Medical Park Gaziantep Hastanesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahisi Bölümü Op. Dr. Vasıl Ercüment Erbaş, mikro cerrahinin uç noktasına örnek olacak başarılı bir operasyon gerçekleştirdi.
23 yaşındaki Murat Çolak, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Op. Dr. Vasıl Ercüment Erbaş’ında başında olduğu ekip tarafından mikro cerrahinin uç nokta örneği kabul edilen bir operasyonla sağlığına kavuştu.
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Op. Dr. Vasıl Ercüment Erbaş, “Ağır bir el yaralanması sonucunda elinde fonksiyon ve doku kaybı yaşayan Murat’a, mikro cerrahinin uç nokta örneği kabul edilen ‘serbest perforatörflep’ operasyonu ile başarılı bir şekilde kendi bacağından alınan dokuyla elin yeniden yapılandırıldığını ve hastanın sağlığına kavuştuğunu belirtti.
Murat Çolak ise, Medical Park Gaziantep Hastanesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Op. Dr. Vasıl Ercüment Erbaş ve ekibine sağlığına tekrardan kavuşmanın sevincini yaşattıkları için teşekkür etti.
Op. Dr. Vasıl Ercüment Erbaş mikro cerrahi hakkında bilgiler vererek, “Mikro Cerrahi, Çıplak gözle yapılamayacak kadar küçük ameliyat uygulamalarının ameliyat mikroskobunun yardımı ile uygulanmasıdır. Bu gün göz ameliyatlarında beyin cerrahisinde ve diğer bazı branşlarda ameliyat mikroskobu yaygın olarak kullanılmaktadır. Genelde mikro cerrahi ameliyatlar dendiğinde ise, travma sonrası kopan parmak, el-kol, bacak gibi vücut kısımlarının yeniden yerine dikilmesi akla gelmektedir. Bu teknikte ameliyat mikroskobu ameliyat sahasını büyütmekte, çok ince damar sinir gibi dokuların detaylı görünümü elde edilmektedir. Bu konuda uzun bir eğitim süreci geçirmiş tecrübeli cerrahlar çok ince, çıplak gözle zor fark edilebilen dikiş malzemeleri ile mikro cerrahi ameliyatlarını yapmaktadırlar. Kazaya uğramış organlarımızın fonksiyonu açısından bakıldığında, hasar gören sinirlerin mikro cerrahi metotlar ile tamiri çok daha iyi sonuçların elde edilmesine imkan vermektedir. Mikro cerrahi neden gerekliliği, Vücudumuzda canlı olarak bulunan tüm doku ve organların kan dolaşımına ihtiyacı vardır. Kalbimizin pompaladığı kan atar damarlar aracılığı ile bu dokulara ulaşmakta onların ihtiyacı olan oksijen ve temel diğer ihtiyaçları taşımaktadır. Dokuda çıkan toplar damarlar ise burada oluşan karbon dioksit ve diğer atık malzemeleri de ortamdan uzaklaştırmaktadır. Kısaca bir dokunu hayatiyeti ona devamlı kan gelmesine, buradaki hücrelerin ihtiyacı olan gaz ve madde alışverişini tamamladıktan sonra dönmesine bağlıdır. Kazaya uğramış organlarımızın fonksiyonu açısından bakıldığında, hasar gören sinirlerin mikro cerrahi metotlar ile tamiri çok daha iyi sonuçların elde edilmesine imkan vermektedir. Mikrocerrahi yapılamazsa, Vücudumuzdaki sinirlerin bir kısmı derideki reseptörler aracılığı ile oluşan duyu hissini beyne taşır ve bizim sıcak-soğuk, batma, yanma, acı gibi dış dünyanın tesirlerini beynimize ileterek algılamamızı sağlar. Bir diğer kısım sinir lifleri ise beyinden irademiz ile oluşturduğumuz komutları kaslarımıza ileterek onların isteğimiz doğrultusunda hareket etmesini, beynimizin komutlarına uymasını sağlar. Bu bir kısım sinirlerin kesilmesi sonucu bu fonksiyonlar yerine getirilemez ve hastanın bu bölgesi his kaybı sonucu kalıcı olarak uyuşuk kalır. Dış dünyanın zararlarından kendini koruyamaz ve yaralar açılır, yanıklar oluşur. Yine beyinden hareket için komut taşıyan sinirlerin zarar görmesi sonucu isteğe bağlı çalışan kaslarımıza bu komutlar ulaşamaz ve sinirini kaybeden bu kaslar felç olur, kalıcı hareket kaybı yerleşir. Bu nedenle organların hem canlılıklarının devam etmesi hem de fonksiyonlarının yeterli olması için mikro cerrahi teknikler ile damar ve sinirlerin onarılması gerekmektedir. Bu ameliyatlar ancak sıfır hata ile uygulandığında başarılı sonuç söz konusudur. Başarı için de sabırlı bir cerrahın yıllar süren eğitimi ve tecrübe kazanması ile söz konusu olabilir. Aksi takdirde sonuç olarak uzuv kaybı ya da işlevsel yetersizlik karşımıza çıkabilir” ifadelerini kullandı.