Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler B ölümü’nde görev yapmakta olan Dr. Öğretim Üyesi Yaman Kepenç, 1926-2018 yılları arasında yaşanan Şili-Türkiye ilişkilerinin diplomatik boyutunu ve dönemin koşullarını anlatan bir kitap hazırladı.
Dr. Kepenç’in İngilizce olarak hazırladığı “From the Anatolian Heartland to the Andean Mountains: An Account of Chilean-Turkish Diplomatic History, 1926-2018” (Anadolu’nun Kalbinden, And Dağlarına: Şili-Türkiye Diplomatik İlişkilerinin Kaydı 1926-2018) adlı kitabı, ABD’de bilimsel yayınları ile tanınan “Lexington&Rowman” yayınevi tarafından basıldı.
"Şili Amerika kıtasında Türkiye'yi ilk tanıyan ülke"
Şili’nin, Türk dış politikası açısından özelliklerinin ele alındığı kitabın oluşum sürecinden ve içeriği hakkında bilgiler veren Dr. Öğretim Üyesi Yaman Kepenç “Türkiye - Şili Diplomatik İlişkileri! İnsan ilk duyduğunda durup bir düşünüyor. Çünkü iki ülke arasındaki mesafe de çok uzak. Ne olabilir, nasıl olmuş olabilir. İşte bu kitap, bu yönüyle kendi alanında bir ilk. Şili, Türkiye’den kuş uçuşu yaklaşık olarak 14 bin kilometre uzaklıkta, Pasifik Okyanusu kıyısında, uzun ve ince bir ülke. Şili’nin Türk dış politikası açısından özelliği, Latin Amerika kıtasında genç Türkiye Cumhuriyetini, 1926 yılı başında tanıyan ilk ülke olmasıdır. Her iki ülke, İtalya’da Roma’da imzalanan bir anlaşma ile diplomatik ilişkilerini başlatmışlardır. Dönemin koşulları altında çok önemli bir olaydır. Çünkü o dönem Türkiye Cumhuriyeti, Musul konusunda, üyesi olmadığı Milletler Cemiyeti’nin Büyük Britanya lehine aldığı kararları tanımak zorunda kalmıştır. Musul sorununun Milletler Cemiyeti nezdinde ele alınış şekli, genç Türkiye Cumhuriyetini tanınma konusunda çok daha büyük bir çaba göstermeye itmiştir. İlginç olan nokta, diplomatik ilişkilere başlama ve karşılıklı birbirlerini tanıma anlaşması için ilk adımın Şili tarafından atılmış olmasıdır. Henüz 1925 yılında, İstanbul’da etkili bir biçimde çalışan, Şili Temsilciliği bulunuyor. İstanbul ve İzmir limanlarının potansiyeli hakkında, özellikle işlenen mallar, ithalat- ihracat kalemleri, taşıma yapan gemilerin özellikleri, bandıraları, limanların teknik donanımları gibi hususlar var, o dönemin şartları altında, merkeze, baş kent Santiago’ya çok detaylı raporlar gönderilmiş” şeklinde konuştu.