Vaat bakımından bu kadar kısır, siyasi söylem açısından bu kadar sığ, adaylar açısından bu kadar zevksiz bir yerel seçim kampanyası geçmişte yaşandı mı? Ben hatırlamıyorum. Ve bu kuru gürültü içinde kendimi değil bir seçmen, bir seyirci olarak bile göremiyorum; tahammül edemiyorum.
2019 Yerel seçimleri, ilkleri ve sonları ile seçim tarihimize altın harflerle farklılığını not ettirdi.
Atadan dededen duyduğumuz,bizlerinde birkaç defalar gördüğü klasik yerel seçimlerin aksine; bol çekişmeli,bol küfürlü,bol kavgalı,bol ithamlı,bol oynak adaylı…bol bol renkli malzemelere şahit olduk.
Gün geldi, yumruklar,tokatlar havada uçuştu.Argonun,sokak jargonunun her çeşidini duymuş öğrenmiş, midemiz bulanıp iğrenmiş olduk.
Gün geldi, eski defterler, hesaplar ortalığa saçıldı.Beş yaşında bakkaldan çalınan çikletler bile muhatapların önüne suç duyurusu olarak sunuldu.
Eski dostlar yeni düşmanlar yad edilip sosyal medya hesapları,fotoları elden ele dolaştı. Bilinmeyenler bilindi, duyulmayanlar duyuldu.Kim kiminle kankiymiş, kimin eli kimin cebindeymiş öğrenmiş olduk.
Sadece adaylar değil,anaları babaları,eşleri,uşakları devşekleri,hatta evcil hayvanları bile bu kontrolden çıkmış yarışa malzeme sayılıp didik didik edildi.
Diriler kadar ölülerde bu hırslı,bir o a kadarda düşük seviyeli yarıştan nasibini aldı.Bir zamanlar söylenmedik laf bırakılmayan rahmetli Yazıcıoğlu, yaşasaydı kendisinin de hayretten dilini yutacağı düşmanlarının sosyal medyalarını süsledi.Cuma mesajlarından sonra en fazla anma mesajı alarak yeni bir rekora imza attı.
Diller sürçtü,yanlışlar söylendi.Özürler dilense bile,aynı yolda yürünülen dava arkadaşları tarafından satılmaktan,harcanmaktan kurtulamadı.Muhalefet bile bu satış işine şaştı kaldı.
Hırslı siyasilerin kovalamalarından yollarda evlerde öpülmedik esnaf,memur,işçi,ev hanımı,sokak çocuğu,yerli yabancı hiç kimse kalmadı.Sokakta yakalanmaktan kurtulanlar , sosyal medyadan öpülmekten nasibini aldı.
Basın organları ise bu zamanda seçim kurgusunu,seçeceği tarafın yalakalığını baştan yapmış olmanın pişmanlığı ve kararsızlığı ile sona yaklaşırken” bir o yana, bir bu yana” çalkalanmalarıyla anket sonuçlarına göre ip atlamaya başladı.Ama seçimin gerçek kazananı ise, tarafını güçlüden yana seçip en çok yalakalığı yapan oldu.
Vatandaş ise; bütün bu fırtınalardan, oyunlardan ilgisiz seçim sonrası zam olur mu olmaz mı? , dolar ne kadar olur? Patates ne zaman ucuzlayacak?....bunların cevaplarını merak edip,seçim masraflarının bütçelerine nasıl yansıyacağının derdine düştü.
GÜNÜN SÖZÜ
Gittiğim seçim kampanyaları yerine de bana inanan insanları asla unutmayacağım.
(Park Geun-Hye)
TEBESSÜM
"Adamın biri derdi için büyücüye gitmiş. Büyücü muskasını yazmış, adama vermiş ve bir de öğütte bulunmuş: 'Şimdi bu muskayı al, boynuna as ve bir de sakın dişi tavşanı aklına getirme. Derdin iyileşecek' demiş. Adam başını sallamış, 'Bu büyü tutmaz' demiş. 'Neden?' diye sormuş büyücü... 'Sen şimdi böyle söyledin ya, artık dişi tavşan hiç aklımdan çıkmaz.'..."
**
Uyanık profesörün biri aslanla kuzunun aynı kafeste yaşayabileceğini iddia etmiş.
“Yapamazsın! Bu mümkün değil!” demişler.
“Deneyeyim de görün “ demiş profesör…
Ve hayvanat bahçesinde deneme başlamış.
İtiraz edenler bir hafta sonra gelip bakmışlar ki, kuzuyla aslan aynı kafeste!
“Bunu nasıl yaptın?” diye şaşkınlıkla profesöre sormuşlar.
O da cevap vermiş:
“Çok basit! Her gün kafese yeni bir kuzu koyuyoruz!”