Gaziantep’te sosyal medya hesabından mesajını yayınladıktan sonra evinin balkonundan düşen genç kadınla ilgili polis soruşturmasını sürdürüyor. Türkiye bu konuyu tartışırken, Güvenevler Mahallesi’nde genç bir kadın evinde 6 aylık bebeğinin yanında vuruldu. Üst üste yaşanan bu olaylar karşısında Gaziantep’te kadın örgütleri ses vermeye başladı. Üst üste yapılan açıklamalarla kadınlara yönelik işlenen suçlar kınandı.
“KADINLARIN MÜCADELESİNİ ÖN SAFLARA TAŞIYACAĞIZ”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından yapılan açıklamada, “2020 yılı tüm dünyada ve Türkiye’de koronavirüs ile birlikte tecrübe ettiği olağanüstü bir dönem ile son buluyor. Bu pandemi sürecinde dünyanın pek çok yerinde olağanüstü koşullara yönelik olağanüstü önlemler alındı. Herkesin evde kalması gerektiği bu süreçte, bu koşullar kadınlar için zorluklar da ortaya çıkardı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak, Mart ayı ile birlikte hayatımıza giren pandemi süreci için dışarıda virüs-içeride şiddet tehlikesine karşı tüm kurumlara yönelik yapılması gereken planların belirlendiği Şiddetten Korunma Kılavuzu hazırlandı. Dünyada ve Türkiye’de salgın henüz sona ermedi. Ancak 2020 yılında yaşadığımız olaylar, bütün zorluklara rağmen kadın mücadelesini daha ileri taşıdı, daha da büyüttü” denildi.
“SALDIRILAR ARTARAK DEVAM ETTİ”
“Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi kadın düşmanları ve eşitlik karşıtları tarafından tartışmaya açıldı ve sözleşmeye yönelik saldırılar zamanla arttı. Bu saldırılar devam ederken Muğla’da yaşayan Pınar Gültekin’in vahşice öldürülmesi büyük bir etki yarattı. Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar kadın cinayetlerinin durdurulması ve kadına yönelik şiddetin son bulması için meydanlarda buluştu, kitlesel eylemler gerçekleştirildi. Mücadelemizle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi tartışmaya açmaya çalışan hükümet geri adım attı. Sadece geri adım atmak yetmez diyerek, İstanbul Sözleşmesi’ni tamı tamına uygulatacağız diyerek mücadelemize devam ediyoruz” şeklinde açıklama yapan platform açıklamayı şu şekilde sürdürdü;
“İçişleri Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerine dair gerçekleri açıklamak yerine neredeyse her ay manipülatif açıklamalarda bulundu. Verileri çarpıtma, gerçekleri açıkla dedik. Kadın cinayetlerini durdurmak için 12 ay yeter dedik. Atılması gereken adımların hepsini tek tek açıkladık. Bu yıl 300 kadın cinayeti işlenmiş, 171 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 300 kadından 182’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 22’si ekonomik, 96’sı da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 182 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.”