Öyle bir ülkede
Yaşamak istiyorum ki,
Hukuk olsun!
Hukuku yapan eller
Belli olsun!
Nifaka uğrarsa ülkede yargı
Elbette olmaz asla yargıya saygı
Yara almış ise bulunmaz sargı
Hukuksuzsa hukuk, beyni yer kaygı…
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Av. Ali Elibol: 1951 yılında Adıyaman’ın Besni ilçesinde dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Besni’de gördükten sonra liseyi Gaziantep’te yatılı olarak bitirdim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Besni’ye dönüp avukatlık yapmaya başladım.
Eşinizle tanışmanız…
Av. Ali Elibol: Her ne kadar görücü usulüyle evlenmiş olsak ta önceden Buket Hanımı tanıyordum. Eşim o zamanlar tapu kadastroda çalışıyordu. Çok şükür mutlu bir evliliğimiz var. Bu arada bana her zaman bizden bahsetmiyorsun diye şikayet eden dünyalar güzeli kızlarım İlke ve Özge’den de bahsedeyim. İlke ODTÜ Tarih, Özge is uluslararası ilişkiler okudu. İkisi de şuan evliler. Bizden uzaktalar ve onları çok özlüyorum.
Merve Tanrıöver: Ne kadar şanslısınız kızlarınız olduğu için.
Av. Ali Elibol: Aynen bende öyle düşünüyorum. Gerçektende kız babası olmak dünyadaki en güzel duygu. Kendimi her zaman bu konuda çok şanslı hissederim. Kızlarımla her zamanda gurur duymuşumdur. Ayrıca benim evde bir kızım daha var yalnız onu dışarılara veremem. Damadı içgüveysi alacağım.
Neden o kızınıza öyle bir ayrımcılık yapıyorsunuz?
Av. Ali Elibol: Çünkü o kızım dediğim benim kedim ve ona da çok düşkünüm. Biz hayvanları çok seven ve onları bir parçamız olarak gören bir aileyiz.
Siyasetçi yönünüzü de biliyoruz. CHP ’den iki dönem Adıyaman milletvekili adaylığınızda var.
Siyasete devam mı?
Av. Ali Elibol: Baro başkanı olunca siyasete biraz ara verdim ama halen CHP üyesiyim ve ileriki zamanlarda da siyasete devam etmeyi düşünüyorum. Ayrıca ehil olan insanların politikayla uğraşmaları gerektiğini düşünüyorum. Özellikle hukukçuların siyasetin içinde daha aktif olmalarını çok isterim. Bu alanda takdir ettiğim çok arkadaşlarım da var.
Kadınlar neden sizce halen toplumda bir yerlere gelmek için çok mücadele vermek zorunda kalıyorlar?
Av. Ali Elibol: Ekonomik, sosyal ve iş yaşamındaki sorunlar ne yazık ki kronik hale gelmiştir. Kadınların toplumsal hayatta ve siyasette var olamayışını ciddi anlamda irdelemek gerekiyor Ne yazık ki bu konular hep konuşuluyor ama yapıcı yaptırımlara bir türlü gidilmiyor. Çağımızda bir utançtır ki kadına şiddet toplumsal yara haline gelmiştir, şiddetin düzeyi her geçen gün artmaktadır. Bu konularda devlet politikası yeniden belirlenmeli, kadın artık sadece birey olarak görülmelidir. Kadın, hakları ile kadındır. Söz değil çözüm üretmek zamanıdır.
Avukatlık mesleğini seviyor musunuz? Avukatlığı siz nasıl tanımlarsınız?
Av. Ali Elibol: Ben tekrar dünyaya gelsem yine avukat olmak isterdim. Avukatlık çok dolu bir meslektir ve biz, bir nevi toplumun farklı açılardan hastalıkları ile ilgileniyoruz. Ayrıca yapısal olarak da muhalif olmayı gerektirir; aynı basın gibi. Ama şu da var ki bu mesleği halen içine sindirememiş, ne anlam ifade ettiğini anlayamamış bir toplumda yaşıyoruz. Diyalektik olarak da biz, anti tez kısmıyız ve onun için de dilimiz sivridir. Avukat bir olayın aydınlanmasındaki hukukun en önemli ayağıdır. Demokrasinin olmazsa olmazı herkes savunmaya muhtaçtır. Ama avukatlık mesleğinin önemini toplum olarak halen kavramış değiliz…
Mesleğin geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz? Ayrıca ekonomik getirisi de yüksek midir?
Av. Ali Elibol: Yeni çıkarmayı düşündükleri avukatlık kanunu ile şirketleşme adı altında, bir ayağı İstanbul’da şubesi burada sözde avukatlık şirketleri açılmak isteniyor. Tekelleşme, yargı için en büyük tehlikedir ve asıl o zaman güvenilirliği kalmaz. Ayrıca bu bürolarda avukatlar işçi sıfatıyla çalıştırılmak isteniyor. Biz barolar olarak böyle bir sisteme şiddetle tepki koyuyoruz. Eğer 8-10 kişilik bürolar açılıp kendi aralarında branşlaşmaya ve uzmanlaşmaya giderlerse çok daha başarılı olabilirler. Hem az önce belirttiğimiz tehlikeye de fırsat verilmemiş olur. Ekonomik getirisi ise bu zamanda yeni mezun bir arkadaşımızın büro açması çok maliyetli. Bizim dönemimizde Türkiye de sadece iki hukuk fakültesi vardı. Şuan bu sayı 111 ve her geçen günde artıyor. Ona göre de iş yapabilme alanı daralıyor.
Batılı ülkelerde olduğu gibi, aile hekimliği gibi aile avukatlığı da olmalımıdır sizce?
Av. Ali Elibol: Çağdaş bir insanın üç meslekle artık tanışması ve hayatının tamamen içinde yer alması gerekiyor; Bunlar doktor, avukat ve mali müşavir. Şimdi geliyor bize müvekkil, iş bitmiş, bardak kırılmış hadi bunu eski haline getir diye. Ama daha önceden gelinseydi bardak kırılmadan gerekli tedbirler alınmış olunurdu. Bir vatandaşın hiç ummadığı bir anda başı sıkıştığında ulaşabileceği bir avukatı, doktoru ve mali müşaviri olabilmeli. Bunların hiç biriside lüks değil, gerekliliktir. Çağdaşlaşma sürecinde inanıyorum ki bunların hepsi yerine oturacaktır. Dilediğiniz zaman elinizin altında bulabileceğiniz bu üç meslekten bir danışmanınızın olacak günler yakındır.
Türkiye bir hukuk devleti diyoruz ama son zamanlarda ne yazık ki hukuka olan güven çok sarsıldı. Sizce neden ne olabilir?
Av. Ali Elibol: Ne yazık ki siyasi partiler son zamanlarda toplumu iyice germeye başladılar. Biz demokrasiyi bedeller ödeyerek almadık, bize verildi. Ama demokrasi de tek başına yeterli değildir, hukukla taçlandırılır. Yani demokrasi ile hukuk devleti birbirinin ayrılmazıdır. Ben 36 yıllık avukatım. Baroların hiç bu dönem kadar tavan yaptığını görmedim. Şimdi çok daha etkin bir yerdeler. Biz hukuk derken mahkeme, savcı ve hâkim anlıyoruz ama nedense avukatı ve savunmayı yargının dışında tutuyoruz. Ama savunma olmayınca biliyoruz ki diyalektik düşünce tarzıdır yargı. Tez, anti tez ve sentez de oluşur. Zaten savunma olmazsa hâkim, hâkimlik değil, kadılık yapmış olur. Bu aynı şekilde savcılık içinde geçerlidir. Eğer savunma olmazsa hakimle savcı iç içe girmiş olur ki bu da faşizmdir. Şuan isteniyor ki yargıda iktidarın elinde olsun, zaten yanlışlık da güvensizlikte buradadır.
Peki, sizce çözüm nasıl olmalıdır?
Av. Ali Elibol: Biz yıllardan beridir şunu istiyoruz; HSYK ikiye ayrılsın” Hakimler ve Savcılar” olarak. Çünkü savcı devletin tarafıdır, avukat bireyin tarafı. Burada hüküm verecek hakimin ise hem bağımsız hem de tarafsız olması gerekmektedir. Ama şu anki HSYK ’da sanki hakimler ve savcılar aynı meslektenmiş gibi yansıtılıyor, beraber hareket ediyormuş gibi gösteriliyorlar. Bu yanlışlığın düzeltilmesi gerekmektedir.
Avukatlığı riskli meslek gruplarından sayabilir miyiz?
Av. Ali Elibol: Hem de ilk sıralarda sayabiliriz. Ne yazık ki zaman zaman aldığımız davalar yüzünden bazen karşı taraflardan tehdit alabiliyoruz ayrıca dava kaybeden avukatların şiddete maruz kalmakla karşılaştığını sizler de biliyorsunuz.
Keşke almasaydım dediğiniz bir davanız oldu mu hiç?
Av. Ali Elibol: Keşke almasaydım dediğim değil de; bazı davalarda müvekkilimizin bizi de hakim yerine koyup yalan söylemesi beni çok kızdırır. Çünkü müvekkilimin bildiği her şeyi bende bilmeliyim ki onun imzası ile onu savunup onun adına konuşabileyim. Eğer suçu gerçekten işlemişse hangi şartlar altında işlediğini ortaya çıkartıp cezanın miktarını belirleyebiliriz. Suçsuzsa da doğru delillere ulaşıp beraatını sağlarız. Ama size de yalan söylenince işte orası çok çirkin oluyor.
Sizi çok etkileyen bir davanız var mı?
Av. Ali Elibol: Çok sevdiğim bir arkadaşımın üniversite son sınıfta okuyan kızı talihsiz bir olaya karıştı. Çırpındıkça battı ve biz de onu bir türlü çıkaramadık. Bir kız babası olarak bende bu olaydan çok etkilenip, üzüldüm. Kurtarmak için çok çırpındım ama ne yazık ki olayın çok fazla içerisine girmişti. Bu dava beni halen çok üzer.
Özel yetenekleriniz var mı? Mesela yazmak gibi.
Av. Ali Elibol: Ne yazık ki yazmak, şiir gibi yeteneklerim yok ama tam bir tarih aşığıyım. Vaktim olsa Tarihi araştırmalar yapmayı çok isterdim ama fırsat bulamıyorum. Ayrıca hobilerim arasında siyaseti de söyleyebilirim.
En büyük idealiniz nedir?
Av. Ali Elibol: Ben mesleğimin en üst seviyesinde olmayı hedeflemiştim ve şimdi de oradayım. Gaziantep’te Baro başkanlığı yapmaktan da ayrıca onur duyuyorum. Zor, yorucu ama çokta mutlu edici. Hemen hemen her arkadaşımızın bu görevi yapmaları benim arzumdur. Ama baroyu sadece meslek yeri olarak değil hizmet yeri olarak görmek en önemlisidir.
Son olarak eklemek istediğiniz?
Av. Ali Elibol: Aileme her zaman benim yanımda oldukları ve her kararımda destek çıktıkları için çok teşekkür ederim. Onları çok seviyorum. Ayrıca mesleğimi de çok seviyor ve gururla yapıyorum. Sorumluluklarımın bilincindeyim ve ilkelerimden de asla taviz vermeyi düşünmem. Genç meslektaşlarıma tavsiyemde mesleklerini sevsinler ve hakkını vererek, lekelemeden yapsınlar. İşlerinin kutsallığını da hiçbir zaman göz ardı etmesinler. Unutmasınlar ki avukatlık olmazsa gerçekler asla ortaya çıkamaz. Çünkü bizler savunma ve aydınlatma makamıyız.