AYDINLANMA ZAMANI
Bir bilgeye sorarlar:
-Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
Bilge kişi;
-Terzimi severim, der.
Soruyu soranlar şaşırırlar:
-Aman efendim, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?
Bilge, bu soruya da şöyle cevap verir:
-Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.
- Peki bir insanın zekasını nereden anlarsınız?
- Konuşmasından.
- Ya hiç konuşmazsa?
- O kadar akıllı insan yoktur ki.
Bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sorarlar;
-Deneyimle, der.
- O deneyimi nasıl kazandınız? diye sorunca; -Hatalarımla, demiş.
-Efendim canınız ne istiyor?
-Canım hiçbir şey istememeyi istiyor. Bu ruh halinin adı gönül yorgunluğudur.
- Nasıl insan oluruz? diye sorunca;
-Üç adım atlayarak, diye cevap verir bilge kişi.
-Bu üç adım ise; önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gerekir ki insanlığa attığın ilk adım budur... Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an ise ikinci büyük adımı
atar ve hakiki insan olmaya başlarsın. Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin zaman insan olursun.
-Peki bu dünyada en güzel şey nedir?
-Sevmek, der.
-Peki sonra?
-Sevilmek, der.
-Peki neden sevmek sevilmekten önce geliyor?
O da der ki;
-İnsan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir.
-Efendim en mutlu insan kimdir?
-Dağdaki çobandır, der.
-Neden? diye sorarlar.
-Çünkü insan bildikleriyle yaşar, onun
bildikleri koyunları ve çevresiyle sınırlı, kendisini mutsuz edecek veya kafasını karıştıracak fazla bir bilgiye sahip değil.
GÜNÜN SÖZÜ
Bilge insan, tüm koşulları hesaba katarak bağlantılar kurmaya ve sonuçlar çıkarmaya çalışır; ama araya giren en küçük bir rastlantı bile öylesine farklılıklar ve değişimler yaratır ki, sonunda bilge kimse de, olaylar karşısında en cahil ve deneyimsiz kimse kadar donanımsız kalır.
Jonathan Swift
TEBESSÜM
İki fanatik futbolsever konuşmaktadır. Biri :
- Maça gitmiyor musun?
- Ne diye gideyim? Oynanan futbol değil ki. Hakemler kötü, oynanan oyun itiş kakış, saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle, içeride kavga gürültü, çıkışta vasıta bulamıyorsun. Diğeri :
- Beni de tıpkı senin gibi karım bırakmıyor.