Beraber yaşamak zorunda kaldığımız omurgasız,ahlaksız,çıkarcı bir güruh var.Bunlar karakter yoksunu olarak tarlalarını her daim sırtlarında taşırlar.Değil yağmuru, çiselemeleri bile takip ederler.Her fırsat onlar için bir ganimettir.
Sol partiler cenahlar güçlü oluğunda, hemen bukalemun kimliğine bürünüp,ilk iş olarak karılarını muz gibi soyarlar.Ellerinde tuttukları kadehleri ile haz almasalar da evlerine Atatürk resimleri asarlar.
Bakarlar ki cemaat denen gürühlar yükselmeye başlıyor. Çocukları derhal bunların okullarına gönderilir.Karıları ise hemen kıyafetlerine çeki düzen verirler ve ev toplantılarına, kermes ablalığına talip olurlar.Artık onlar muhterem ablalardır.Kapı önleri ise asla okumadıkları ama taraflarının simgesi olan gazete çöplüğüne döner.
Bakarlar ki yalakalık yaptıkları ve beraberinde ceplerini para doldurdukları cemaatçikleri sallanmaya başladı.Gemiyi farelerden bile önce terk ederek yeni limanlarını belirlerler.istikamet; iktidarda olan parti.
Eğer ki iktidar partisinin kimlik yapısı muhafazakar ise stratejiler ona göre belirlenir.Karılarının başları derhal kapanır.Bikiniler bohçalara kaldırılır.Erkekler sakal bıyık bırakmaya başlar.Hayır derneklerine yardımlar yapılır.Ve…istikamet;kutsal topraklar..
Kabenin Yolları münafıklarla belik beliktir…
Ayrıca hiç haz edilmeyen ama her zaman cepte olması gereken bir taraf vardır.Ülkücü camia.Onlarla ne çok fülörtöz olurlar ne de çok karşıt.Bunun içinde kendilerine o camiadan üst makamlardan birkaç dost edinirler.Ve kulaklarına” aslında ben ülkücüyüm ama işim dönsün diye başka partide gurupta yer alıyorum.Gönlüm sizde “ fısıltıları üflenir ve sol! Elle kurt işareti çakı verilir.
Ve…şimdi günün fırsatçılarına gelecek olursak….
Gülen cemaatiyle yollarını ayıran AKP ihanetin kahramanlarıyla uğraşa dursunlar , Fetocuların boşalttığı koltuklar pek çoklarının iştahını kabartmış durumda.Ee..haksızda değiller hani.Çünkü cemaat bir zamanlar pek çok makamı ve gücü ellerine geçirip havalı havalı dolaşıyor,kendi saltanatlarını sürüyorlardı.Hem de ne saltanat!.Şimdi ise ortada kalan miras diğer ,tarikatların iştahını kabartıyor.Eline cübbesini takkesini alan demokrasi nöbetlerinde boy gösteriyor,ayinler yapıyor.Öyle ki ismi lazım değil bazı cemaatçiler” bize kadro sözü verildi.Şimdi sıra bizim çocuklarda” diye konuşmaya başlamışlar bile..
Peki bizim omurgasızlar ne mi yapıyor? Bu ismi lazım değil ama hükümetle aramız iyi diyen cemaatlerin yurtlarına şimdiden çocuklarını yatılı olarak göndermeye başlamışlar bile.Ama bu sefer yağmurdan önce tarlalarını erkenden taşıyarak..
Lütfen dikkat!!!
Temennimiz şu ki; Hükümetimiz bundan sonra acu uculara değil gerçek vatan, millet ve din değerleri taşıyan, başarılı, çalışıp hakkıyla makamları hak edecek insanların önünün açsın. Fikirler görüşler değil başarılar kapasiteler rekabet edebilsin.
Çünkü milletçe gördük ki, ihanetin bozuk zihinlerden çıkış noktası hep aynı; “Ellerine güç geçirip, kadrolaşarak ülkeye hakim olmak.”
Dersimizi de 15 Temmuz gecesi yeterince aldık.
GÜNÜN SÖZÜ
İkiyüzlü insanın kim olduğu değil, kim olmadığı mühimdir.
Don Marquis
TEBESSÜM
Hoca'nın çok sevdiği hanımı vefat eder. Bu durum Hoca'da büyük üzüntü meydana getirir. Herkes bu üzüntülü durumun uzun süre devam edeceğini zanneder eme hiç de öyle olmaz. Hoca bir hafta sonra eski haline döner. Eskisi gibi neşeli görünmeye başlar.
Bir müddet sonra, Hoca'nın eşeği ölür. Bu sefer dünya Hoca'ya zindan olur. Yemeden içmeden kesilir. Bunu görenler, Hoca'nın hanımına vefasızlık ettiğini düşünür ve toplanıp Hoca'yı ziyaret ederler.
-Hocam, hanımın vefat ettiğinde bu kadar üzülmemiştin, oysa ki eşeğin öldüğünde yemeden içmeden kesildin, hala kendine gelemedin, nedir bunun sebebi, diye sorarlar.
Hoca kaşlarını çatar ve ciddi bir tavırla:
-Hanım vefat ettiğinde, daha cenazeden dönerken eş dost,"Üzülme Hoca, biz sana daha iyisini buluruz, seni evlendiririz" dediler. Halbuki eşeğim öleli bir hafta oluyor, kimse çıkıp ta "Hocam sana daha iyi bir eşek alırız" demediği gibi daha önce verdikleri sözü de tutmadılar. Böyle sahte dostluklar, yalancı teselliler karşısında ben üzülmeyim de kimler üzülsün?