarın tek başına bir engel sistemi olamayacağını belirten Doç. Dr. Ahmet Keser, “Yapılan duvarın mutlaka gözetleme, ateş ve diğer askeri vasıtalarla desteklenmesi gerekir. Bu şekilde desteklenmezse işe yaramaz, çünkü üzerinden atlamalar, altından geçişler yaşanır. Ancak duvarın hemen beri tarafına açılan yol, duvar üzerine konulacak kameralar, belirli bölgelere kurulan kuleler ve devriye gezen güvenlik güçleriyle desteklendiği takdirde önemli ölçüde geçişler sınırlandırabilir. Engel sistemi kombinedir, tek başına hiçbir sistem engel olamaz’’ diye konuştu.
Gündem