Contagion (Salgın) adlı film, 2011’de günümüzün salgınını anlatan bir film. Bu filmin şimdilerde popüler hale gelme sebebi ise filmle korona virüs salgını arasında şaşılacak görülen benzerlikler olması.
Filmde Gwyneth Paltrow’ın canlandırdığı bir iş kadını, Çin seyahati sırasında kaptığı esrarengiz ve öldürücü bir virüs sebebiyle hayatını kaybediyordu.
Salgının Çin’den kapılan bir virüs dolayısıyla yayılması, korona virüsle aralarında bulunan benzerliklerden sadece biri.
Filme olan ilgi aynı zamanda filmde yer alan Amerikalı oyuncu Gwyneth Paltrow’un 26 Şubat ‘da uçaktaki maskeyle yaptığı Instagram paylaşımı sebebiyle oldu.
Paltrow, Instagram’da şu sözleri paylaştı:
“Paris’e doğru yoldayım. Paranoya sahibi? Tedbirli? Panik? Uysal? Evrensel salgın? Propaganda?” “Bu maskeyle uçakta uyuyacağım. Ben bu filmde daha önce yer almıştım. Güvenli kalın. El ele sıkışmayın. Ellerinizi sürekli yıkayın”
Contagion filminde karşılaştığımız kurguyla, gerçek hayatta olanlar arasında enteresan benzerlikler bulunuyor.
Paltrow’un oynadığı karakter MEV-1 adını verdikleri virüsü, yarasadan virüs kapmış bir domuzdan alan bir Hong Kong şefiyle el sıkıştıktan sonra alıyordu
Virüsü kapan karakter, eve döndükten bir süre sonra ciddi bir şekilde hastalığa yakalanıp ölüyordu. Oğlu da yakın bir zamanda hastalığa yakalanıp ölüyor ancak filmde eşini canlandıran Matt Damon’ın filmde canlandırdığı karakter, hastalığa karşı bağışıklık gösteriyordu.
Gerçek hayatta ise, sağlık uzmanları korona virüsün Aralık ayında Çin’in Vuhan kentinde hayvandan insana geçmiş olabileceği gerçeği üstünde duruyor.
2002-2003 yılları arasında görülen SARS salgınının da hayvanlardan insanlara geçmiş olması gibi, korona virüsünün de yarasalardan insanlara geçmiş olduğu tahmin ediliyor.
Hem korona virüs hem de filmde bahsi geçen MEV-1 virüsü, insanların yakın temas kurmaları ve mikroplu yüzeylere dokunmaları sebebiyle bulaşıyor.
Filmde bahsedilen MEV-1 virüsü ve korona virüsün benzerlikleri arasında iki virüsünde ilk başta solunum yolundan vücuda girerek, insan bedenini etkilemesi bulunuyor.
Filmde insanları etkileyen yüksek ölüm oranları, 1918-1920 yılları arasında görülen ve 50 milyon kişinin ölümüne sebep olan İspanyol gribini andırıyor.
Filmde salgın olduğundan şüphelenildiğinde, Epidemic Intelligence Service (Salgın İzleme Servisi) filmde ortaya çıkarak, salgına sahip insanları tespit edip ardından izole etme amacıyla harekete geçiyordu.
Pazartesi akşamı İtalya’nın tümü korona virüsle mücadele edilebilmek amaçlı karantina altına alınırken, filmde de ABD’nin İllinois’e bağlı Şikago kenti Çin’deki büyük karantinaları aratmayacak şekilde karantinaya alınıyordu.
Senarist, Fortune dergisiyle yaptığı röportajda, filmde izleyiciye göstermek istedikleri fikrin ‘toplumun böylesi epidemik salgınlara karşı ne kadar savunmasız olduğuydu’ dedi ve ekledi:
“Filmimizle korona virüs arasında bulunan benzerlikler tesadüften ibaret ve gerçekten o kadar da önemli değil.Bundan daha önemli olan konu ise hızla yayılan virüse karşı toplumun nasıl tepki verdiği ve bunun insanlar üstündeki etkileri” dese de koronanın insan eliyle laboratuar ortamında üretildiği yargılarını kuvvetlendiriyor.
Senarist, bu sözleri sarf ederken büyük ihtimalle filmde söz edilen komplo teoricisi Alan Krumwiede’den de söz ediyordu.
Jude Law’in oynadığı Krumwiede karakteri, virüs hakkında asılsız haberler yayarak, virüsün çaresini bulduğuna dair sahte bir ilacı piyasaya sürüyordu.
Yakın bir zamanda Amazon şirketi, sitelerinde korona virüsü engellediğini iddia eden satıcıların satışlarını engellediklerini açıklamıştı.
New York’ta bulunan Jim Bakker, gümüşle yaptığı bir maddenin virüsü tedavi ettiğini söylemesinin ardından yetkililerle başı belaya girmişti.
Olaylar ardından New York Times’a konuşan Baker, dünya olaylarını kontrol eden gizli bir organizasyona üye olduğunu düşünen insanların olduğunu ve sosyal medya aracılığıyla ona ulaştıklarını söyledi.
Contagion filminin popülerliği aynı zamanda, senaristin filmi yazarken senaryoyu bilimsel gerçekliklere dayandırma isteğinden kaynaklanıyor olabilir.
Senarist Jim Bakker, filmin senaryosunu yazarken WHO’ya danışıp aynı zamanda çeşitli virolog ve epidemiyolojistlarla iletişime geçmiş.
Burns, Hollywood Reporter’da verdiği röportajda şu sözleri söyledi:
“Bu konudaki uzmanlarla konuştuğumda, salgının ne olduğu değil, ne zaman olacağı önemli demişlerdi.”
GÜNÜN SÖZÜ
Üzülme, kaybettiğin her şey başka bir surette bir gün mutlaka geri döner.
TEBESSÜM
Büyük bir hastanede 5 ünlü cerrah oturmuş hangi meslekten olan insanları ameliyat etmenin daha kolay olduğuna dair sohbet ediyorlarmış.İlk cerrah;
“-Muhasebecileri, hesap uzmanlarını ameliyat etmeyi severim. İçlerini açtığım zaman her şey numaralıdır, iş kolay olur”
İkincisi;
“-Doğru ama” demiş, “-Elektrikçilerin, elektronikçilerin ameliyatı daha kolay olur. Her şey ayrı, ayrı renktedir.”
Üçüncü cerrah;
“-Siz bir de kütüphanecileri, arşivcileri görün. Her şey alfabetik sıradadır, onun için onların ameliyatı çok kolay olur.”
Dördüncüsü;
“-İnşaatçıların ameliyatı da pek kolay olur, projeleri hazırdır.” demiş,”-Üstelik onlar iş bittikten sonra içeride parçalar, yabancı maddeler kalmasına alışıktırlar.”
Sonuncu cerrah;
“-Arkadaşlar” demiş, “Siz her halde hiç politikacıyı ameliyat etmediniz. Onları kalbi, yürekleri yoktur. İçleri bomboştur. Beyinleri de öyle. En kolay ameliyat onlarınkidir.
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?