Özgürlükler ülkesi! Dünya insanlarının büyülü rüyası, dışının elleri, içinin kendinin yaktığı ABD, son aldığı bir kararla artık kendi topraklarında yaşamayan vatandaşlarından da vergi almaya başladı.
Yani artık bir ABD vatandaşları nerede yaşadıklarına bakılmaksızın dünya üzerinde sahip olduğu tüm gelirleri ABD nezdinde gelir vergisine tabi hale geldiler.
Bu alınan radikal karar, Türkiye ‘de yaşayan ABD vatandaşlarını ve muhteşem ABD vatandaşlığı bulunan Türkleri de kapsıyor. Yani artık bizim elit! lerimiz ABD’de çocuklarını dünyaya getirip çifte vatandaşlık hakkı kazandık havalarını atarken” biz ayrıcalıklıyız” diye kendi ülkelerini küçümseyip kapağı dışa atma heveslilerinde olanlar bir kez daha düşüneceklerdir.
Kendi ülkelerinde vergi ödememek için bin takla atan yüzde birlik vatandaşlarımız, bundan sonra ABD’ ye takır takır ödemelerini eksiksiz yaparlar artık.
Bir güzellikte şu ki, gelir Türkiye’de elde edilse dahi, beyanname vermek ve gerekirse ek vergi ödemek zorunda olacaklar. Beyanda bulunmayanlar ise, yüksek vergi cezaları, faizler ve hapis cezaları ile karşılaşacak”.Eğer vatandaşlığa bu kadar hevesliysen öde bakalım bedelini. Ağlamayana meme yok” demekte büyük patron.
İşi öyle sıkı tutuyorlarmış ki, kira, faiz, miras, hisse senedi dahil yıllık gelirleri doksan yedi bin doların üzerinde olanların Türkiye’de ödediği vergiler incelenecek. İnceleme sonucu ABD dilerse ek vergi ödemesi talep edebilecek. Beyanname göndermenin tek koşulu ise elde edilen gelirler toplamının belirlenen düzeyin altında olması.
Hadi yine gidin bakalım ABD’ye ve ülkemizde kazandığınız paracıklarını doya doya harcayın. Gayrimenkullere yatırın. Sonra da marifetmiş gibi bol bol fotolar atıp görgüsüzlüğünüzü belgeleyin.
Çok eski zamanlarda, bir hükümdar varmış, zenginliği tüm dünyaca bilinirmiş.
Hükümdar her gittiği yere, hazinesinin bir bölümünü götürür ve bunları
sergilemekten büyük onur duyarmış. Hükümdarın yaşamda en çok güvendiği, tek
akıl hocası bir bilge kişiymiş.
Günlerden bir gün bu bilge kişiyle otururken hükümdar şöyle bir soru sormuş:
"sen ki göğün gizemine ermiş, bilime yön vermiş bir adamsın. İnsanlar, ister
hükümdar denli güçlü, ister savaşçılar denli onurlu olsun, ayağına kapanır,
ağzından çıkacak bir sözü beklerler. Şimdi senin gibi bilge bir adamın
fikrini merak etmekteyim. Benim hükümdarlığım ve servetim hakkında ne
düşünüyorsun?"
Bilge bu soru karşısında, hükümdar'ın gözlerine bakarak şu
sözleri söylemiş: "diyelim ki hükümdarım, kızgın ve uçsuz bir çöldesiniz.
ölmemek için, size uzatacağım bir bardak suya servetinizin yarısını verir
miydiniz?"verirdim tabii." "Zaman geçti diyelim, susuzluğunuz arttı, size
uzatacağım bir sonraki bardağa servetinizin öteki yarısını da verir
miydiniz?" Hükümdar biraz düşünür ve ardından "ölmemek için evet" der. Bunun
üzerine bilge kişi gülerek şu sözleri söylemiş: "Madem öyle, o zaman
övünmeyin fazlaca. Çünkü haşmetlim sizin servetiniz yalnızca iki bardak
sudur."
TEBESSÜM
Eski Roma'nın ünlü generallerinden birinin eşi dünya güzeli bir kadınmış. Kültürü, neşesi, ev sahibeliği üslubuyla benzeri güç bulunur bir "şahane kadın" boşanacakları haberi çıkmış. Bütün roma bu haberle çalkalanıyor. Yakın arkadaşları bir cesaret konuyu açmışlar:
- Eşin Roma'nın en güzel, en beğenilen, gıpta edilen kadını, diye başlamışlar; lafı birbirinin ağzından alarak dakikalarca övdükten sonra, sözü şu suale getirmişler. Nasıl olur da ondan ayrılmayı düşünebilirsin?
General bacağını uzatarak:
- Çizmemi beğendiniz mi? önce onu söyleyin bana, demiş.
Çok güzel! tay derisinden yapılmıştır. Sicilya’nın en marifetli çizmecisi tarafından, kendi eliyle, benim için yapılmıştır. Bir benzerini bütün Roma'da bulamazsınız.
- Belli, demiş arkadaşları. Benzersiz derken de haklısın. Ama bunun, bizim sualimizle ne alakası var?
Arkadaşlarının merakını iki kelimeyle gidermiş General:
- Ayağımı sıkıyor.
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?