Özel Haber

KESK enflasyon rakamlarına isyan etti

KESK Gaziantep Şubeler Platformu, basın açıklaması yaparak TÜİK 'in açıkladığı enflasyon rakamlarını bir kez daha protesto etti.

KESK enflasyon rakamlarına isyan etti
19-07-2022 11:40
Gaziantep

KESK Gaziantep Şubeler Platformu, basın açıklaması yaparak TÜİK 'in açıkladığı enflasyon rakamlarını bir kez daha protesto etti.

"İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz" talebiyle Gaziantep Eğitim Sen Şubesinde düzenlenen basın açıklamasını KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Parlakçı okudu. TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığını, memur ve emekli maaşlarının enflasyon karşısında eridiğini belirten Parlakçı, Resmi enflasyon farkı hesaplamasında hile yapıldığını belirterek, “Sahte enflasyon rakamlarına, ‘refah payı’ aldatmacasına göre maaş artışı değil, insanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz. Tüm kamu emekçilerine, emeklilere en az vergi artışı kadar yüzde 86 enflasyon farkı ödenmelidir" dedi.

İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ÜCRET İSTİYORUZ

KESK Gaziantep Şubeler Platformu, enflasyon ve maaş artışları ile ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi.

"İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret İstiyoruz" talebiyle Gaziantep Eğitim Sen Şubesinde düzenlenen basın açıklamasını KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Eğitim Sen Şube Başkanı Ömer Parlakçı okudu. Parlakçı, “Sahte enflasyon rakamlarına, ‘refah payı’ aldatmacasına göre maaş artışı değil, insanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz” dedi.

EMEKÇİLERİN YAŞADIĞI YOKSULLAŞMA TÜİK VERİLERİ İLE GİZLENEMEZ BOYUTLARA ULAŞMIŞTIR

Emekçilerin yaşadığı yoksullaşmanın TÜİK verileri ile gizlenemez boyutlara ulaştığını belirten Parlakçı, şöyle konuştu:

“TÜİK’e göre enflasyon; aylık: yüzde 4.95, altı aylık yüzde 42,35, yıllık yüzde 78,62 artmıştır. Resmi gıda enflasyonu yüzde 93,93’e ulaştırma enflasyonu ise %123,37’e ulaşmıştır. Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup)  verilerine göre ise enflasyon: aylık yüzde 8,31, altı aylık yüzde 71,43, yıllık yüzde 175,55 artmıştır. TÜİK ve ENAGrup verileri arasındaki uçurum iktidarın yıllardır sürdürdüğü yaşanan gerçek enflasyonu perdeleme, enflasyonu düşük göstererek milyonlarca çalışanın maaşını, ücretini düşük gösterme politikasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla halkın çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığı gerçek enflasyon TÜİK rakamlarını katlamakta,  ENAGrup rakamlarını doğrulamaktadır. Emekçilerin, işçilerin, emeklilerin, halkın yaşadığı yoksullaşma TÜİK verileri ile gizlenemez boyutlara ulaşmıştır” dedi.

ZENGİN KESİM İLE DAR GELİRLİ KESİMLERİN YAŞADIĞI ENFLASYON FARKLIDIR

Toplumun zengin kesimleri ile neredeyse yüzde 95’ini kapsayan dar gelirli kesimlerin yaşadığı enflasyonun farklı olduğunu ifade eden Parlakçı, şu ifadeleri kullandı:
“Öncelikle altını çizmek isteriz ki; toplumun zengin kesimleri ile neredeyse yüzde %95’ini kapsayan dar gelirli kesimlerin yaşadığı enflasyon farklıdır. Bugün dar gelirli kesimler gelirlerinin en az %85’ini sadece üç kaleme;  gıda, kira ve ulaştırmaya harcamak zorunda kalmaktadır. Üstelik bu kalemlere yaptıkları harcamaları en asgari düzeye indirmek zorunda kalan milyonlar ne yeterince beslenebilmekte, ne de barınma, ısınma gibi ihtiyaçlarını yeterince karşılayabilmektedir.
Dolayısıyla açlık sınırının yarısı kadar bir tutarla yaşam savaşı veren emeklilerin, ezici çoğunluğu açlık sınırı altındaki asgari ücrete mahkum edilen işçilerin, maaşı açlık sınırına yaklaşan kamu emekçilerinin ve dar gelirli milyonlarca yurttaşın yaşadığı gerçek enflasyonda gıda, kira ve ulaştırmada yaşanan zamların payı çok daha fazladır.  Nitekim TÜİK tarafından açıklanan gıda enflasyonu (%93,93)  ve ulaştırma enflasyonu (%123,37) genel resmi enflasyonun (%78,62) oldukça üzerinde seyretmektedir. Buna rağmen özelikle gıda ve konut (kira) enflasyonu bilinçli olarak yaşanan enflasyondan düşük gösterilmektedir.
Kamuoyunda sıkça ifade edildiği üzere “TÜİK nerden alış veriş yapıyor, bu fiyatları nereden topluyor?” bilemiyoruz. Ancak çarşıya, pazara yansıyan fiyatların bu sanal rakamların üzerinde olduğunu biliyoruz. Örneğin,  TÜİK verilerine göre son bir yılda;  ekmekte %92, makarna ve çeşitlerinde %118, tavuk etinde %116, dana etinde %97, sütte %137, peynirde %104, margarinde %138, patateste %243 (3,43 kat), şekerde %147 fiyat artışı yaşanmıştır.  Oysa bir yıl önce 1,5 TL olan 200 gram beyaz ekmeğin fiyatı bugün pek çok şehirde %166 artış sonucunda 4 TL’ye çıkmıştır.  Diğer illerde de ekmeğe zam kapıdadır.  Bir yıl önce 17 TL olan tavuk etinin kilogram fiyatı %165 artışla, bugün 45 TL’ye,  bir yıl önce 35 TL olan beyaz peynirin kilosu  %143 artışla bugün 85 TL, bir yıl önce 55 TL olan dana kuşbaşının kilogram fiyatı %136 artışla fiyatı bugün 130 TL olmuştur.

TÜİK VASITASI İLE MİLYONLARCA KAMU EMEKÇİSİNİN ALIN TERİ ÇALINMAKTA

TÜİK verilerinde kira artış oranı ise gerçekte yaşanan artış oranın çok altında kalmıştır. Piyasadan doğrudan veri toplayan, gayrimenkul alanında çalışan kurumların Mayıs ayı verilerine göre kirada son bir yılda ortalama %150,  yani iki buçuk kat artış yaşanmıştır. Oysa söz konusu oran TÜİK verilerinde sadece %22,8 olarak gösterilmektedir. Resmi verilerde kira artışları mevcut kiralar üzerinden hesaplandığı için kiralardaki gerçek yükselişi yansıtmamaktadır. Oysa özellikle ataması yeni yapıldığı,  tayini çıktığı için şehir değiştirmek zorunda kalan kamu emekçileri, üniversite eğitimi için şehir değiştiren öğrenciler başta olmak üzere toplumun karşılaştığı kira atışları yukarıda da altını çizdiğimiz üzere resmi verilerin çok çok üzerindedir.
Öte yandan dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin 400 TL’yi, yoksulluk sınırı 20 bin 500 TL’yi aşmıştır. Ortalama kamu emekçisi maaşı 6 bin 750 TL’de, ortalama kamu emekçisi emeklisi maaşı ise 4 bin 674 TL’de kalmıştır. Tüm bunlara rağmen resmi enflasyon yıllardır TÜİK vasıtası ile düşük gösterilerek milyonlarca kamu emekçisinin, işçinin, emeklinin ekmeğiyle oynanmakta, alın teri çalınmaktadır.”

 MAAŞ ARTIŞLARIMIZ “MÜJDE” DEĞİL EMEK HIRSIZLIĞIDIR

“Yüzde 42’lik maaş artışı kazanç değil, büyük bir kayıptır” diyen Parlakçı şöyle devam etti:
“Açıklanan TÜİK verilerine göre altı aylık enflasyon %42,35 olmuştur. Buna göre işçi emeklilerinin ve BAĞKUR emeklilerinin maaşları bu oranda yani %42,35 artacaktır. Kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarındaki artışta ise şu yol izlenecektir.  Önce altı aylık enflasyondan (%42,35)  toplu sözleşme ile 2022 yılı Ocak-Haziran dönemi için maaşlarda yapılan artış (2,5 puanlık refah payı aldatmacası dahil %7,5)  düşülecektir. Ardından bu “enflasyon farkına”  2022 Temmuz -Aralık dönemi için “toplu sözleşme” ile yapılan artış (%7) eklenecektir. Bu durumda kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşında birikimli olarak %44,3’lük bir artış yapılması gerekmektedir. Buna rağmen Memur Sen ve bir kısım medya söz konusu artışın %41,69 olacağını açıklamıştır.
Emeği ile geçinen tüm kesimler gibi kamu emekçilerinin ve emeklilerinin de sadece enflasyona ezdirilmediği, ağır bir yoksulluk girdabına sürüklendiği koşullarda söz konusu artışı “memura, emekliye müjde” diyerek allayıp pullayanları kınıyoruz. Her şeyden önce gerçekte yaşanan enflasyonun yıllık %140, altı aylık enflasyonun %75, TÜİK rakamlarına göre bile gıda enflasyonun, %94, ulaştırma enflasyonunun %127 olduğu mevcut koşullarda yüzde 42’lik maaş artışı kazanç değil, büyük bir kayıptır.
Öte yandan geçtiğimiz günlerde TBMM’den çıkarılan “Ek Bütçe” Kanunu’nda emekçilerden, halktan toplanacak vergiler 1 Trilyon 80 Milyar TL ek ödenekle tam %86 artırılmıştır. Üstelik mevcut Gelir Vergisi Tarife Dilimleri değiştirilmemiştir. Bu nedenle alınacak maaş artışları daha cebe girmeden başta kaynakta kesilen Gelir Vergisi olmak üzere vergilere gidecektir. Dolayısıyla bugün “enflasyon farkı” ve “toplu sözleşme artışı” adı altında maaşlarımızda yapılacak yaklaşık %42’lik zam, daha önceki maaş zamları gibi, birkaç ay içinde buharlaşacaktır. En yalın ifade ile enflasyon oranında maaş artışı dünyanın her yerinde sıfır maaş zammı demektir. Yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK resmi verileri ile yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise milyonlarca bordrolunun cebinden almak,  alın terinin karşılığını vermek yerine sofrasındaki ekmeği daha da küçültmektir.”

RESMİ ENFLASYON FARKI HESAPLAMASINDA BİLE HİLE YAPILIYOR!

Resmi enflasyon farkı hesaplamasında hile yapıldığını belirten Parlakçı, şöyle konuştu:
“Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümü hocası Prof. Dr Aziz Çelik’in altını çizdiği üzere; Maaşları gerçek enflasyonla buharlaşan kamu emekçilerinin ve emeklilerinin resmi enflasyona göre maaş artışı bile eksik ve hatalı hesaplanmaktadır.  Bilindiği üzere 2022-2023 yıllarını kapsayan 6. Dönem “toplu sözleşme” ile kamu emekçilerinin ve emeklilerinin 2022 yılı maaşlarının ilk altı ay için %5, ikinci altı ay için %7 artırılması düzenlenmiştir. Ancak 2021 yılı enflasyonu her zamanki resmi enflasyon tahminlerini aşmış, bunun üzerine siyasal iktidar milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin tepkisine karşı  “%2,5 refah payı aldatmacası” oyununa başvurmuştur.
Siyasi iktidar önce kamu emekçilerine ve emeklilerine “2,5 refah payı” verileceğini açıklamıştır. Ardından TBMM’ye Ocak ayı başında getirilen yasa teklifi ile kamu emekçilerinin ve emeklilerin 2022 yılının ilk altı için maaşlarında toplu sözleşme ile yapılacak artış %5’tan %7,5’e çıkarılmıştır. Böylece 2,5 refah payı veriliyormuş gibi bir algı oluşturulmuştur. Ancak aynı teklife eklenen başka bir madde ile toplu sözleşmede 2021 Aralık-2022 Haziran dönemini kapsayan altı ayda ortaya çıkacak enflasyon farkı hesabında geçerli olan %5 oranı da %7,5’a çıkarılmıştır.  “Refah payı” kavramının bilinçli olarak kullanılmadığı Ali Cengiz oyunu ile sadece ikinci altı aylık dönemde ortaya çıkacak olan enflasyon farkının 2,5 puanlık kısmı öne çekilmiştir.
Söz konusu yasa teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerine ne Memur Sen ne de Kamu Sen katılma zahmetinde bulunmamıştır. Kamu emekçileri adına sadece konfederasyonumuz KESK’in katıldığı komisyon toplantısında uzun tartışmalar yaşanmış, Toplu Sözleşmenin bağlayıcı bir yasa olduğuna, başka bir yasa ile kamu emekçilerinin ve emeklilerin aleyhine değiştirilemeyeceğine ilişkin itirazlarımız yok sayılmıştır. Göz göre göre bir hukuksuzluğa daha imza atan iktidar söz konusu hileyi 7351 sayılı Kanun’un 16. Maddesinde düzenleyerek 22 Ocak 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlamıştır.
Söz konusu “refah payı” hilesi bugün net olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü bugün 6 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin enflasyon farkı, dolayısıyla maaşı bu hukuksuzluk üzerinden hesaplanmaktadır. Yandaş konfederasyon başkanı ise “kamu görevlileri ve emekliler için maaş/ücret artışı ise enflasyon farkıyla birlikte toplamda %41,69 olarak gerçekleşti” diyerek bu hukuksuzluğa açıktan destek vermektedir. Buna göre geçtiğimiz altı aylık enflasyondan ikinci altı ayda geri almak üzere eklenen 2,5 puan dahil toplam %7,5 düşülerek enflasyon farkımız %34,85 olarak gösterilmektedir. Buna  %7 toplu sözleşme artışı eklenerek toplam maaş artışımız %41,69 olarak uygulanmak istenmektedir.

ORTADA 2,5 PUANLIK BİR REFAH ARTIŞI DEĞİL, AÇIK BİR HİLE VARDIR

Tekrar altını çiziyoruz. 22 Ocak 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7351 sayılı Kanun’un 16. Maddesi ile hukukun arkasından dolanılmış. En temel ilke olan toplu sözleşme özerkliği ilkesi yok sayılmış, kamuoyuna “memura ve memur emeklisine 2,5 puan refah payı vereceğiz” sözü verilmesine rağmen 2022 yılı ilk altı ayı için %5 olan toplu sözleşme maaş artışı %7,5’a çıkarılmış, ancak söz konusu 2,5 puanlık artış 2022 yılının ilk altı aylık enflasyon farkından düşülmüştür. Kısacası ortada 2,5 puanlık bir refah artışı değil, açık bir hile vardır.
Olması gereken, 2021 Aralık -2022 Haziran dönemini kapsayan  6 aylık enflasyondan  2022 yılı ilk altı ayı için %5 olan toplu sözleşme artışını düşerek enflasyon farkına ulaşmak ve bu farka 2022 yılı ikinci aştı ayı için %7 olan toplu sözleşme artışını eklemektir. Bu durumda altı milyon kamu emekçisinin ve emeklinin resmi enflasyona göre maaş artışı %46,96 olacaktır. Eğer resmi enflasyon farkı hesaplamasına ilişkin söz konusu hukuksuzluk giderilmez ise maaşları gerçek enflasyon karşısında fazlası ile eriyen tüm kamu emekçileri bir de resmi enflasyon kaybı yaşayacaktır.
Örneğin eğer hata düzeltilmez ve maaş artış oranı %41,69 olarak uygulanırsa; 7 bin 500 TL olan bir kamu emekçisinin maaşı Temmuz’da 3.127 TL artacaktır. (7.500 *%41,69). Söz konusu artışın altı aylık karşılığı 18 bin 756 TL olacaktır. Doğru işlem yapılıp maaş artışı %46,96 olarak uygulanırsa söz konusu kamu emekçisinin maaşı Temmuz’da 3 bin 522 TL artacaktır. Bu artışın altı aylık karşılığı ise 21 bin 132 TL olacaktır. Kısacası 2,5 puan refah payı vereceğiz diyerek başlanıp daha sonra geri alınmak üzere %2,5’luk maaş artışına ulaşılan hileden vazgeçilmez ise söz maaşı Haziran itibari ile 7.500 TL olan bir kamu emekçisi aylık 395 TL, altı aylık 2 bin 370 TL “resmi enflasyon kaybı” yaşayacaktır. Haziran itibari ile 10 bin TL maaş alan bir kamu emekçisinin yaşayacağı kayıp ise aylık 527 TL, altı aylık 3 bin 162 TL olacaktır. Konfederasyonumuz KESK en başından beri dikkat çektiği aldatmacanın ortadan kaldırılması için önümüzdeki süreçte de hukuki girişimlerini ve başta kamu emekçileri ve emeklileri olmak üzere kamuoyunu aydınlatma faaliyetlerini sürdürecektir.

KENDİNE %86” ENFLASYON FARKI” ALAN İKTİDAR BİZE %35’İ  “MÜJDE” GİBİ GÖSTERİYOR

Daha birkaç gün TBMM’den geçirilen ek bütçe ile TÜİK enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmanın çok uzağında olduğu, dolayısıyla maaşlarımızda TÜİK rakamlarına göre yapılan artışların sefalet düzeyinde kaldığı bir kez daha ispatlanmıştır. Söz konusu ek bütçe ile mevcut bütçeye 1 Trilyon 80 milyar TL eklenmiştir.  Yılın daha beşinci ayında bütçeye eklenen tutar ile adeta duble bir bütçe oluşturulmuştur. İktidarın artan enflasyon nedeni ile “zaruri” hale geldiğini açıkladığı ek bütçe ödeneğinin, yani 1 Trilyon 80 Milyar TL’nin tamamı vergilerden karşılanacaktır. Bunun için toplanacak vergiler başlangıç bütçesine göre %86, 2021 yılı bütçesine göre %101 artırılmıştır.
Artan vergi yükünün adresi ise değişmemiştir. Tüm yük yine maaşından, ücretinden peşin peşin kesilen gelir vergisiyle, KDV ve ÖTV başta olmak üzere attığı her adımda dolaylı vergilerin ezici kısmını ödeyen bordrolulara ve halka yıkılmıştır. Kısacası TÜİK Mayıs ayı rakamlarına göre beş aylık enflasyonun %35 olduğu koşullarda iktidar vergi gelirleri üzerinden kendine “%86’lık enflasyon farkı”  ödeneği yaratmıştır.  Bu durum iktidarın TÜİK vasıtası ile açıklanan resmi enflasyona kendisinin de inanmadığı ama halkın inanmasını beklediği bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Buna rağmen siyasal iktidar 6 milyon kamu emekçisine ve emekliye %35’lik enflasyon farkını ve %7’lik  “toplu sözleşme” artışını kamuoyuna “müjde” gibi sunmaktadır.

YENİ BİR “REFAH PAYI ALDATMACASI İÇİN ŞİMDİDEN UYARIYORUZ!

Bu noktada tüm kamu emekçilerini ve emeklileri yeni bir “refah payı” aldatmacası konusunda şimdiden uyarmayı görev biliyoruz. Maaşlarımızda 2022 Temmuz-2022 Aralık dönemi için yapılacak toplu sözleşme maaş artışı sadece %7’dir. Söz konusu altı aylık dönemde yaşanacak resmi enflasyonunun bu oranın kat kat üzerinde olacağını görmek için kahin olmaya gerek yoktur. Bu koşullarda iktidarın altı ay önce oynadığı, “refah payı” aldatmacasını tekrar etme olasılığı artmıştır.
Çünkü yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK resmi enflasyonunun katladığı mevcut koşullarda, hele de vergiler ek bütçe ile önümüzdeki altı ay için %86 arttırılmışken bu vergilerin yükünü taşımaya devam edecek olanlara, gelecek altı aylık dönemdeki enflasyon farkından düşmek kaydıyla, üç beş puanlık refah payı vermenin iktidara kaybettireceği hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla bizzat Cumhurbaşkanı’nın bugün, yarın ekranların karşısına geçip “Memurlarımızın ve memur emeklilerimizin maaşlarına Temmuz’da enflasyon farkı artı toplu sözleşme artışı ile %42 zam yapacaktık.
Ancak bayram müjdesi olarak bunun 3 puan refah payı eklenmesi suretiyle %45’e çıkarılması talimatı verdim”  demesi karşısında şaşırmasın. Öte yandan iktidarın hanesine kazanç olarak yazılacak bu hile ile kamu emekçilerinin hanesine yeni bir kayıp olarak eklenecektir. Yıllardır yapılan bu hilelerle sefalet oranlarında artırılan maaşlarımızın açlık sınırı ile arasındaki makas neredeyse tamamen kapanmıştır.”
Talepleri sıralayan Parlakçı, şu ifadeleri kullandı: “İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret İçin: Tüm kamu emekçilerine, emeklilere en az vergi, artışı kadar %86 enflasyon farkı ödenmelidir. Mevcut durumdaki gelir vergisi tarifesinde, dilim tavan-tabanlarında veya vergi oranlarında ek bütçeye paralel artış yapılmalıdır. Aksi durumda maaş artışları cebimize girmeden gelir vergisine gidecektir. İktidarın bütçeyi tek başına belirleyip ardından toplu sözleşme masasında “bütçe imkanlarımız el vermiyor” diyerek bizleri hedeflenen çarpık enflasyon rakamlarına mahkum bırakma politikasına artık son verilmelidir.
Emekçilerin, sendikaların, halkın bütçeye katılma hakkı önündeki engeller kaldırılmalıdır. 2023 bütçesi hazırlıklarına başlanacak olan önümüzdeki Ekim ayında toplu sözleşme masası kurulmalıdır. En düşük kamu emekçisinin geliri maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER