Bir Malum Gazete Haberi Veee…

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
 Bir Malum Gazete Haberi Veee…
23-04-2019



Yüreğimizi yakan şehit haberinin şokunu ve üzüntüsünü atamadan, mefhum saldırıyı ne alakaysa ismi de hiç lazım değil sözde bir gazete,belli ki sevmediği  İstanbul Büyükşehir Başkanı Sayın İmamoğlu’na  bağlayıverdi.

Ne alaka,kel alaka!
Yıllardır  yazarlık,gazetecilik yaparım. Daha bu kadar açıkça halka hedef gösterip kışkırtıcı haber yapanını,  haklı birbirine düşürmek için haber ahlaksızlığını yapabileni görmedim.Sizin gazeteciliğinize ben ne desem az olur.Siz anlayıverin artık.

Şehit cenazesini ziyaret etmek isteyen Sayın Kılıçdaroğlu şov meraklısı bir manyağın saldırısı yüzünden yüreğimizi ağzımıza getirdi.Hatta kendini bilmez bir edepsizin Kılıçdaroğlu’ nun sığındığı evi “ yakın çabuk şu evi”  diye çevredekileri kışkırtması, yaşananların hiç de tesadüfi olmadığını da göstermekte.

Sayın  Bakanımız Hulisi Akar’ın yerinde ve acil önlemiyle olası bir provokatör eylem engellenmiş olsa da yurt genelinde bir sıkıntı yaşanmaması da bizlere derin nefes aldırdı.

Gazetecilik habercilik belki de dünyanın en veballi işlerinden birisidir.Ardını arkasını düşünmeden bir haber yaparsınız.Akıllısı var,akılsızı var.Şovmeni var,soytarısı var.Delisi var,fırsatçısı var,provokatörü var,partisine yalakalık yapıp pay kapmak isteyeni var..,
Yani var oğlu var da…

Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu bu günlerde,gencecik yavrularımızı kaybetmenin acısını milletçe yaşıyorken..
Şehit kanı üzerinden kışkırtıcı haber yaparak deli divanelere,manyaklara   fırsat yaratmak,ortalığı kepçe gibi karıştırmak, dünyanın hiçbir yerinde  gazetecilik değildir..
Alenen ahlaksızlıktır.

**
Buyurun adını siz koyun!!

Kongre üyeleri bir gün ülkenin ıssız bir bölgesinde, kocaman ve terk edilmiş bir hurda yığını deposu keşfetmişler. İçlerinden biri "Bir bekçi kiralayalım, buraya sahip çıksın. Birileri gelip burada bir şeyler karıştırmasın." demiş. Kongre üyeleri uygun bulmuş. Böylece bir adamı "bekçi" sıfatıyla işe almışlar.

Ertesi gün bir diğer kongre üyesi, "İyi yaptık da bir eksik var. Biz bekçiye bir iş tanımı vermedik ki, adam nasıl çalışacağını bilsin. Ayrıca iş tanımını verdikten sonra adamı bir de eğitmek lazım." demiş. Diğerleri onu haklı bulmuşlar, böylece bekçinin iş tanımını belirleyecek bir "Planlama Departmanı" kurmuşlar, oraya da bu tanımları rapor edecek bir "Dokümantasyon Uzmanı" ile bir de bekçi için "Eğitmen" almışlar.

Birkaç gün sonra başka bir kongre üyesi sormuş: "Peki ama bu bekçi ve diğerlerinin iyi çalışıp çalışmadığını takip edecek biri lazım değil mi?" Böylece bekçi ve eğitmenlerini denetleyecek bir "Kalite Kontrol Departmanı" kurmuşlar, oraya bir "Kalite Kontrol Sorumlusu" ile  bu adamların ne yapıp ettiğini rapor edecek 2 tane "Müfettiş" almışlar...

Ertesi gün bir diğer kongre üyesi "Peki ama bir bekçi ve peşinden bir sürü denetleyici işe aldık, bunların maaşını kafamıza göre mi vereceğiz? Kime ne kadar maaş vereceğimizin bir sistemi olmalı." demiş. Böylece bir "Muhasebe Departmanı" kurmuşlar. Oraya da bir "Muhasebeci", bir "Bordro Memuru" ve bütün bu insanların ne kadar çalıştığını ve işe geliş gidiş saatlerini takip edecek bir "Denetleme Uzmanı" işe almışlar.

Ertesi gün bir diğer kongre üyesi sormuş: "Eveeet bir bekçimiz var, bağlı olduğu departmanları da kurduk, iyi güzel de bunlar kendi başına buyruk mu iş yapacaklar? Bunlara bir müdür lazım değil mi? Tabi müdür aldıktan sonra bunun bir de yardımcısı olması lazım." Bunun üzerine bekçi ve bağlı bulunduğu departmanlar için "Müdür", "Müdür Yardımcısı", bir de "Sekreter" işe almışlar. Birkaç gün sonra kongre toplantısında tartışma çıkmış.

"Şu hale bak. Bütçenin 22.000$ üzerine çıkmışız. Bütün gereksiz harcamaları belirleyip yarından itibaren kesmemiz lazım!" 
...Ve Bekçiyi Kovmuşlar  

GÜNÜN SÖZÜ

Körü körüne hata üzerine hata yapmak veya hatayı tastik etmek, ya menfaatçilik ya da ahmaklıktır.
 A.Muhip Dranas

TEBESSÜM

İki Yahudi arkadaş bir Katolik kilisesinin önünden geçiyormuş. Kilisenin duvarında, Katolik olmayanlara hitap eden büyük bir afiş asılıymış:

“ Bize gelip Katolikliği kabul ederseniz hemen 30 bin dolar nakit para alacaksınız! ”
Yürümeye devam eden iki arkadaş bu teklifin ciddi olup olmadığını tartışmaya başlamış. Bir hafta sonra, aynı kilisenin önünde yeniden buluşmuşlar ve biri diğerine sırrını açmış:

“ O teklifin ciddi olup olmadığını hala merak ediyorum. ” Bunun üzerine arkadaşından küçümser bir tavırla şu cevabı almış:

“ Ah siz Yahudiler, aklınız fikriniz para! ”



ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?