Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanı, mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun, yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.
Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı…
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
ARİF NİHAT ASYA
Çanakkale Şehitlerimiz deyince ilk akla gelen ON BEŞLİLER’ dir. Büyüklerinden geri kalmayarak vatan için canlarını seve seve feda eden çocuklarımız, gençlerimiz…
Bazılarının canlarını sıkan Andımızın kaldırılması belki bazı omurgasızlar için önemsiz olabilir. Ama bu vatanı teslim etmemek için destanlar yazan bir milletin torunları olarak sessiz kalmak, bayrağa, Türklüğe, değerli olan ne varsa kutsala dil uzatanlara sessiz kalmak, omuz silkmek…işte düşman o zaman cephede kazanamadığı savaşı, yeni neslimiz üzerinden kazanmaya başlıyor demektir.
Mehmet Akif ile, Tevfik Fikret’ in iki genç modeli vardır.
Akif in ki Asımdır;Türk gelenekleriyle yetişmiş vatan ve İslam sevgisiyle yoğrulmuş,özü sözü doğru bir gençlik…
“Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek;
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Savaşı sonrası yazmış olduğu Asımın Nesli şiiri birçoğumuz tarafından ezbere bilinir. Şair yukarıda belirttiğim mısralarda bir nesilden bahseder. Milli mücadeleyi kazanmamıza neden olan o güzel hasletleri içinde barındıran bu nesle de ‘Asım’ın Nesli’ adını vermiştir.
Asım, bir semboldür. Müslüman Türk gençliğini temsil eder. İnancı tamdır. Ülkesini işgal etmek isteyenlere karşı aklıyla, gücüyle mücadele eder. Kazanır. Bunun en canlı örneği Çanakkale Savaşı’dır.
Tevfik Fikret in ki ise,modern yetiştirilmiş,dini değerlerin çok gerilerde olduğu,yüzü batıya dönük, Avrupai ve modern bir gençlik..
Haluk batı eğitimi görmüş bir kişidir.Yurt dışına gitmiş dinini ve uyruğunu değiştirmiş ve bir daha da ülkesine geri dönmemiştir.Ve en sonunda ülkesindeki savaştan da kaçıp; sonrasında dilini,ismini ve dinini değiştirerek ölen bir nesildir..
Tevfik Fikret’in Haluk isimli çocuğunda bütünleştirdiği nesil projesine bir nevi cevaptır Asım. Ve bu topraklar canını severek ortaya koymuş Asımlarla kazanılmıştır..
Çok geç olmadan çocuklarımız için kararımız vermeliyiz artık. Nasıl bir nesil arzuluyoruz?
ASIM MI?
HALUK MU?
GÜNÜN SÖZÜ
Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum.
TEBESSÜM
Konfüçyüs”e sordular: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk işiniz ne olurdu?” Büyük filozof, şöyle cevap verdi: “Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım.Şöyle ki: Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir!”