Mobil

Turistler en çok hanları geziyor

Gaziantep’te yer alan Hanlar, Selçuklu ve Osmanlı sivil mimari yapılarında önemli bir yere...

Turistler en çok hanları geziyor
14-04-2017 12:53
Gaziantep

Gaziantep’te yer alan Hanlar, Selçuklu ve Osmanlı sivil mimari yapılarında önemli bir yere sahip olmuştur. Tasarımlarına uygun olarak ticari amaçlı kervanların, seyahat halinde yolcuların, geceyi rahat ve emniyet içerisinde geçirebilmeleri için inşa edilmiş aynı zamanda hem misafirhane, hem de pazar olan, harp zamanlarında da erzak ve mühimmat ambarı olarak hizmet veren önemli yapı olan hanlar yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Gaziantep’te yer alan tarihi hanların önemli bölümü restore edilerek yerli ve yabancı turistlerin ilgisine sunuldu. Yetkililer, “Dış görünüşleriyle bir kaleyi andıran hanların, içine girildiğinde bir ticaret kervanının her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecek sosyal tesis niteliğindedir. Günümüze kadar ulaşabilen hanlar ilimizin nasıl bir ticaret merkezi ve ticaret kafilelerinin uğradığı bir kent olduğunu göstermektedir.  Hanlar iki kısımdır; menzil adı verilen yapılar, ulaşım yolları üzerinde inşa edilenlerdir. Şehir hanları ise, tamamen ticari amaçla kullanılmaktadır. Hanın bir bölümünde genelde üst katta gelen misafirlerin (tüccarların) konaklamaları için odalar bulunur, diğer bölümünde ise ambarlar ve geniş avlular yer alırdı. Genelde giriş katta olan ahırlar ise bu malları taşıyan katırcı kervanlarının hayvanları için ayrılmıştır. Gaziantep’te vaktiyle 31 Han varlığı bilinmektedir. Bunlardan bir kısmı yıkılarak yok olmuş, bir kısmı ise değişikliğe uğrayarak varlıklarını devam ettirmektedir. 14. ve 15.yüzyıllarda yapılıp günümüzde eski fonksiyonlarını kısmen veya tamamen sürdüren hanlar şunlardır. Şire Hanı, Tuz Hanı, Paşa Hanı (Lala Mustafa Paşa Hanı) Mecidiye Hanı, Emir Ali Hanı, Anadolu Hanı, Kürkçü Hanı, Belediye Hanı, Elbeyli Hanı, Yeni Yüzükçü Hanı, Tütün Hanı, Hacı Ömer Hanı, Büdeyri Hanı, Millet Hanı ve Yeni Han’dır” diye görüş belirttiler. Gaziantep’te belli başlı hanlar ise şunlar;

Hışva Hanı: Hışva Han, Pamuk Kozası olarak da bilinen Lala Mustafa Paşa Hanı, Gaziantep Kalesi’nin eteklerinde, Handan Bey Çarşısı’nda inşa edilmiştir. Han külliyenin merkez yapısını oluşturmuştur. Külliyeyi oluşturan yapılardan hamam ve Susamhanenin batı duvarına bitişik olarak yapılmıştır. Külliyeyi oluşturan yapılardan Bedesten ve Mir-i Miran Mescidi hanın doğusunda yer aldığı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında yıkıldığı bilinmektedir.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de Antep’in en meşhur hanı olarak geçmektedir ancak hanın ne zaman yapıldığını gösteren bir kitabe bulunmamaktadır. Vakfiyesinin tarihi (Hicri 985) 1577 olup, 1563-1577 yılları arasında Lala Mustafa Paşa'nın Halep ve Şam Beylerbeyliği görevinde bulunduğu yıllarda yapılmış olduğu düşünülmektedir. Gaziantep’teki hanların büyük bölümü geçmişte olduğu gibi bugün de ticaretin yoğun olduğu kale çevresinde bulunmaktadır. Tek katlı hanlar gurubuna giren yapı, Gaziantep’in en eski ticari yapılarından biri olarak da ayrı bir özelliğe sahiptir. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu yaptırılmıştır.

Anadolu Hanı: Hanın ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber, 19.yy.’ın başlarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Osmanlı han mimarisi içinde iki avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Yapı “yolcu hanı” olarak inşa edilmiş olup, zemin katındaki mekânlar depo ve ahır olarak, üst katlarda yer alan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Doğu-batı istikametinde uzanan yapıda görülen plan tipi diğer hanlarda uygulanmamıştır. Hanın, çarpık plandaki birinci avlusu iki yönden, ikinci avlusu da üç yönden çeşitli ebat ve şekillerdeki mekânlarla çevrelenmiştir. Oldukça sade inşa edilen han, 1985 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Bayaz Han: Bir tütün tüccarı olan, o dönemde Gaziantep'in Hasankeyf tütününü kendine ait olan deve kervanı ile Mısır'a ihraç eden Bayaz Ahmet Ağa, Bayazhan'ı ortağı ile birlikte Halepli mimar ve taş ustalarına yaptırmıştır. Yapımına 1905 yılında başlanmış ve 1909 yılında tamamlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası İngilizler, Antep'i işgal ettiklerinde, Bayazhan'ı karargâh olarak kullanmışlardır. Hanın bir bölümü ise Antep savunması yıllarında hapishane olarak kullanılmıştır. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından, Gaziantep kent kültürü ve tarihinin tanıtılması amacıyla müze haline getirilerek 2009 yılında hizmete açılmıştır.

Budeyri Han: Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen hanın, 1900?lü yılların başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Osmanlı han mimari tipolojisi içinde iki katlı, tek avlulu hanlar grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı hanlarından ayrılan bazı yönleri vardır ki; mekanlar avluyu dört taraftan kuşatmayıp, sadece güney ve kuzeyden çevrelemektedir. Güney tarafta yer alan mekanlar tek katlı, kuzey taraftakiler ise iki katlı olarak inşa edilmiştir. Aynı şekilde plan tipi de diğer hanlarda görülmemektedir. Kuzey kanadının alt katındaki mekanlar avlu ile irtibatı bulunmayan ve caddeye açılan dükkanlardan ibarettir. Üst kat ise bir revakın arkasına yerleştirilen yolcu odaları şeklinde tanzim edilmiştir. Güney kanatta avluya açılan 15 mekan yer almaktadır. Hanın ahır kısmı her biri üç sıra halinde doğu batı istikametinde yedişer ayak üzerine oturtulan çapraz tonozlu otuz iki hacimden meydana gelmektedir. Yemiş (maarif) hanı, belediye hanının restorasyon programı dahilinde ele alınarak 2004 yılında restore edilmiştir.

Buğday Hanı: Hanın kesin yapılış tarihi bilinmemektedir. İlk olarak Mustafa Ağa tarafından 1640 yılında tekkeye gelir temin etmek amacıyla yaptırılmıştır. Ancak bu yapı yangınlarla tamamen yok olmuştur. Yapının mimari üslubuna bakarak 19.yy.’da yapıldığı tahmin edilmektedir. İki avlulu, iki katlı bir handır. Osmanlı mimarisinin tipik örneklerindendir. Bir rivayete göre ise, 1892 yılında Muhsin zade Hacı Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. İlk yapıldığında tek katlı olduğu ve daha sonraları ikinci katın ilave edildiği düşünülmektedir. 1985 yılında onarılmış ve üst katı kısmen yeniden yapılmıştır. Sade bir görünüme sahip olan yapı, beyaz kesme taştan inşa edilmiştir. İlk yapılışında önden ve arkadan açık, kapısız olarak inşa edilmiştir. Kuzey cephesinde, sokağa bakan dükkânlar bulunmaktadır.

Gümrük Hanı:Şekeroğlu Mahallesi Gümrük Caddesi’nde bulunan han, geçmişte yolcu hanı olarak kullanılmıştır. Şahinbey Belediyesi tarafından kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarını gelecek nesillere aktarmak, tanıtmak ve bu el sanatları ile uğraşanlara satış merkezi olacak şekilde Tarihi Gümrük Hanı restore edilmiş ve gelecek nesillere aktarma amacı ile “Yaşayan Müze Tarihi Gümrük Hanı” olarak asırlık bina hizmete açılmıştır.

Güven Hanı: Osmanlı Han Mimarisi içerisinde iki katlı tek avlulu hanlar grubuna girmektedir. Orijinalde “L” planlı olup 19.yy’da yapıldığı düşünülmektedir. Orijinalde yolcu hanı olarak yapılmış olup; alt katında dükkân, depo, ahır üst katında ise konaklama mekânları yer almaktadır. Sonraki eklemelerle özgün yapısı bozulmuştur. Günümüzde dükkân ve depo olarak kullanımı devam etmektedir.

Kumru Hanı: Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu üç katlı hanlar grubuna girer. Yapının 19.yy. sonlarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Yol ve arsa durumuna göre planlanan han, iki bölüm halinde inşa edilmiştir. Avlunun doğu yönünde yer alan kısım iki katlı, batı tarafının tamamını ve güney kısmını da yarısını kaplayan ve "L" şekline yakın bir plan gösteren bölüm ise üç katlı olarak yapılmıştır. Avlunun kuzey tarafında ise arsanın yetersiz olması sebebiyle hiçbir mekâna yer verilmemiştir. Ayrıca güney cephede de hana girişi sağlayan cümle kapısı ile tek katlı dükkânlar bulunur.

Kürkçü Hanı: Arasa'da yer alan iki katlı 120 yıllık bir han olan Kürkçü Hanı, 2009 yılı sonu itibari ile restore edilmeye başlamıştır. Gaziantep hanları arasından zengin giriş kapısı ile ayrılmaktadır. Memluk ve Zengi üslubunu yansıtan giriş kapısının siyah ve beyaz taşlardan güneş ışıklarını andıracak biçimde yapılmış olması oldukça ilginçtir. Ayrıca girişin üzerine taş konsollar yerleştirilmiştir. Bunların üzerine de vazoyu andıran sekiz parça taş yan yana dizilmiş ve böylece görkemli bir görünüm ortaya çıkmıştır. Kitabesinde 1890 yılında inşa edildiği yazmaktadır. Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girer. Zemin katta dükkân, depo ve ahırlar, üst katta yolcuların konaklaması için yapılmış odalar bulunur. Avlu geçidinin doğu-batı yönünde uzanan sivri beşik tonozunun orta kısmında, hafif kabartma olarak yapılmış altı kollu yıldız motifi vardır.

Millet Hanı: Sadrazam Lala Mustafa Paşa tarafından 1571-1572 yılında yaptırılmıştır. Başlangıçta karanlık bedesten olarak yapılmış zamanla ilaveler yapılarak bugünkü şeklini almıştır. Han tipik bir Osmanlı kervansarayı niteliğindedir. Ortada 18x24m. ebatlı avlu zemin katının güneyinde ahır; diğer kesimlerde tüccar odaları, 1.katta ise istirahat ve gece konaklama odaları mevcuttur. Han önceleri kervansaray olarak kullanılmış; 19.yy. ortalarından itibaren Antep’e mahsus kutnu kumaşı imalatı ve satış yeri, Antep harbinde mermi ve silah yapım imalathanesi olarak kullanılmıştır. Ayrıca güneyindeki bölümünün bir kısmında zeytinyağı imalathanesi olarak faaliyet göstermiştir. Hanın bugün mevcut iş yerlerinde Antep’e ait unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarını icra eden ustalar devam etmektedir. Antep’in ticari faaliyetlerinden olan dericilik zanaatı da handaki yerini almış ve bu zanaatla uğraşan Ayd-i Baba gibi büyük bir zatın da burada bulunmasına vesile olmuştur. Ayd-i Baba'nın yaşantısına ve fikirlerine hürmeten halkımızın tanıması gayesi ile hanın avluda bulunan havuzuna dervişane figürü nakşedilmiştir. Elde keşkül, pejmürde kıyafet, rindane duruş ve başta bulunan derviş külahı her şeyi çok iyi ifade etmektedir.

Pürsefa Hanı: Gaziantep Mevlevihanesi’nin karşısında yer alan Pürsefa Hanın kapısındaki kitabede, yapım tarihi olarak 1887 yılı yazmaktadır. İlk inşa tarihinin ise 400 yıl önce olduğu tahmin edilmektedir. Tarih boyunca, konaklama ve sabun imalâthânesi gibi çeşitli amaçlar için kullanılan han, 2008 yılında restore edilerek Gaziantep'e kazandırılmıştır. Günümüzde turistik eşya satan dükkânlar, lokanta, kafeterya ve tatlıcı dükkânlarının yer aldığı bir turistik mekân olarak hizmet vermektedir.

Sabuncu Hanı: Kara Hacı Sokağı'nda bulunan yapıdan, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bahsedilmektedir. Hangi tarihte, kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Büyük bölümü yıkılmış olan yapının, 3 katlı tek avlulu bir han ve Gaziantep Savunması sırasında kullanılan bir yapı olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir. Eyvanlı bölümlerinin kalıntıları ve merdivenle çıkılan ikinci katının bir bölümü yer almaktadır.

Şeker Hanı: Arasta Çarşısı'nda bulunan Şeker Hanı'nın ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgiler bulunmamaktadır. Bununla beraber, Şer'i Mahkeme sicillerindeki kayıtlara göre 16.yy.’da bu hanın bulunduğu anlaşılmaktadır. Oldukça düzgün kesme taştan yapılan han, iki katlı hanlar gurubundandır. Hanın oldukça gösterişli bir giriş portalı bulunmaktadır. Hanın odaları, ortadaki bir avlunun etrafında sıralanmıştır. Bu avlu çevresindeki odaların önünde revaklar ve üst katın revaklarını taşıyan direkler vardır.

Şire Hanı: Han, 1885-1886 yıllarında Halep valisi Cemil Bey’in emriyle Kaymakam Rüstem Bey ve Belediye Reisi Mustafa Ağa tarafından belediyenin imkânları ile yaptırılmıştır. Hanın mimarı Kirkor, nakkâşı ise Ali Efendi’nin oğlu Abbas’tır. Yapı tek avlulu, iki katlı Osmanlı hanları grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı han mimarisinin birçok özelliklerini üzerinde taşıyan eser, dikdörtgen planlıdır. Yapı, yolcu ve iş hanı olarak inşa edilmiştir. Zemin kattaki mekânlar dükkân, depo ve ahır olarak, üst katta bulunan odalar ise yolcuların ikamet etmesi için yapılmıştır. Avlu, dört taraftan mekânlarla çevrelenmiş olup, güney kısımdaki hacimlerin arkasında doğu-batı yönünde iki sahın halinde uzanan ahır bölümü yer almaktadır. Avlunun ortasında ilk yapıldığı dönemlerde hanın su ihtiyacını karşılamak amacıyla bir kuyu bulunmaktayken, daha sonra bu kuyu kapatılarak avlu zemininden iki basamak aşağıya inilerek ulaşılan şadırvan yapılmıştır. Hanın üst katı doğu, batı ve kuzey taraftan kuşatan revaklarla çevrelenmiştir.

Tuz Hanı: Herhangi bir inşa kitabesi veya vakfiyesi mevcut olmayan tuz hanın, ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Fakat eserin adı, hicri 11.yy.’a ait Antep Şer’i Mahkeme Sicilleri’nde ve Antep’e ilk kez 1648 yılında gelen Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde geçmektedir. Bu nedenle, tuz hanının 16.yy. sonlarında inşa edildiği düşünülmektedir. Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Hanın işlevine uygun olarak, zemin kattaki mekânlar depo, ahır ve dükkân olarak, üst katta yer alan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Hanın caddeye bakan cephesinde, doğrudan caddeye açılan dükkânlar bulunmaktadır. Hanın ikinci katı, avluyu dört taraftan kuşatan revaklardan ve bunların arkasına yerleştirilen odalardan meydana gelmektedir. Hanın kuzeybatı köşesinde geniş bir alanı kaplayan ve yüksek kahve adıyla meşhur kahvehane bulunmaktadır. Han oldukça sade olup, kuzey kapısı siyah-beyaz taşlardan oluşturulmuştur. Hanın giriş kapısı dışındaki kısımlarda sarımtırak renkte küfeki kesme taşı görülmektedir.

Tütün Hanı: Herhangi bir inşa veya onarım kitabesi mevcut olmayan Tütün Han’ına ait en eski bilgi, Şer’i Mahkeme Sicillerinde geçmektedir. 1754 tarihli vesikada taşradan Antep’e gelen ve mukataası (götürü ve iş verme yetkisi) Hacı Mehmet’in uhdesinde bulunan tütünler eskiden beri tütün hanında satılır, gümrüğü de burada alınırdı denilmektedir. Eskiden beri tütünlerin burada alınıp satılması, eserin 1754 yılından daha önceki bir tarihte yapıldığını ortaya koymaktadır. Osmanlı topraklarında tütünün, 17.yüzyılda yaygınlık kazanmaya başladığı bilinmektedir. Ayrıca 1735 yılında Antep’te tütüncü esnafının bulunduğunun bilinmesi bu hanın tarihinin 1754 yılından daha öncesine gittiğini kesin olarak göstermektedir. 19.yy.’da hanın bilinen ilk sahibi Nur Ali Ağa oğlu Hüseyin Ağa’dır. 2007 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Yemiş Hanı: Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen hanın, 1900?lü yılların başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Osmanlı han mimari tipolojisi içinde iki katlı, tek avlulu hanlar grubuna girmektedir. Klasik Osmanlı hanlarından ayrılan bazı yönleri vardır. Mekânlar avluyu dört taraftan kuşatmayıp, sadece güney ve kuzeyden çevrelemektedir. Güney tarafta yer alan mekânlar tek katlı, kuzey taraftakiler ise iki katlı olarak inşa edilmiştir. Aynı şekilde plan tipi de diğer hanlarda görülmemektedir. Kuzey kanadının alt katındaki mekânlar avlu ile irtibatı bulunmayan ve caddeye açılan dükkânlardan ibarettir. Üst kat ise bir revakın arkasına yerleştirilen yolcu odaları şeklinde tanzim edilmiştir. Güney kanatta avluya açılan 15 mekân yer almaktadır. Hanın ahır kısmı her biri üç sıra halinde doğu batı istikametinde yedişer ayak üzerine oturtulmuştur. Yemiş (maarif) hanı, belediye hanının yenileme programı dâhilinde ele alınarak 2004 yılında restore edilmiştir.

Yeni Han: Kitabesi bulunmayan Yeni Han’ın yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. Ancak 1557 tarihli Ayıntab Vakıf Defteri’nde eserin adının Han-ı Cedid (yeni han) olarak geçmesi nedeniyle han bu tarihten önce yapılmış olmalıdır. Hanın bilinen ilk sahiplerinin Battal Bey’in kızı Asiye ve Hacı Osman Bey’in kızı Emine Hatun olduğu kayıtlarda yer almaktadır. Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı hanlar grubuna girmektedir. Avlu, zemin katta üç taraftan eyvan ve odalarla, bir taraftan revakla, üst katta ise bir taraftan odalarla, üç taraftan da revakla kuşatılmıştır. Zemin kattaki mekânlar depo ve ahır, üst katta bulunan odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Yapıda dikkati çeken tek süsleme, batı cephesindeki cümle kapısı üzerinde siyah ve beyaz kesme taşlarla oluşturulmuş olan süslemedir. Ayrıca giriş açıklığının iki tarafında iki taş seki bulunmaktadır. Hanın diğer kısımları ise oldukça sade bir şekilde inşa edilmiştir. Hanın inşasında siyah ve sarımtırak renkte kesme taş kullanılmıştır. Örtü sistemi; taş konstrüksiyonlu sivri beşik tonoz, çapraz tonoz ve aynalı tonoz ile düz örtüdür.

Yüzükçü Hanı: Yüzükçü hanı, kitabesi mevcut olan ender hanlardan birisidir. Fakat taç kapısı üzerinde yer alan 1315 (1897) tarihli yazıdan ibaret olan bu kitabe eserin inşa değil yenilenme kitabesidir. Zira 1735 tarihli Şer’i Mahkeme Sicilinde iki kapılı han yakınında bir kişinin öldürülmesiyle açılan dava neticesinde tahakkuk eden diyetin uzun çarşı, iki kapılı han ve yüzükçü han esnafından toplanması şeklinde bir vesika yer almaktadır. Buna göre eser, 1735 tarihinden önce mevcut olup, inşa tekniği ve malzeme durumuna göre Yüzükçü Han, 1897 yılında büyük ölçüde yenilenmiştir. Hanın bilinen ilk sahibi Battal Bey’in kızı Asiye ve Hacı Osman Bey’in kızı Emine Hatun’dur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER