2018-2019 Eğitim-Öğretim yılı sonuna yaklaşırken Türk Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi ilk defa Milli Eğitim İl Müdürlüğü için yılsonu karnesi hazırlamadı. Türk Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Bekir Avan, geçen yıla oranda bul yıl yaşanan sorunlarda bir değişiklik yaşanmadığı için karne hazırlamadıklarını dile getirdi.
ÖĞRENCİLERDE TATİL SEVİNCİ BAŞLADI
“Bir eğitim-öğretim yılının daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. 14 Haziran 2019 Cuma günü Gaziantep’te anaokulu, ilkokul, ortaokul ve liselerde eğitim gören yaklaşık 640 bin öğrenci karnelerini alacaktır. Öğrencilerimiz 14 Haziran 2019 Cuma günü karnelerini alacaklar. Öğretmenler ise Haziran ayı sonuna kadar yapılacak seminer çalışmalarından sonra 1 Temmuz’da tatile girecekler” şeklinde konuşan Avan sözlerine şu şekilde devam etti;
“2018-2019 eğitim öğretim yılı MEB’de nitelik tartışmalarının tavan yaptığı bir yıl oldu. Yıllardır şu kadar okul, şu kadar derslik, şu kadar öğretmen ataması yapıldı diye milli eğitimi adeta sayıdan ve nicelikten ibaret gören siyasi iktidar anlayışı, niteliğin önemli olduğunu geç te olsa anlamak zorunda kaldı. Yıllardır eğitimde yandaşlaşmak ve kendi zihniyetini dayatmak için sistem tartışmaları yürütülmektedir. Milli eğitimdeki sistem tartışmaları 2011 yılındaki 4+4+4 sistem dayatmasıyla kuşatmaya dönüşmüştür. İşte milli eğitimde müfredat dayatmalarıyla kuşatmanın tamamlanmaya çalışıldığı günümüzde eğitimde niteliği bitirdiklerini fark ettiler. Fark ettiler fark etmesine ama eğitimi yıllardır kendi zihniyetlerini hakim kılmak için yandaş kampına çevirenler, kuşatanlar hiç aynaya bakmadılar faturayı yine öğrencilere, öğretmenlere kesmeye çalıştırlar.”
“MİLLİ EĞİTİMDE SORUNLAR BİTMEK BİLMİYOR”
“LGS sınavları açıklandıktan sonra ise yine büyük sıkıntıların yaşanacağını şimdiden söyleyebiliriz. Herkes evine en yakın okula gidecek anlayışı ve sloganıyla yeterli puan alamayıp nitelikli okullara gidemeyen öğrencilerin evine yakın ve adrese dayalı okullara kayıtları sırasında tam olarak kaos yaşanacaktır” şeklinde konuşan Avan sözlerini şu şekilde sürdürdü;
“Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız her ilde nitelikli okullardan sonra başarılı olan Anadolu Liselerine girmek için yarışacaklardır. Milli Eğitim Bakanlığı nitelikli okul kavramıyla beraber kayıt döneminde yaşanacak yeni bir kaos ve huzursuzluğunda kapısını açmış bulunmaktadır. İstediği okula gidemeyen öğrenciler ise özel okullara zorla yönlendirilmiş olacaklardır. MEB’in bu anlayışını kabul etmiyoruz. Çocuklarımızın umutları karartılarak gelecek planlaması yapılamaz. Milli Eğitim Bakanlığı çocuklarımızın mutsuz ve umutsuz olduğu bir Türkiye istiyorsa, bunu asla kabul edemeyiz. Milli Eğitim Bakanlığı anlayışı ve zihniyeti artık eziyete dönüşmüş görünmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, kadro ve zihniyet olarak tepeden aşağı değiştirilmelidir. Yine milli eğitimdeki adrese teslim şube müdürlüğü, okul müdürlüğü, müdür yardımcılığı sınavlarıyla eğitim yönetimi yandaşlara teslim edildi. Özellikle 2013 yılından sonra işini ne kadar kötü yapan, ehliyetsiz liyakatsiz yandaş varsa milli eğitimde yönetici yapıldı. Bu yandaşların milli eğitime dayatılmasında dini grupların etkisini ve nüfuz alanlarını da unutmayalım.”
“EĞİTİMCİLER OLUMSUZ ŞEKİLDE ETKİLENİYOR”
“Yıllardır çalışan öğretmenlerin alacağı başarı, üstün başarı ve ödüllerin büyük çoğunluğu yine yandaşlara verildi. Çalışan öğretmenlerin ödüllerinin yönetici olması için ödül alması gerekiyor düşüncesiyle sürekli yandaşlara ve ekseriyetle de yandaş yöneticilere verilmesi öğretmenleri olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Eğitimde başarıyı arttırmak yerine, ayrımcılıkta, ötekileştirmede, yandaşlaşmada zirve yapılmaya devam edilmektedir” diye sözlerini sürdüren Avan daha sonra şu şekilde devam etti;
“Sonuçta eğitimde başarısızlığın sebebi olan Milli Eğitim Bakanlığı Merkez ve taşra teşkilatları, yandaş okul yöneticileri el birliğiyle faturayı öğrencilerden sonra öğretmene kesmeye çalışmaktadırlar. Bunun içinde “Öğretmen performans değerlendirme sistemini” öğretmenlere dayatmaya çalıştılar. İşte yapılan eğitim öğretim çalışmaları yanında, faturayı öğrencilere kesmek için lise ve üniversiteye geçişler için yapılan sınav sistemi değişiklikleri ve “Öğretmen performans değerlendirme sistemi” dayatmaları 2018-2019 eğitim-öğretim yılına damgasını vurmuştur. Türk Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi olarak bizler Gaziantep’te, Sendikamız ve Şubelerimiz Ülke genelinde haksızlıkları, hukuksuzlukları önleyerek, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın daha iyi yetişmesi için mücadele vermekteyiz. Türkiye genelinde 201 bin 480 üyemizle ve tüm eğitim çalışanlarıyla birlikte çocuklarımızı yarınlara hazırlıyoruz. Eğitim gelecektir, Ülkemizin geleceği, çocuklarımızın, insanlarımızın göreceği eğitime bağlıdır. Bu nedenle eğitim milli olmalı, eğitimde atılan her adım ve yapılan her iş milli olmalıdır. Sendika olarak yapılan her işi ve atılan her adımı takip etmekteyiz. Ülkemizi yönetenlere, Milli Eğitim Bakanlığı ve tüm taşra teşkilatlarına sesleniyoruz. Sözleşmeli öğretmen ve memur atamasına son verilmeli, kamudaki tüm sözleşmeli öğretmen ve memurlar kadrolu yapılmalıdır. Öğretmen ve memur atamaları mülakatla değil, KPSS sınav puanıyla eşit ve adil bir şekilde yapılmalıdır. Öğretmenlerin zorla çalıştırılmak istendiği mahrumiyet bölgelerinde öğretmenlere Zorunlu Hizmet Tazminatı verilmelidir. Öğretmenleri itibarsızlaştıracak ve onurumuzu kıracak bir uygulama olan Öğretmen performans değerlendirme sistemini kökten iptal edilmeli ve öğretmenlerden özür dilenmelidir. Öğretmene ve okul ortamına yönelik şiddetin azaltılması ve ortadan kaldırılması için başta Milli Eğitim Bakanlığı ve Ülkemizi yönetenler eğitime ve eğitim çalışanlarına sahip çıkmalı, öğretmenlerin değersizleştirilmesine son verilmelidir. Eğitime hazırlık ödeneği tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir. Eğitimde ve kamuda ayrımcılık ve yandaşlık bitirilmeli, ehliyet ve liyakat esas alınarak parti ve yandaş devleti uygulamalarına son verilerek kamuda nitelik arttırılmalıdır. Okullaşmada sadece imam hatiplerin değil, tüm eğitim kurumlarının ve bütün öğrencilerin önemli olduğu, Ülkemizin tüm çocuklarını ve insanlarını kucaklayan bir dil ve anlayış ortaya konulmalıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu ve Başöğretmenimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti Devletimize, Türk Büyüklerine, Ülkemizi yönetenlere ve yönetmekte olanlara hakaretlere sessiz ve tepkisiz kalınmamalıdır. Atatürk ve Cumhuriyet karşıtları oluşmasına ve oy hesabıyla oluşturulmak istenilen cepheleşmelere son verilmelidir.”