“Gaziantep Barosu Başkanı Sn.Av.Bektaş Şarklı ile,Gaziantep'in adli sorunlarını, ,çözüm yollarını,sıcak gündem maddelerini ve özellikle hukuk mesleğinin sorunlarına yönelik siz hakimiyet okurları için güzel bir röportaj gerçekleştirdik .Sayın başkana sıcakkanlı tavrı ve samimi açıklamaları için teşekkür ediyoruz .”
Başkanlıktaki ikinci döneminizde ne gibi çalışmalarınız olacak?
Ekim ayında seçimimiz yapıldı.Benimde ikinci dönemim.Çıkardığımız tecrübeler neticesinde daha disipline sistem belirledik.Yanlışlıkların,yapanın yanına kar kalmayacağı süreçleri takip edip sonuçlandıracağımız bir dönem olacak.
Gaziantep barosu Türkiye genelinde hızla büyüyenlerden bir tanesi. Gelinen nokta ve yapısıyla ilgili bilgi alabilir miyiz?
Türkiye de yaklaşık 132 bin civarında avukat var.Gaziantep Barosu da yoğunluk olarak 7.sırada.Bunun büyük yansımasını stajyer sayısında görüyoruz.İki tane hukuk fakültemiz var. Eylül ayı itibariyle 450-500 civarında stajyerimiz daha olacak.Buda meslekte ciddi anlamda sıkıntı yaratıyor.Dünyanın hiçbir yerinde her yıl yüzde yirmi beş artış görülebilecek bir şey değildir.Aynı zamansa niteliksel anlamda da sıkıntılar yaratıyor.
Hukuk Fakülteleri için uygulanan baraj ve taban puanların yükselmesi olumlu bir adım değil mi?
Dört yıl içesin de yeni mezunlarla birlikte 200 bin avukat olacak.Ciddi bir rakam.Külliyedeki toplantıda bakanımızın açıklamalarında,kotaların kontenjanların düşürülmesi olumlu bir adım.Hukuk fakültelerinin 5 yıla çıkarılması,taban puanlarının yükselmesi,son yılın uygulamalı olması iyi olur ki o anlamda bizlerde üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Yargı reformunun avukatlık mesleğinde olan kısımlarını bizlerde destekledik. Adalet bakanlığı ile birlikte elde edilmiş bir ürün oldu.
Hayatında adliye görmemiş,dava dosyası yazamayan mezunların piyasaya girmesi mesleki açıdan ahlaki sıkıntılarda yaşıyor musunuz?
Disiplin anlamında etik veya hukuk felsefesi donanımlarında olmadıktan sonra yetersiz bir puanla hukuk fakültesine girip, yine yetersiz şekilde mezun oluyorsanız, herhangi bir elemeden geçmeden de çok rahat avukat olabiliyorsanız ya da hakim savcı oluyorsanız toplum içinde önemli sıkıntılar var demektir.
Eğitimlerini yeterli buluyor musunuz?
Güncellemeleri biz yakalamaya çalışıyoruz.Ama temelinde bir şey olmayan öğrenciye sonradan bir şey inşaat etmek mümkün değil.Eğitim, çok aşağılardan başlıyor.Bunun önüne geçilmesi gerekli. Ciddi sayıda mezunlar verilip bunların hepsinin avukatlık yapmaları yerine başka alanlara yönlendirilebilirler.Hukuk fakültelerinde ciddi anlamda hoca sıkıntısı var. Yeni mezunlar akademik anlamda desteklenerek bu önemli açıklığa yönlendirilebilirler.Bir kısmı da kamu kurumlarında istihdam etmek toplum açısından da daha faydalı olur.
Arabuluculuk sistemi ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
Arabuluculuğun zorunlu hale getirilmiş olmasını baro olarak tasvip etmiyoruz. Dünya da bunun farklı uygulamaları vardır.Ama eleştirdiğimiz yönü, bunun zorunlu değil de insanların tercihine bırakılması şeklinde olmasıdır.Örneğin bir işçi, işten çıkarıldığında hakkı olan tazminatı, masa başında güçlü durumdaki iş verene karşı korumasız bırakılıyorsa haksızlık olur.Yargı sürecinin uzunluğu bahane edilerek,20 bin alacağı olan işçi pazarlık neticesinde işverenden 10 bine 5 bine ikna edilmeye çalışılırsa haksızlık olup işçinin emeği sömürülmüş olacaktır.Toplumsal anlamda da işçinin çoluğu çocuğu da mağdur olmuş olacaktır.Zaten biz avukatlar girdiğimiz davalarda ki biz buna sulh deriz,zaten belli bir seviyede bu anlaşmaları yapmaya çalışıyoruz
Dava sürelerinin çok uzun olması da insanları bezdiriyor ama..
Davanın uzun süresi ne avukatın,ne vatandaşın ne de adalet bakanlığının isteyeceği bir şey değildir.Bizde şu sıkıntı var;sistem kendi içerisinde yenilenme yapamıyor.Yargıtay da birikmiş milyonlarca dosya var.Yeni kurulan istinaf mahkemeleri tıkanmış durumda. İlk derece mahkemeleri gelen hakim,savcı kalitesinin düşük olması nedeniyle ilk sorun da burada başlıyor.
Yeni dönem hakim ve savcıların verdikleri kararlar neden çok eleştiriliyor?
Yeni jenarasyon hukuk anlamında,eğitim anlamında çok yetersiz.İnsanları temel hak ve özgürlükleri,tazminatları,boşanmaları ile ilgili kararlar vermek durumunda kalıyorlar ama aynı zamanda da çok yeteneksizler.
Mülakat dediğimiz sistemle seçilerek liyakat olmadığı içinki her siyasi iktidar yargıyı elinde tutmak istiyor ki bence de Türkiye’nin en büyük sıkıntısı da bu. Yargının siyasi iktidardan iradeden bağımsız bir güç olabilmesi gerekiyor.Sırtını sadece vatandaşına dayamalı.Seçimini yaparken de tarafsız,adil olabilmeli.İnanlar yargılanırken düşüncesinden,siyasi kimliğinden,etnik kimliğinden, mezhebinden bağımsız olarak “Türkiye Cumhuriyeti adaleti önünde eşit bir şekilde yargılanacağım” düşüncesiyle gidebilmeli.
Hukuka güven neden çok azaldı?
Yıllardan beri bu oran yüzde yirmi,otuzlarda ve bir türlü de artmıyor.Güvenin tekrar sağlanabilmesi içinde insanlar anayasa ile güvence altına alınan yargıç bağımsızlığı teminatı,mahkeme,savcılık veya kolluğa gittiğinde tarafsız adil bir şekilde yargılanacağına dair fiiliyatlı uygulamalarıyla sağlanır.Şuan için yüz otuz bine yakın insanı KHK ile bir gecede resmi gazetede yayınlanan listeler ile ihraç edildi.Ama anayasa da mahkeme kararı olmadan ve de kesinleşmeden kimse hakkında böyle bir işlem yapılamaz.Türkiye’nin en yüksek yargı organı “ben KHK’ ları inceleyemem” diyor.Anayasa mahkemeleri bana göre Avrupa insan hakları mahkemesine gidilmemesi adına süreci uzatmak için kuruldu.Yarın bir gün bu davalarla ilgili ciddi anlamda tazminatlar ödenecek.Vatandaşın cebinden çıkacak.
Darbe ile ülkeyi ele geçirmeye çalışanlar da var ama..
15 Temmuz gecesinde darbe girişiminde bulunan,eline silah alanlar tabiki de yargılansın.Ama Türkçe Olimpiyatlarına methiyeler düzüldüğü,Bank Asya’nın başbakan elleriyle açıldığı ortamda öğretmen,asker,polis Bank Asya da paran var denilerek suçlanması ki insanlara bu banka allanıp pullanıp gösterilmişti. Mademki sorun vardı vatandaş uyarılıp buralara yönelmesi önlenecek.banka da hemen kapatılacaktı.Ama şimdi vatandaş bununla suçlanıp ceza görüyor.O dönemde cemaatin elini eteğini öpmeyen hakim savcı olamazdı.Şimdi de durum farklı değil.Başka cemaatler devrede.Eskiden ders alınmadı.
“Temel sorun liyakatı benimseyememek”
Türkiye’nin temel sorunu liyakatı benimseyememek.Siyasi iktidarın cemaatlerden tarikatlerden beslenmek yerine demokratik,laik hukuk sosyal devleti kurması lazım.
Kişiye özel hukuk mu uygulanıyor?
Kendi koyduğumuz hukuk kurallarına uymadığımız takdirde vatandaştan da uymasını bekleyemeyiz.Önce kendi sistemimizi oturtmalıyız.Siyasi iktidarında öncelikle bunu uymasından geçiyor.Devletin tepesindeki şahıs,bu mahkeme kararını tanımam,öteki mahkeme kararını tanırım dediği zaman vatandaşta aynı şeyi söyleyecektir.
Kişiye özel hukuk uygulanamaz.Hukuk dediğimiz eğilip bükülen,işimize geldiği zaman çekip bir tarafımızda kendi menfaatlerimiz doğrultusunda uygulayacağımız bir sistem olmamalı.Önce bunun güvenliği sağlanmalı.
“Herkes konuşmaya korkuyor”
Artık hiç kimse düşüncesini açıkladığı için ceza evlerinde yatmamalı.Bugün insanlar fikrini söylemekten korkuyor.12 eylül döneminde bile insanlar düşüncelerini söyleyebilirken şimdi herkes korkuyor.Ülkemiz farkılıklarıyla zenginlikleriyle dünya ile rekabet edebilir.Komşu ülkelerle kavga etmeden, Suriye’ de olduğu gibi iç işlerine karışmadan ılımlı politikalarla devam etmek gerekir.
Gaziantep’ de en çok görülen suçlar hangileri?
Genelde hırsızlık,uyuşturucu ve cinsel istismar dosyalarında çok yoğun atış var.Suriyelilerinde suça karılması kamu oyunda sunulduğu gibi çok değil.Türk vatandaşı gibi ceza alıp gereğinde sınır dışı kararları uygulanıyor.Ama yerleşik yaşama iyice geçtikten sonra suçun artmayacağı anlamına da gelmiyor.
İcra dosyalarında artış var mı?
Son zamanlarda ki ekonomik kriz,inşaat sektöründeki daralma yüzünden son zamanda artış var.Piyasadaki sıcak parpa çekilince bankalarla döndürülen işlerde sıkıntıya girdi.Elimize geçen kredileri olduğu gibi betona döktük.Üretkenliğimizi bitirdik.Kendi kendimize yeten bir ülke iken her şeyi dışarıdan alır olduk.Kalifiyeli genç bir nüfusumuz varken bunları istihdam edemedik.
Meclisin tatile girmesini de anlamlı bulmuyorum.Bu ülkenin tatilden çok çalışmaya ihtiyacı var.Özellikle de böyle bir ortamda.
Avukatların sorunları nelerdir?
_Sayının çokluğu da etken olarak ekonomik anlamda sıkıntılar var.
_Mevzuat anlamında hakim ve savcıların ne yazık ki bu meslekle ilgili ön planda olduğu avukatların ikinci planda olması sıkıntılı bir durum.
_Fiziksel mekan anlamında adliye içinde avukat odalarının yetersizliği sıkıntı.
_Otoparkının olmaması yüzünden duruşmalara geç kalma sıkıntıları yaşaması ciddi anlamda problemlerimiz.
_Sayısal anlamdaki kontrolsüz artışın meslek açısından ciddi sıkıntılara yol açması.Örneğin bir işin hakkı on bin iken 2-3 bine indirgenerek haksız rekabet ortamının oluşması.
Bu dönemde yeşil pasaport sadece bizim açımızdan olumlu bir gelişme.
Mesajınız var mı?
İnsanların gerçek anlamda insan haklarına saygılı,adalet açısından da yolu bir çeşit adli makamlara düşen insanların tarafsız adil bir şekilde yargılanacağı bir Türkiye bekliyoruz.Yargı, bunu sağladığı sürece de ekonomik anlamda da düzelmeler olacaktır.Bir ülkede hukuk güvenliği yoksa hiçbir yatırımcı da iş yapmak istemez.
Vatandaş olarak ta biz ne kadar hukuk istiyoruz?Başkalarının haklarında da ne kadar saygılıyız? Sorusuna cevap verip kendimizi ona göre dizayn edip ondan sonra da hukuk anlamında beklentilerimizi şekillendirmeliyiz.
Her şeye rağmen umudumuz kaybetmemek ve hep umut etmek lazım…