Bebek beklediğini duyduğunda dünyadaki hiçbir müjdenin yerini tutamayacak bir sevinç yaşar anne adayı. Yemesine içmesine daha bir dikkat eder, hareketleri daha bir kurallıdır artık. Kendine ait zevkleri, ihtiyaçları artık bir anlam ifade etmez. Çünkü her şeyden öncelikli olan yavrusu vardır hayatında. Canından bir can katacağı bebeğini kucağına almadan hayallerini oluşturmuştur bile anne adayı.
Anneden başka hiçbir canlının katlanamayacağı büyük acıyla ama bir o kadarda heyecanlı doğumla minicik bebeği kucağına ilk verildiğindeki sonsuz sevgiyi heyecanı hiçbir anne tam olarak daha tarif edememiştir. Çünkü sınırlar kalkmıştır, benlik asla yoktur. Sadece ve sadece tarifsiz bir sevgi ve savunmasız yavrusunu koruma duygusu.
Minicik yavru, babasına bile emanet edilemez. Kimselere güvenilmez. Çünkü onun yavrusudur, canıdır, ciğer paresidir, kuzusudur.
Evladının düşüp ağladığına akıttığı göz yaşı kadar annenin de ciğeri yanar, ağlar kanar.
Yemez yedirir, giymez giydirir. Şeytanın insanoğluyla tek baş edemediği, nefsin yerlerde süründüğü duygu annenin evladına duyduğu analık duygusudur.
Yüzüne bakmalara kıyamadığı evladını askere vatan görevini yapmaya uğurlarken, hem tarifsiz bir duygu hem de korku ve endişe yaşar anne. Kıyamadığı kuzusu, ne yer ne içer, onun hesaplarını bile yapar anne.
O yokken sevdiği yemekleri yapmaz. Kokusu var diye gömleğini yıkamaz. Her telefonunda heyecandan, göz yaşlarından yoğunluğundan konuşamaz.
Bir gün kapı çalınır ve bir subay nasıl söyleyeceğini bilememenin verdiği eziklikle, anneye evladının şerefsizce pusuya düşürülerek şehit düşürüldüğünü söyler. Evladının şehitlik haberi, cenaze töreni, gelen giden ve evladının kaybıyla yaşayan bir ölüye dönüşen anne büyük acısıyla yapayalnız kalır. Evladıyla birlikte hayalleri de, umutları da, sevinçleri de emekleri de toprağın altına gömülmüştür.
Birisi çıkar derki;
Birkaç Mehmet öldü diye meclis tatil edilemez…der.
Kendi evladı hariç; vatan için evlatlarımız feda etmeye hazırız, der.
Aman çözüm süreci denen safsata etkilenmesin, diye şehit haberini görmezden gelir.
Kimi de edepsizliği ele alıp her türlü açıklamayı mübah sayar.
Geriye ise şehit annesinin sessiz kahrı ve çığlıkları kalır.
GÜNÜN SÖZÜ
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor, bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor.