Yaklaşık 1958'den beri baba mesleği kuyumculuğu icra eden Cenan Mücevherat işletme sahibi Tahir Uçkun, 2008 yılından beri portföyüne pırlantayı da ekledi. Pırlantaya olan talebin altına olan talepten çok daha yüksek olduğunu söyleyen Uçkun, pırlanta alırken de 'Çadır' hilesine karşı vatandaşı uyararak, "Çadır adı altında satışlar yapılıyor. İstanbul firmaları satışın düştüğü durumlarda satış yapmak için böyle bir yönteme gidiyor. Burada tüketicinin avantajı değil firmanın avantajı ön plandadır. Vatandaş dikkatli olsun" dedi.
O ZAMAN PİYASADA ÇOK ÇEŞİT YOKTU
"Babam ilk mağazasını 1958 yılında açtı" diyen Tahir Uçkun, o zamanlarda ürün çeşitliliğinin çok az olduğunu ancak şimdilerde çok fazla çeşitliliğin bulunduğunu belirterek, "4-5 kalem ürün gamıyla sektöre giriş yaptık. Yüzeysel olarak söyleyecek olursam bilezik, burma, düz alyans ve baklava dilimi dediğimiz modeller vardı o zamanlar. O zaman piyasada çok çeşit yoktu" diye konuştu.
GAZİANTEP'İN KENDİNE ÖZEL TAKISI OLMALI
Gaziantep'in kendine özgü takısı olması gerektiğine de dikkat çeken Uçkun, "Kahramanmaraş atölyecilikte Gaziantep'ten çok daha iyi. Özellikle 22 ayarda bize çok katkısı oldu diyebilirim. Fantazide ise İstanbul'un ismini verebilirim. İkisini harmanladık ve Gaziantep'te güzel işler yaptık. Ama hâlâ Gaziantep atölyecilik açısından istenilen noktaya gelmedi. Ben isterdim ki Gaziantep'in de takıda bir geleneği olsun. Nasıl ki bir Trabzon'un 'Trabzon bileziği', Maraş'ın 'Maraş burması', Mardin'in 'Telgari'si, Şanlıurfa'nın 'Akıtma'sı varsa Gaziantep'in de bir takısı olması gerekirdi" ifadelerini kullandı.
DEĞERLİ TAŞ TALEP EDİLİYORDU
Pırlantaya geçiş fikrinin vatandaş talebinden kaynaklandığını da belirten Uçkun şöyle konuştu; "2008'de Gaziler Caddesi'ndeki mağazamız belediye tarafından kamulaştırıldığı zaman Gazimuhtarpaşa Bulvarı'na geldik. Artık yavaş yavaş 'Değerli taş' talep ediliyordu. Pırlanta ağırlıklı bir firma da bize teklifte bulununca beraber yola çıktık. Biz de taşla tanışmaya başladık. Tabi taş çok başka bir şey. Taşın içine girdiğiniz zaman çıkamıyorsunuz. Onu yaşamak, değerini bilmek gerekiyor. Sonra da pırlantada zirveye çıktık diyebilirim. Benim şu an ürün gamım pırlanta. Altını solladı. Altının yükselmesi alım gücünü düşürdü. Hediye takılarımız 'Lira' idi ama gram altına düştü."
ELMASLAR AFRİKA VE SİBİRYA'DAN ÇIKIYOR
Pırlantanın kolay bulunan bir taş olmadığına ve Afrika, Sibirya gibi ülkelerde toprağın kilometrelerce altından çıktığına vurgu yapan Uçkan, "Genelde en iyi kesim de Belçika’da yapılır. Tüketicinin parmağına gelene kadar çok ciddi süreçten geçiyor. Ham elmas olarak çıkıyor. Sonra ustaların elinden geçerek işleniyor, kesiliyor. Pırlantada özellikle ‘G’ ve üstü renkleri tavsiye ederim. ‘G’nin altındaki renklerde genelde sararma olur. ‘F’ de önerebilirim. Bunlar bütçeye de uygun. Renginin güzel ve berrak olması fiyatı etkiler. Kesim de iyi olursa taş çok daha değerli hale gelir" dedi.
'ÇADIR' SATIŞLARINA UYARI
Pırlantada dikkat edilmesi gereken hususlar noktasında da vatandaşa uyarılarda bulunan Uçkan, pırlantada markaya değil kaliteye bakılması gerektiğine değindi. 'Çadır' satışları konusunda da önemli noktalara dikkat çeken Uçkan şöyle devam etti; "Taşın markası olmaz kalitesi olur. Ürün alırken buna önem versinler. Ayrıca tanıdıkları ve bildikleri yerlerden alsınlar. ‘Çadır’ adı altında satışlar yapılıyor. O konuda tüketici kesinlikle dikkatli olmalı. İstanbul firmaları satışın düştüğü durumlarda satış yapmak için böyle bir yönteme gidiyor. Burada tüketicinin avantajı değil firmanın avantajı ön plandadır. Bunlar da denetlenmiyor. Denetim zayıflığı var. Kesinlikle denetlenmesi gerekiyor. Vatandaş pırlanta alacağı zaman markasına bakmasın, ürünü araştırsın. Ürünlerin sertifikaları da var. Onları da kesinlikle alsınlar. Rengine, berraklığına ve kesimine dikkat ederek sertifikalı pırlantalar alınmalı. Ürün sertifikasının yanında uluslararası sertifika da veriyoruz.”
NARİN DEMİRCİ
