Üst üste geçirdiği kötü sezonların ardından şu an Spor Toto 2. Ligde yer alan Gaziantepspor bu sezon da sahipsiz kalırsa 3. Lig yolu görünüyor.
Geçirdiği kötü sezonların ve içine düştüğü mali çıkmazların ardından Süper Ligdeki yerini kaybedip, Spor Toto 1. Lige, oradan da Spor Toto 2. Lige yerleşen Gaziantepspor’u sahip çıkılmazsa daha da kötü günler bekliyor.
Gaziantepspor alt yapısından yetişen Türkiye’nin birçok kulübünde forma giyen, kulübün kalecisi Hüseyin Sevlü, Gaziantepspor’un bu iniş yolculuğunu ve bu yolculukta neler yaşadığını Gazetemize değerlendirdi.
Öncelikle gerek siyasette gerekse sporda, bir şehri en iyi orada doğup büyüyen birinin daha iyi temsil edeceğini ve daha fazla sahip çıkacağını belirten Sevlü sözlerini şöyle sürdürdü:
TAKIM DEĞİL AİLE GİBİ GÖRMEK GEREKİR
“Ben Gaziantepspor alt yapısında B Genç takımında başladım. İlk lisansımı 2005 yılında oradan aldım.
2011 yılına kadar orada lisanslı olarak futbol oynadım. Paf takıma kadar yükseldim. Bu geçen altı yıllık sürede futbolun sporun arkadaşlığın aile olduğunu anladım. Ve maalesef bunlarla birlikte futbolun çok kötü yönlerine de şahit oldum.”
ÇOK BEDELLER ÖDENDİ
Futbolun en başta bir gönül işi olduğunu da söyleyen Hüseyin Sevlü, “Birçok kişinin Gaziantepspor altyapısında yurt dışından ve şehir dışından gelerek Gaziantepspor için çok bedel ödediklerine kendi gözlerime şahit oldum. Bu bedellerin en önemlisi vermiş oldukları emek ve yıllardı.
Futbolun en kötü yanı, kulisi olmayan sporcuların harcanması. Bir futbolcu ne kadar yetenekli olursa olsun, eğer arkası sağlam değilse, kulisi yoksa iyi bir pazar bulamıyor ve harcanıp gidiyor.
Bunun en canlı örneği Gaziantepspor’da Abdullah Bilben’in yedeği İsmail Köybaşı idi. Şu anda Fenerbahçe’de lisanslı bir futbolcu olarak top oynuyor. Bu kişinin yetenekleri göz ardı edilerek ve İsmail Köybaşı’nın çok güçlü bir arkası olduğu için bu kardeşimin yerine İsmail Köybaşı’nı tercih ettiler. Yani sadece yetenek yetmiyor, futbolcunun arkasının da sağlam olması gerekiyor.”
KULÜBÜ YÖNETEN FUTBOLDAN ANLAMALI, FUTBOLCUNUN DERDİNİ BİLMELİ
“Bu lafım kesinlikle yanlış anlaşılmasın. Kulüp başkanları futboldan anlamıyor demek istemiyorum. Futbolcu ruhundan anlamıyor. Bir kulüp başkanı futbolculara sadece patronluk değil, babalık etmelidir. Aç mı, tok mu, hatta morali bozuksa futbolcunun özeli ile bile ilgilenmelidir. Bana ‘sevgilinle aranda bir problem mi var?’ diyen kulüp başkanı, hatta antrenörler bile oldu. Geçmiş dönemde İbrahim Kızıl’ın futbolcularla diyalogu paradan öteye gitmedi. Tek diyalogu ‘şu maçı alın şu kadar prim, bu maçı alın bu kadar prim’ oldu. Bu davranış futbolcuyu motive etmeye yetmez. Çünkü hepsi en fazla 25 yaşında olan gençler. Bu gençler antrenör ve yöneticilerinin kendilerine babalık etmesini de bekler. Maalesef o dönemde futbolcularla bu ortam yakalanamadı ve yeterince futbolcular motive edilemedi. Bu da aldıkları maç sonuçlarına yansıdı ister istemez.
Oysa ki başkan olan bir kişinin soyunma odasındaki bir futbolcunun antrenmanda ter dökmesinden tut, yemekhanede yemek yemesine kadar bu tür şeyleri yaşayıp futbolcu psikolojisini bilmesi çok önemli bir noktadır.”
KENDİ DEĞERLERİMİZİN KIYMETİ BİLİNMEDİ
“Takımda öncelikle o kentin evlatlarına öncelik tanınmalıdır. O şehirde doğup büyüyen bir futbolcu kadar takımına sahip çıkan ve canla başla mücadele eden bir başka isim bulamazsınız. Elinden geleni ve gücünün yettiği her şeyi yapar. Öncelik bu kardeşlerimizde olmalıdır. Mesela, Gaziantepspor’un altyapısında yetişen Muhammed Şentürk, herkes tarafından beğenilen çok iyi bir kaleciydi. Bu futbolcu dururken, yabancı bir ülkeden Hakan Burton adında bir kaleci transfer edildi. Deneyimlerime ve futbol bilgime dayanarak söylüyorum, izlediğim en kötü kaleciydi ve 250 bin sterlin transfer parası almıştı. Muhammed Şentürk ise antrenmanlara dolmuşla gidip geliyordu. Buna kendi gözlerimle tanık oldum.”
GAZİANTEPSPORUN BAŞINA GAZİŞEHİR’DEKİ GİBİ GAZİANTEP SEVDALISI BİRİ GELMEDİR
“Gerek geçen başkan İbrahim Kızıl, gerekse şimdiki başkan Hasan Şahin Gaziantepli değiller. Ben Gaziantep’in bir takımını Gaziantepli bir başkandan daha iyi hiç kimsenin yönetip sahip çıkamayacağına inanıyorum. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın. Ne İbrahim Kızıl ile ne de şimdiki başkan Hasan Şahin ile hiçbir husumetim yoktur. Aksine ikisini de sever sayarım.
Bu bir doğa kanunudur. Mesela bir şehrin belediye başkanı o şehirde doğup büyüyen ve o şehrin değerlerini bilen biri olduğunda, o şehrin ileriye gitmemesi ve o başkanın da şehir için var gücüyle çalışmaması için bir neden yoktur.”
FUTBOLCULAR AÇ KARNA MAÇA ÇIKTI
GAZİŞEHİR ÖZ, GAZİANTEPSPOR ÜVEY Mİ?
“Buna geçtiğimiz sezon şahit olduk. Futbolcular maçlara aç karna çıktı, aç karna gidip geldi, tek kuruş paraları yoktu. Tüm bu şartlarda bile Gaziantepspor’u terk etmeyen futbolcuların tümü de Gaziantepliydi. İşte bu nedenle Gaziantepspor’a Gazianteplilerin el atması, babalık etmesi gerekir.”
Gazişehir öz evlat, Gaziantepspor üvey mi?
Gaziantep’in tüm iş adamı ve siyasetçileri Gazişehir’e sahip çıkarken, kimse niye Gaziantepspor’a sahip çıkmıyor.
Oysa Gaziantepspor bu şehrin en eski ve en köklü takımı olmakla birlikte ekol bir takımıdır. UEFA tecrübesi bile bulunmaktadır.”
TÜM SİYASETÇİ VE İŞ ADAMLARI GAZİANTEPSPOR’A SAHİP ÇIKMALIDIR
“Ben Gaziantep’e ve Gaziantepspor’a gönül veren bir futbolcu olarak, Gaziantep’in tüm iş adamı ve siyatsetçilerini Gaziantepspor’a sahip çıkmaya, şimdiki başkan Hasan Şahin’e de destek olmaya davet ediyorum.”
YAPILANDIRMALAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
“Gaziantep büyükşehir statüsünde olan bir kent. Neden bizim de Süper Ligde oynayan birden fazla takımımız olmasın. Mesela İstanbul’un Süper Lig’de 4 tane takımı var. Gaziantep’in iki, hatta üç tane takımının olmaması için hiçbir neden yok. Takıma gelen kişilerin para için değil, gönül için çalışması gerek. Taraftar yapılandırmasından, alt yapı üst yapıya kadar ciddi bir çalışma yapıldığında bu kesinlikle mümkündür.”
HABER//AYSU YIKMIŞ