Pandemi dönemini bilinçsizlik ve şuursuzluk altında en kötü yöneten milletlerden birisiyiz.O kadar uyarılara,ihtarlara ,hatta şahit olunan ölümlere rağmen vaka sayılarını arttırmakta birbirimizle yarışıyoruz.
Kendimizin dışında sorumlu olduğumuz insanların da hayatını riske sokmayı önemsemeden, halen toplu olarak sosyal mesafeyi hiçe saymayı,çene altından zoraki maske takmayı,hijyeni umursamamayı inatla sürdürüyoruz.Hatta bunu marifet olarak ta sayıp, arsızca sosyal medyalardan kural ihlallerini paylaşanlar var.
Bana bir şey olmazcıların sebep oldukları kuralsızlıklar yüzünden;eğitimin aksaması,esnafın perişanlığı, işsizlik ve hastalık yüzünden ölümler daha ne kadar sürecek bilinmez ama böyle giderse bu felaketin uğramadığı,can yakmadığı ev kalmayacak.
Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını gördü İçinde hangi yiyecek var acaba ?" diye düşünürken gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu anladığında yıkılmıştı . "Evde bir fare kapanı var!,diye bağırarak telaşla bahçeye fırladı. Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç bir tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı: "Zavallı farecik, bu senin sorunun benim değil. Bana bir zararı olamaz küçücük kapanın" dedi. Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla koyunun yanına koştu ve, "Evde bir fare kapanı var!, diye ağlıyordu. Koyun anlayışla karşıladı ama, "Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka yapacağım bir şey yok.Dualarımda olacağından emin ol" dedi. Minik fare çaresizlik içinde ineğe giderek ondan yardım istedi.İnek ; Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama beni ilgilendirmiyor." dedi. Sonunda farecik, başı önde umutsuz şekilde eve döndü. Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak zorunda olduğunu anladı.
Bir gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı. Minik farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri kapanacaktı ki birden bir ses duyuldu. Gecenin sessizliğini bölen gürültü, fare kapanından geliyordu. Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için mutfağa koştu. Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını fark edememişti. Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden çiftçinin karısını ısırdı. Çiftçi, karısını apar topar doktora götürdü.Zehir temizlenmişti ama yine de karısının ateşi yükseldi ve bir türlü düşmüyordu.Taze tavuk suyunun iyi geleceğini düşünerek tavuğu kesip çorba pişirdi.Karısının hastalığını duyan komşular ziyarete geldiler. Onlara ikram etmek için çiftçi koyununu kesti. Çiftçinin karısı gittikçe kötüye gidiyordu. Yılan, belli ki çok zehirliydi. Birkaç gün sonra çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü. Cenazesine çok sayıda kişi gelince hepsine yeterli et sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yolladı. Fare tüm bu olanları büyük üzüntü ile duvardaki deliğinden izledi.
Birisi, sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüz bir tehlike ile karşı karşıya ise tehlike bir gün hepimiz içindir.
GÜNÜN SÖZÜ
BÜYÜK TEHLİKE; YARI APTALLARLA YARI AKILLILARIN ARASINDA YATAR.
GEOTHE
TEBESSÜM
Kayınpederi, düğünden hemen sonra Temeli karşısına alıp sert bir şekilde konuşmuş:
-"Bak seni takip ettirdim, geçmişte çok çapkınlıklar, çok aptallıklar yaptın.Önceden bilseydim kızımı sana vermezdim. Ayağını denk al.Bundan sonra öyle şeyler istemem!"
-"Merak etme papaçiğum.İnanın pu son aptalliğumdur..."
**
Satıcı adam evin kapısını çalmış.
Kadın kapıyı açar, açmaz adam elindeki at pisliği dolu kovayı evin içine serpmiş.
Kadın şaşırmış, sormuş;
-“Ne yapıyorsun be adam?”
Adam;
-“Ben elektrik süpürgesi satıyorum. Bu pislikleri şimdi iki dakikada temizlemezsem oturup yerim bunları” deyince,
Kadın;
-“Ketçap da ister misin?”
Adam;
-“Neden ki?”
Kadın;
-“Elektrikler kesik de..!”