DİLİN KEMİĞİ
ARTIK NE ANLADIYSANIZ…
Hindistan'da filleri evcilleştirmek için ilginç bir yöntem kullanılırmış.
Orman zeminine, filin içine düşebileceği büyüklükte bir çukur kazılır ve üzeri dallarla örtülür.
Yavru fil gelip dallara bastığında çukurun içine düşer.
Fil, çukurdan çıkmaya çabalar ama başaramaz, takatsiz kalır, kurtulma ümidi kaybolur, hayatına dair müthiş bir korkuya kapılır, çaresizce bir mucize kurtuluş yolu veya ecelini beklemeye başlar.
Fil avcıları yüzlerini de kapatan tümüyle simsiyah giysiler içinde, ellerinde sopalarla gelip fili şiddetli bir şekilde döver, yara bere içinde bırakırlar.
Hayvan, yediği sopaların ve yaralarının verdiği acıdan ve çukura düşmesi nedeniyle yaşadığı korkudan dolayı, hayatında görmediği bir bunalım ve ruhi çöküntü yaşar, birkaç saat içinde...
Sonra aynı avcılar, ağaçların arkasına gider ve üzerlerindeki, siyah elbiseleri tümüyle çıkarıp, baştan aşağı beyaz elbiselerle ve ellerinde çeşit çeşit yiyecek ve meyve sepetleriyle geri gelirler.
File şefkatle yaklaşır, onu besler, yaralarına pansuman yapar, okşayıp sever, güzel sözler söyler ve onu düştüğü çukurdan çıkarırlar. Fil bu, beyaz giysili kurtarıcıların kendisine gösterdiği karşılıksız sevgi ve ilgiden dolayı o kadar minnettar kalır ki o andan itibaren ömür boyu onların gönüllü kölesi olur, her istediklerini yapar ve asla sözlerinden çıkmaz.
Onların kendisini az önce tuzağa düşüren, bunalıma sürükleyen ve döven siyah giysili adamlar olabileceği aklına dahi gelmez..
Hani her seçimde anlık yapılan yardımlarla ülke kaderini değiştiren, ama aslında gerekli olan iş,aş ve insan gibi yaşamaktan uzak olan kafalara gelsin….
--
Öğretmenin Haklı İsyanı
Deprem sonrası ters devrede misafir okulu istemeyen empati yoksunu velilerimiz için yazdım!
Bundan tam 7 ay önceydi.
Gecenin bir yarısı kabus dolu bir ana uyandık. Ne olduğunu, neye maruz kaldığımızı anlamamız uzun sürmedi, eşimize, evlatlarımıze belki son kez baktık, korktuk onları kaybetmekten, belki de yanlız bırakmaktan.
Dua ettik, helalleştik, tükettik her şey gibi ömrü de galiba dedik.
Sonra sabah oldu, sadece yeni bir güne değil, yeni bir hayata uyandık, kaç çocuk anne babasınız kaldı, kaç anne baba çocuksuz bilmiyoruz. Ayağı, kolu olmayan çocuklar, yaşadıklarına sevinemeyen,yüreği yangın yeri olan anne, babalar gördük.
Evlerini, arabalarını, işyerlerini kaybedip geçmişlerini maziye gömen,birilerinin yardımıyla hayata tutunmaya çalışan insanları ise şanslı bulduk.
Hal böyleyken okulu depremde gördüğü zarar sonrası yıkılacak veya güçlendirilecek olan bir okul öğrencilerini kısa bir süreliğine de olsa hiç bir yere sığdıramadık.
Ne zaman bu kadar empati yoksunu, merhametsiz olduk, ne zaman sadece kendimizi düşünmeye başladık.
Eğer bu hayat yanlız bu dünyadan ibaret olsaydı bu dünyada daha fazla yaşamayı gerçekten istemezdim.
Şems; dünyada bir kişi üşüyorsa sen ısınamazsın derken empati yapmayı, tüm insanlığa karşı sorumluluk taşımak gerektiğini ne güzel öncelemiş.
Dünyanın en güzel mesleğini icra eden öğretmenler olarak merhametli, vicdanlı, empati yapabilen, halden anlayan öğrenciler yetiştirmek için elimizden geleni yapmalıyız.
Bildiğim tek üstünlük sembolü,
nezakettir.” diyen Beethoven gibi nezaketi, inceliği, zarifliği tüm çocuklarımızın yüreklerine ekmeliyiz.
Ekmeliyiz ki onlarla yeşersin ve dünya daha yaşanılır bir hal alsın.
Erkan Öğretmen
GÜNÜN SÖZÜ
GÜNÜN SÖZÜ
Hırs başarısızlığın son sığınağıdır.
TEBESSÜM
Bir varmış, bir yokmuş… Bir ülkenin Sultanı akıllı adamlarını çağırmış, ülkenin halini sormuş. “Kasada para kalmadı, halkın durumu perişan” demişler.
“Hemen, her şeye yüzde yüzde 20 zam yapın” demiş.
“Aman Sultanım, zaman Sultanım” demişlerse de anlatamamışlar, yüzde 20 zam yapmışlar.
Sultan, ertesi günü akıllı adamlarını çağırmış, ne olup bittiğini sormuş.
”Aman Sultanım, herkes şikayet ediyor, gazeteler zamları yazıyor, halk kızgınlık içinde” demişler.
Sultan: “Şimdi de yüzde 2 indirim yapın” demiş, indirimi yapmışlar.
Ertesi gün gene adamlarını çağırmış, ahval-i durumu sormuş. Adamlar şaşkınlık içinde:
“Sultanım” demişler “Bütün basın yayın organları indirimi yazıyor, halk; hayat ucuzladı diye sokaklarda düğün dernek yapıyor” demişler.