Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Uzman Psikologu Melis Tümer Süyür, okul başarısında ailenin çok büyük bir rolü olduğunu söyledi.
Süyür, “Ebeveynlerin en büyük hedefi kuşkusuz ki, çocuklarına mutlu bir gelecek hazırlamaktır. Her anne-baba bunu yerine getirirken çocuğunun tüm ihtiyaçlarını karşılamak ister” dedi.
Günümüzde anne babaların çocuklarının yetiştirilmesine daha çok özen gösterdiğini anımsatan Süyür, anne baba olmanın okulunun bulunmadığını, bu iş bir beceri, bir sanat işidir denildiğini, ancak çocuk yetiştirmenin bilimsel ilke ve yöntemleri olduğuna vurgu yaptı.
“Bu ilkeler çoğunlukla evrenseldir. Çağdan çağa bazı değişimler gösterse de, temeldeki ilkeler büyük bir farklılık taşımamaktadır” diyen Süyür, şöyle devam etti:
“Aile çocuğun gelişimindeki ilk eğitimci ve etkili olan ilk çevre olduğu için okul başarısında da çok önemli bir yer tutar. Okullarda verilen eğitim-öğretim çalışmaları, ailedeki eğitim ve öğretimle desteklenmeli. Başarısında ailenin çok önemli katkıları bulunan çocuk, sevgi, güven ve destekle adımlarını daha sağlam atar. Ailenin bu bilinçle hareket etmesi gerekir. Aile ancak bu mantıkla yola çıktığında çocuğuna istediklerini verebilir ve ondan istediklerini alabilir.”
ÖNERİLER
Okul başarısı için ailelere önerilerde bulunan ve çocukların sürekli bir büyüme ve gelişim içinde olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydeden Süyür, “Ergenlik çağına özgü biyolojik, ruhsal ve toplumsal değişme ve gelişmeler ergenin davranışlarına yansır. Gençlik çağının fırtınalı ve zor olduğunun göz önünde tutulması gerekir” diye konuştu.
Ailelerin çocuklarını iyi tanımaları ve ondan yapabileceği düzeyde verim beklenmesini isteyen Süyür, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuğunuza değer verdiğinizi, ona güvendiğinizi, sorumluluklarını yerine getirebileceğinden emin olduğunuzu her fırsatta belirtin. Ona ve fikirlerine değer verin, onu dinleyin, okul ve çevresindeki sosyal faaliyetlere katılması için teşvik edin. Çocuğa karşı sabırla, soğukkanlılıkla, anlayışla ve sevgiyle yaklaşın.
Bu özelliklere sahip bir yaklaşım, çocuğunuzla daha yakın bir ilişki kurmanızı sağlayacaktır. Yüksek sesle söylenen emir verici sözler, ağır eleştiriler ve azarlamalar asla fayda getirmeyeceği gibi çocuğunuzun sizden kopmasına ve uzaklaşmasına hatta birçok konuda yalana başvurmasına neden olacaktır.”
KIYASLAMAYIN
Sürekli başkaları ile kıyaslanan çocukta özgüven eksikliği gelişeceğini, gelişmeye kapalı olacağını, olumsuz eleştirilerin olumsuz davranışları da beraberinde getireceğini dikkati çeken Süyür, yapıcı ve teşvik edici her sözün, çocukların bir adım daha ileri gitmelerini sağlayacağını bildirdi.
Çocukların başka çocuklarla kıyaslanmaması gerektiğinin altını çizen Süyür, “Sevgi dolu ve ılımlı bir yaklaşımla, yapabilecek arkadaşça önerilerle iletilmek istenen mesaj tam olarak verilebilir. Çocuğa, isteklerin yerine getirmesi için baskı yapılmamalı” ifadelerini kullandı.
Çocuğun eleştirilmemesi, bunun başkalarının ve özellikle de arkadaşlarının yanında hiç yapılmaması gerektiğini anlatan Süyür, “Beğendiğiniz ve takdir ettiğiniz yönlerini ona söyleyin. Onu kendi yapısı ve kişiliği ile kabul edin" önerisinde bulundu.
Çocuğun yaşamında en önemli çevrenin, aile çevresi olduğunu ve yaşamındaki en etkili örnekleri ailesinden alacağını belirten Süyür, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Anne baba olarak tüm davranışlarınızla örnek olduğunuzu unutmayın. Çocuğunuza anne ve baba olarak farklı tepkiler göstermeyin. Eşinizle ortak hareket ederek tutarlı olun. Çocuğunuzun eleştirilerini dinleyerek makul şekilde cevaplandırın. Hatalarınızı düzeltme yönünde onunla tartışın, gerekirse özür dilemeniz bile çocuğunuzun gözünde sizi yüceltecektir.
Anne baba olarak alacağınız ortak kararlarla davranışlarınızda her zaman doğru ve tutarlı olun. Çelişkili davranışlarınızla çocuğunuz her zaman bocalayacak ve doğruyu bir başkasında arayacaktır. Aile içi problemler, tartışmalar çocuğa yansıyarak, onun geleceğini de etkiler. Çocukların önünde yapılan tartışmalar, okul ve öğretmenler hakkındaki olumsuz eleştiriler çocukta bocalamaya, akademik başarısızlığa ve okuldan soğumaya neden olabilir.”
"DERS ÇALIŞ" UYARISININ ETKİLERİ
Sürekli yinelenen “Dersine çalış" uyarısının çocukta olumsuz etki yapabileceği gibi, çalışma azmini de kırabileceğine işaret eden Süyür, doğru davranışın çocuğun programlı çalışmaya alıştırılması, dinlenme, eğlence saatlerinin planlanması amacıyla yönlendirilmesi ve dersi öğrenmesi için çalışması gerektiğinin aşılanması olduğunu söyledi.
Süyür, "Çocuğun arkadaş çevresi, onun gelişimi ve sosyal hayatının oluşumunda çok büyük bir etkendir. Okul dışı zararlı arkadaşlıklar, farklı problemleri de beraberinde getirir. Zararlı alışkanlıkların bu yaşlarda büyük merak konusu olduğunu, kişiliklerinin oluşma döneminde yanlış yönlendirilebileceklerini unutmayın" dedi.
“Yaşı itibarıyla çocuğunuzun cinsel gelişiminin başladığı ve devam ettiği yıllardasınız. Onların cinsellik ile ilgili sorabileceği sorulara hazırlıklı olun” diyen Süyür, şöyle konuştu:
“Soruları yalın ve dürüst bir şekilde makul olarak yanıtlayın. Cinselliğin, korkulacak ya da sır ve gizlerle dolu bir hale girmesini engelleyin. Bu konudaki ılımlı ve destek verici yaklaşım, çocuğun çevreden yalan yanlış bilgiler almasını engeller.”
Bu çağdaki çocukların bedensel ve ruhsal gelişimlerinin doğru orantılı olmayabileceği gibi beden gelişiminin bir anda hızlanmasının, ruhsal gelişimin ise daha yavaş olmasının bazı hırçınlıklara ve sert tepkilere neden olabileceğini vurgulayan Süyür, “Bunları anlayışla karşılamak ve mantıklı bir yaklaşımla aşılmasına yardımcı olmak, çocuğun cinsel kimliğini kazanmasında büyük önem taşır” değerlendirmesini yaptı.
OKUL YAŞANTISI İLE İLGİLENİN
Ailelerin çocuklarının okul yaşantısı ile ilgilenmesini isteyen Süyür, önerilerini şöyle sıraladı:
“Derslerinde ve davranışlarında daha iyiye yöneltilebilmesi için öğretmenleri ile sıkı bir iletişim içinde bulunun, okulda gerçekleştirilen toplantılara mutlaka katılın, gelişimi ile ilgili konularda takipçi olun. Çocuğunuzun kılık ve kıyafetine, temizliğine özen gösterin. Okuldan döndüğünde, evde onu karşılayacak birinin olması, okuldan getirdiği sevinç ve üzüntü duygularını paylaşması açısından iyi olacaktır.
Çocuklarınıza iyi notların yanında zayıf not almasının da normal olduğunu ve çalışmakla durumun düzeltilebileceğini telkin edin. Ders çalışma ortamını hazırlamasına yardımcı olmak için uygun bir çalışma odası oluşturun. Eş dost toplantılarınızı onun programına uygun hale getirmeye gayret edin, ev işlerini ya da alışveriş sorumluluklarını ders çalışma saatlerinin dışında oluşturun.
Çocuğunuzun sağlık durumu ile yakından ilgilenin. Asılsız bedensel yakınmalarda bulunuyorsa bunların da dikkate alınması gerekir. Bu yakınmalar aslında onun, sorunlarını dolaylı olarak anlatış şekli olabilir. En iyi dinlenme, uyuyarak yapılan dinlenmedir. Sinir sisteminin dinlenmesi ve enerji toplayabilmesi uyumaya bağlıdır. Bu sebeple çocuğunuzun uyku saatlerinin düzenli olmasına önem verin.
Çocuğunuza yeteri kadar harçlık verin. Harçlığını mümkünse aylık veya haftalık olarak belirleyin. Böylelikle kendisini yönetmeyi öğrenecek, sorumluluk kazanacaktır. Bol bol öğüt vermek yerine, örnek davranışlarda bulunarak davranış değişikliğini hedefleyin."
Ailelere okula asla sinirliyken gitmemeleri uyarısını yapan Süyür, sözlerini şöyle tamamladı:
“Öfke öfkeyi doğurur. Çocuğu, okuldan mutsuz gelen her veli doğal olarak sinirlenir. Okul, bürokratik hiyerarşi sistemi ile yönetilir. Eğer sorun sınıf ortamında yaşanmışsa önce ilgili öğretmeni arayarak söylediklerini dikkatle dinleyin. Açıklamaları sizin için yeterli değilse o zaman okul idaresine başvurarak, öğretmenin de bulunacağı bir görüşme talep edin. İletişim kanallarınızı sürekli açık tutmanız gerektiğini unutmayın."