Sanatçı ve sporcularla iftar yemeğinde buluşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sanatı ve sporu sadece kendileri için yapanlara bir sözüm yok; ama bu işleri halk için yaptıklarını iddia edenler, bu milletin değerlerine ve hissiyatına saygı duymak zorundadır. Milletin kültürüne, inancına hakaret etmenin adı sanatçılık olamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sanatçılar ve sporcularla iftar yemeğinde bir araya geldi. Tarabya Köşkü’nde düzenlenen ve kamuoyunun yakından tanıdığı sporcu ve sanatçıların katılımıyla gerçekleşen iftar programında Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Misafirlerinin Ramazan ayını ve babalar gününü tebrik eden; bu ayın millete, Müslümanlara ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi temennisinde bulunarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, medyanın artık her bireyin cebine kadar girdiği bir dünyada, sanat ve sporun büyük önem kazandığına işaret etti ve “Sanatçılar ve sporcular, bir ülkenin, bir milletin en önemli ‘soft power’ (yumuşak güç) değerleridir” dedi.
“KÜLTÜREL DİPLOMASİ, EN AZ SİYASİ DİPLOMASİ KADAR ETKİLİDİR”
Daha seçkin, daha üst beğeni gruplarına hitap eden kültür ürünlerinin önemini koruduğunu; ancak popüler kültürün, ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, kitleleri etkileme gücüyle yükselen bir yıldız konumunda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle ki, kültürel diplomasi, en az siyasi diplomasi kadar etkilidir. Bugün çocuklarımız, aile bireyleri dışında en çok popüler kültürün temsilcileri olan sanatçıları, sporcuları tanıyorlar. Sizler, televizyon, sinema, internet gibi araçlar yoluyla, günün 24 saati, yılın 365 günü insanların hayatlarının bir parçası hâline dönüşmüş durumdasınız” diye konuştu.
“SANATÇILARIN VE SPORCULARIN TOPLUMU ETKİLEME GÜCÜ, SİYASETÇİLERDEN DAHA AZ DEĞİL”
Yurt dışına yaptığı ziyaretlerde Türk dizi ve film oyuncularının, müzisyenlerin ve sporcuların görüntülerini, resimlerini, isimlerini gördüğünde göğsünün kabardığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu durum, elbette güzeldir, sevindiricidir, keyif vericidir, ama aynı zamanda çok ciddi sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Çünkü toplum için, özellikle de yeni nesiller için her biriniz birer rol model durumundasınız. Sizleri seven, sizleri takip eden insanlara, bilhassa çocuklara ve gençlere sanatınızla, sporunuzla olduğu kadar kişiliğinizle, mesajlarınızla, hayat biçiminizle de örnek olmak durumundasınız. Dikkat ederseniz, bu konuda siyasetçiler, devlet yöneticileri çok ciddi bir yük altındadır. Siyasetçilerin attıkları her adım, ağızlarından çıkan her söz yakından takip edilir. Hâlbuki sanatçıların ve sporcuların toplumu etkileme gücü, siyasetçilerden daha az değildir. Bu konuda sizlerden çok büyük beklentilerim olduğunu özellikle belirtmek isterim.”
MİLLİ TAKIM TEKNİK DİREKTÖRÜ VE OYUNCULARINA KARŞI YAPILAN TEZAHÜRATLAR
Türkiye Millî Takımı’nın Avrupa Şampiyonası’ndaki yenilgisi yüzünden yaşananlara üzüldüğünü, tribünlerde takım kaptanına karşı yapılan olumsuz tezahüratları hiçbir şeyle izah edemediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar millî takımda oynamış, takdir edilmiş ve alkışlanmış bir kişinin bir anda ‘dışarı çık’ tezahüratlarıyla protesto edilmesini eleştirdi. Söz konusu tezahüratlarda bulunanları kastederek, “Peki utanmıyor musunuz, diğer tarafta İspanyol geliyor, sarılıp kucaklayıp Barcelona’daki arkadaşını Atletico Madrid’deki arkadaşını teskin etmeye çalışıyor, siz oradan yuhalıyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan başarılarıyla övülen Millî Takım teknik direktörüne ve onun kızına sosyal medyada yapılan hakaretleri bir baba olarak kabul edemediğini dile getirdi ve ‘edepsizlik ve terbiyesizlik’ olarak nitelediği bu tavrın bu milletin kültür ve ahlak anlayışında olmadığını kaydetti.
Müsabakalarda galibiyetle mağlubiyetin eşit olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, medyadaki spor yorumcularının eleştirilerine de değinerek ‘fair play’in lafla değil icraatla gösterileceğini vurguladı ve başta teknik direktörü olmak üzere, Millî Takım oyuncularına şöyle seslendi: “Azminizden bir şey kaybetmeyin. Son saniyeye kadar yolunuza kararlılıkla devam edin. Siz oradan başarıyla da dönseniz, başarısız bir neticeyle de dönseniz. Bizim millî takımımızsınız. Oraya kadar gittiniz ya, ben size tebriklerimi sunuyorum.”
“MİLLÎ VE YERLİ DURUŞ SAHİBİ SANATÇILARIMIZI LİNÇ ETMEYE KALKIYORLAR”
Türkiye’de kendi ülkesine, kendi milletine husumet içinde olan ve kendilerine sanatçı diyen aydın diyen bir kesimin de var olduğunu üzüntüyle gördüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili kesimin sanat ve spor camiasının önemli bir bölümünü de baskısı ve tasallutu altında tuttuğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Bunların gözlerini öylesine bir nefret bürümüş ki, millî ve yerli duruş sahibi sanatçılarımızı, sırf bu onurlu tavırlarından dolayı linç etmeye kalkıyorlar. Teröristlere destek verirken çok cesur ve istekli olan bu kesim, konu ülkenin ve milletin birliği, beraberliği, kardeşliği olduğunda, hemen işi slogana ve yalana döküyor. Bu tavrın, sanatla, sanatçılıkla bir ilgisi yoktur. Sanatçının muhalifliği ve aykırılığı üretkenliğiyle ilgilidir. Kendi milletinin değerlerine saldırarak aykırı olduğunu, kendi devletini kötüleyerek muhalif olduğunu sananlar, kusura bakmasınlar, meseleyi yanlış anlamışlar demektir.”
“MİLLETİN KÜLTÜRÜNE, İNANCINA HAKARET ETMENİN ADI SANATÇILIK OLAMAZ”
Bu ülkenin en güzel türkülerini, şarkılarını söyleyen, sinemada, tiyatroda söz sahibi olan sanatçılarımızın ve yetenekleriyle insanları kendilerine hayran bırakan sporcularımızın, içinden çıktıkları toplumla bağlarını daima muhafaza etmiş kişiler olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mensubu olduğu milleti küçümseyen, vatandaşı olduğu ülkeyi hakir gören sanatçının, sporcunun benim gözümde de, milletimizin gözünde de kıymeti yoktur. Sanatı ve sporu sadece kendileri için yapanlara bir sözüm yok; ama bu işleri halk için yaptıklarını iddia edenler, bu milletin değerlerine ve hissiyatına saygı duymak zorundadır. Milletin kültürüne, inancına hakaret etmenin adı sanatçılık olamaz. Ülkenin birliği ve bütünlüğüne saldırarak sanatçılık yapılamaz” şeklinde konuştu.
Sanatçılardan ve spor camiasından teröre karşı ortak bir mücadeleyi beklediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkenin ve milletin bekası için güvenlik güçlerinin canları pahasına aylardır bir mücadele yürüttüğüne dikkat çekerek, “Televizyondaki, gazetelerdeki haberlerde “3 polis şehit oldu, 4 asker şehit oldu” diye duyduğumuz rakamların her birinin bir insan olduğunu asla aklımızdan çıkartamayız” dedi.
“TÜRKİYE, TARİHÎ BİR İSTİKLAL VE İSTİKBAL MÜCADELESİ VERİYOR”
Konuşmasında Silopi’de şehit düşen polis memuru Yaşar Yavaş’ın, ana sınıfı öğrencisi olan 6 yaşındaki oğlunun karne aldığı gün babasına yazdığı mektubu sanatçı ve sporcularla paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer bir tabloya, ziyaret ettiği Diyarbakır’ın Tanışık Köyü Dürümlü mezrasında, terör örgütünün 15 ton bombayla havaya uçurduğu 16 kişinin mezarları başında şahit olduğunu aktardı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehit vatandaşlarımızın çocukları, sevinçle paylaşmaları gereken karnelerini, babalarının mezarları başında çökmüş hâlde, hüzünle ellerinde tutuyorlardı. Türkiye, işte böyle fedakârlıklar, böyle acılar, böyle kahramanlıklarla, tarihî bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor. Bu mücadelenin en büyük destekçisi sanatçılar, sporcular olmayacak da kim olacak? Ama bakıyorsunuz, kendilerine sanatçı, akademisyen, aydın diyen birileri çıkıp, terör örgütü lehine bildiriler yayınlayabiliyor, terör örgütüne destek verebiliyor. Üstelik bu ihaneti sergileyenler, ülkenin ve milletin imkânlarıyla en üst standartta bir hayat sürüyorlar.”
“MİLLETİMİZİN TÜM GÜCÜYLE VE SAMİMİYETİYLE YANINIZDA OLDUĞUNU GÖRECEKSİNİZ”
Sanatçılara ve sporculara hitaben, “Sizlerden ricam, bu çevrelerin üzerinizde baskı kurmasına kesinlikle izin vermeyin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları ekledi: “Tam tersine, her fırsatta bunların gerçek yüzlerini siz ortaya dökün. İnanın bana, bu şekilde hareket ettiğinizde milletimizin tüm gücüyle ve samimiyetiyle yanınızda olduğunu göreceksiniz. Ülkemizde, kendi tarihiyle, kendi medeniyetiyle, kendi kültürüyle barışık bir sanat anlayışını hep birlikte ayağa kaldırmalı, güçlendirmeliyiz. Şayet sanatın en temel vasfı özgünlüğü ise, bizim her alanda bu özgünlüğü sağlayacak zenginliğimiz mevcuttur. Yeter ki bunları değerlendirmesini iyi yapalım, yeniden yorumlayabilelim, kendi toplumumuza ve tüm insanlığa sunabilelim. Aynı durum spor için de geçerlidir. Son yıllarda bu doğrultuda ümit verici teşebbüslere, gelişmelerle gayet güzel bir geleceği yakalıyoruz. Önümüzdeki dönemde, sanat ve spor alanlarında, hem milletimizi mest edecek, hem tüm dünyanın beğenisini kazanacak başarılara imza atacağınıza inanıyorum.”
“BEYOĞLU FİRUZAĞA’DAKİ HADİSEDE İKİ TARAF DA HATALI”
Önceki akşam Beyoğlu Firuzağa’da, Koreli bir esnafın plak dükkanında yaşanan hadiseye de değinerek yaşadığı üzüntüyü paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, olaya karışanların tespit edilip çoğunun yakalandığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Benim için asıl üzüldüğüm husus, bu tatsız hadise yüzünden, Koreli esnafın mağdur olmuş bulunmasıdır. Ramazan günü sokaklara taşan bu tarz bir etkinliğe kalkışmak ne kadar yanlışsa, buna kaba güç kullanarak müdahale etmek de o kadar yanlıştır. Burada iki taraf da hatalıdır. Kendi milletinin, kendi şehrinin hassasiyetlerine saygı duymayanlar ve buna demokratik olmayan bir tepkiyle mukabele edenler, yol açtıkları arbedeyle, maalesef, misafirperverliğimize gölge düşürmüşlerdir. Bu basit olayı çarpıtarak, buradan bir “oruç tutmayanlara saldırı” efsanesi üretmek isteyenler, açık söylüyorum, art niyetlidir, kötü niyetlidir. Koreli esnafımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Duyarsızlıklarıyla bu tatsız hadiseye yol açanları ve kaba güç kullanarak olayın istismarına yol açanları da ayrıca kınıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, iftar davetine icabet eden sanatçı ve sporculara katılımlarından dolayı teşekkür ederek tamamladı.