25 Aralık Devlet Hastanesi Diyabet Okulu programları kapsamında yapılmakta olan Uzman Konferansları devam ediyor.
29/03/2017 tarihinde Psikolog Ersin KOÇ tarafından,” Psikolojimiz, Diyabetimiz, Hayatımız” konu başlığı altında Diyabet Psikolojisine değindi. Hastalarında zaman zaman katılımlarının sağlandığı keyifli ve verimli bir eğitim daha tamamlanmış oldu.
25 Aralık Devlet Hastanesi yöneticisi Opr. Dr. M. Emin Türk Gaziantep’te diyabetin önemine binaen kurduğumuz Diyabet Okulunda hastalarımız bir çok konuda bilgilendirilmekte, sıhhatli bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için ekibimiz tüm özverisi ile çalışmaya devam etmektedir. Şeklinde açıklamada bulundu.
DİYABETLİ PSİKOLOJİSİ
Diabetes Mellitus (şeker hastalığı) : Vücudumuzda pankreas adı verilen salgı bezinin yeterli insülin üretmemesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ve ömür boyu devam eden kronik bir hastalıktır.
Farklı şeker hastalığı çeşitleri olmakla beraber biz daha çok ömür boyu devam eden “Tip-1 ve Tip-2” li kişilerin yaşama ihtimallerinin yüksek olduğu psikolojik rahatsızlıklara değineceğiz.
Kişi sağlığıyla ilgili kronik bir durum yaşadığında, doğal ve normal olarak psikolojik tepkiler verebilir. Biz psikologlar buna vücudun anormal durumlar karşısında göstermiş olduğu normal reaksiyonlar diyoruz. Bu durum özellikle şeker hastalığı vb gibi ömür boyu sürecek hastalıklarda ortaya çıkabilir. Hastalığın veya tedavinin beraberinde getirebileceği gerginlik veya hastalığa uyum süreci bu psikolojik tepkilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Ancak şunu da belirtmem gerekir ki: bu tepkileri herkes yaşamak zorunda değildir. Ayrıca bunların şekli ve şiddeti de yine kişiden kişiye değişiklik gösterir.
Diyabet hastalığı da kişinin yaşam tarzında değişiklikler yapmak zorunda kaldığı, sadece kendisinin değil aynı zamanda ailesinin ve çevresinin de uyum sürecinde ve sonrasında zaman zaman bazı zorluklar yaşayabileceği bir boyutta olabilir. Uyum sürecinde yaşanabilecek psikolojik tepkiler genel olarak şöyle sıralanabilir:
İnkar : Hastalığın daha en başında, teşhisin hemen akabinde kişi şeker hastası olmadığını, hastalığın belli bir süre sonra geçeceğini, bu tanının son birkaç hafta içerisinde maruz kaldığı hava sıcaklığı, soğuk hava, stres, beslenme şekliyle vb ilişkili olduğunu düşünerek hastalığı kabul etmeyebilir. İlaçlarını (insülin, hap vs) almayı ve kan şekerini ölçmeyi bilinçli olarak ihmal edebilir. Hem kendisi hem de aile üyeleri şeker hastalığıyla alakalı konuşmalardan kaçınabilir veya hastalıkla ilgili hiçbir şey düşünmemeye çalışabilir.
Öfke : Aslında inkarla ilişkili olarak, hastalığın neden kendisinde çıktığını sorgulayabilir. Aile üyelerine, arkadaşlarına, tedavi ekibine vs karşı öfke ve kızgınlık hissedebilir. Gerçekte bu kızgınlık diyabetin kendisine karşı oluşturduğu bir öfke biçimidir.
Depresyon : Hem kişi hem de aile üyeleri diyabetin tüm hayatını olumsuz etkilediğini, artık her şeyin kötüye gidebileceğini tahayyül edebilir. Hastalıkla ilgili en olumsuz olasılıkların ileri yıllarda kendilerinde de gelişeceği düşüncesine saplanabilirler. Bu düşünceler sık sık ve sebepsiz ağlama, uyku ve yeme bozuklukları, hiçbir şey yapmak istememe, keyifsizlik, mutsuzluk, ölme ve ölüm düşünceleri gibi depresif duygu durumu da doğurabilir.
Korku ve Kaygı : Kişi hastalığıyla ve oluşabilecek hasarlarıyla alakalı korku ve endişe duyabilir. Eğer insülin iğnesi vurulmak zorundaysa bundan çekinebilir. Kan şekerinin düşmesi (hipoglisemi) sonucu oluşabilecek reaksiyonlardan korkabilir. Ve tüm bunların yaşam boyu devam edebileceği düşüncesi panik duygusu oluşturabilir. Ayrıca aile üyeleri de yanlış ya da eksik bir şey yapabilecekleri endişesi taşıyabilirler.
Suçluluk : Birey diyabetin kendi hatası olduğunu düşünebilir. Ailenin geri kalanının yaşamlarını kısıtladığı ve bir şekilde yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda bıraktığı düşüncesiyle suçluluk hissedebilir. Çocuk ve ergen diyabetlilerin aileleri ise, hastalığı kendi hatalarıymış gibi hissedebilirler ya da daha erken fark etmedikleri için kendilerini suçlayabilirler.
Peki genel olarak muhtemel/oluşabilecek bu psikolojik tepkilerle nasıl baş edebilirim..?
İnkar ile Bş Etme :
- Destekleyici aile üyeleri ve arkadaşlarla hastalık hakkında konuşma
- Hastalık hakkında olabildiğince doğru kaynaklardan ve uzmanlardan bilgi edinme
- Ayrıca yakın çevreden diyabetik bir birey ile paylaşımlarda bulunma
Öfke ile Baş Etme :
- Fiziksel bir aktivite
- Duyguların yazıya dökülmesi
- Nefes ve gevşeme egzersizleri
Depresyon İle Baş Etme :
- Duyguların bir aile üyesi, bir arkadaş veya bir uzmanla paylaşılması
- Yine düşünce ve duyguların yazıya dökülmesi
- Yürüyüş, egzersiz, sportif aktiviteler yapmak
- Tüm aile bireyleri veya arkadaşlarla yapılabilen aktiviteler
- Düzenli beslenme ve uyku
- Bir süreliğine bulunulan çevreyi değiştirme
Korku ve Kaygı İle Baş Etme :
- Tedavi sürecinde etkin rol alma
- İhtiyaçları, eksikleri, size uymayan ya da zorlayan yönleri, imkanları ya da mümkün görünmeyen yönleri dile getirmek
- Günü planlamak
- Kendimize bakmak
- İşlerini ve aile içi sorumluluklarını halletmek için kısa vadeli küçük planlar yapma
- Sadece bir günü veya bir işi düşünüp planlamak
Suçluluk Duygusundan Kurtulmak : Neden bazı insanların diyabeti olduğunu kimse bilmemektedir. Hiç kimse diyabet hastalığının gelişmesine neden olabilecek bir şey yapamaz. Düzenli bir yaşam ve beslenme stili dahi hali hazırda var olan diyabetinizin açığa çıkmasını geciktirebilirken, diyabetin kendi yaptığınız bir hatanın sonucunda ortaya çıkmadığı konusunda rahat olmalısınız.
Bahsedilen bu yöntemleri yapmanıza rağmen halen kendinizi sıkıntıda hissediyorsanız, hastalığa uyum süreci uzamışsa ya da duygularınızın şiddetinde zaman içerisinde bir azalma olmadıysa, hem sizin hem de ailenizin psikolojik profesyonel yardım almanızda fayda vardır.
Daha önce de belirttiğim gibi diyabet hastalığı ömür boyu süren bir hastalık olduğundan onunla ilk tanıda verilen psikolojik tepkiler ortadan kalksa da zaman içerisinde tedavi için gösterilen gayret ve çaba kişide bir bıkkınlık ortaya çıkarabilir. Hastalıkla ilgili bir sorun moral bozukluğun sebep olabilir.Şimdiye kadar bahsettiklerimiz, diyabetin getirdiği zorluklarla mücadele ederken karşınıza çıkabilecek ve pek çoğunuzun dönem dönem yaşadığı psikolojik sorunlardır. Aslında sağlıklı bir yaşam için her insanın sizin gibi düzenli ve sağlıklı yiyeceklerle beslenmesi, egzersiz yapması ve düzenli yaşaması önerilir. Diğer insanlardan çok farklı bir yaşam sürüyor gibi görünürken aslında siz sağlık için her insanın yapması gerekeni yapıyorsunuz. Dolayısıyla, yapmak zorunda olduklarınızı bir zorunlulukmuş gibi değil de, sağlıklı bir yaşam için yaptığınızı düşünürseniz kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.