Ankara Demirlibahçe’ de bakkalımız Mevlit Amca ve eşi Hafize Teyze her aklıma geldiğinde burnumun direği sızlar.Vefat haberlerini aldığımda günlerce üzülmüştüm.Çünkü onlar sadece sıradan bir esnaf,bakkal değillerdi.Çocukları olmayan bu sevimli çift ,mahallenin aynı zamanda anası,babası,abisi,dert ortağı her şeyiydiler.
Okuldan eve döndüğümüzde servisten inince Hafize Teyze bizi karşılıyorsa bilirdik ki annemiz evde değildi.Bizi bakkala götürür annemin emanet ettiği kapı anahtarımızı verirdi.Evet,yanlış okumadınız;mahalle sakinleri acil işleri olduğunda okuldan işten gelen ev halkı kapıda kalmasın diye anahtarlarını bakkala bırakırlardı.Güvene ve dürüstlüğe bakar mısınız.Mevlit Amca anahtarı verirken sıkı sıkıya tembihlerini yapar, eşi Hafize Teyze de acele ile elimize ekmek arası sıkıştırırdı.””Annen hastaneye gitti,birazdan gelecek.Okuldan geldin karnın açtır.Al bakalım şu ekmeği,doğru eve”…
Mahallemizin manavı mevsimin yeni çıkan meyvelerini eriğini,kirazını ilk önce mahallenin çocuklarına tattırırlardı. Bizler iştahla meyveleri yutarken onlarda mutlulukla “ilk tadım çocuklarının göz hakkıdır,işlerin bereketidir” derlerdi.
Mahalle kasabımıza ne zaman gitsek etin en güzel yerini özenle seçer,siparişimiz hazırlanana kadar da elimize sıkıştırdığı taze çay eşliğinde tatlı tatlı sohbet ederdi. Siyaset, politika, gündeme dair ne varsa…
Mahallede kan ter içinde oyunlar oynarken susadığımızda eve gitmek yerine esnafın kapısına giderdik.Hem kana kana suyumuzu içer,hem de çok koşma terleme nasihatlarını duyardık.
Mahalle berberimizin tanımadığı,bilmediği yoktu.Ondan habersiz mahalleden kuş dahi uçması imkansızdı.Mahalleye taşınan,evlenen,kocası ile arası bozuk olan… ne havadis varsa ilk ondan öğrenilirdi. Oğluna kız arayan,kızına hayırlı kısmet isteyen teyzelerde soluğu berberlerde alırlardı.Kim boyalı saçlı,kepçe kulaklı,huysuz yada sakin onlardan daha iyi kim bilebilirdi ki?
Mahallenin dar gelirlileri memurlar,öğretmenler gözetilir her zaman kollanır gözetilir,doğum yapana ciğer,hasta yatana tavuk gönderilir,veresiye defterleri kabarsa da yüze vurulmaz kimselere duyurulmazdı.Borç bu elbet bir gün ödenir; yeter ki canlar sağ olsun!
Hani geçen gün iki günlük evden çıkma yasağında açlıktan öleceklermiş gibi sokağa fırlayanları yine açık olan mahalle esnafları,manavları,kasapları doyurdu.AVM’ ler saatleri dolar dolmaz kapanıp gidince her zaman hizmete hazır bekleyenlerin kapılarına koşuldu. Çünkü onların mesai mefhumu, asık suratlı kasiyerleri, saat kaç olursa olsun yorulduk deme lüksleri yoktu.Pek çoğunun uzun zamandır kapısından içeriye dahi girmediği mahalle esnafları yine en dar zamanda yanlarında olanlardı.Anlayana!
GÜNÜN SÖZÜ
Vefasızlara gitme, onlar birer yıkık köprüdür.
Mevlana
TEBESSÜM
Yataktaki adam, başucunda bekleyen genç doktora:
- Allah senden razı olsun evladım! dedi.
- Benim için yurtdışından zahmet edip buraya kadar gelmeni, yaşadığım sürece unutmayacağım.
Ameliyat edilen kişi, büyük bir hastanenin başhekimiydi.Tedavisi ancak yurtdışında mümkün görülen hastalığı aniden artınca, doktor arkadaşları onun böyle bir yolculuğa dayanamayacağını anlamış ve kurtarma umudunun azlığına rağmen ameliyatı üstlenmeye karar vermişlerdi.Fakat o konuda sayılı bir uzman olan bu genç doktor nereden haber almışsa almış ve hızır gibi yetişip onu kurtarmıştı.
Yaşlı doktor, kendisine yapılan bu iyiliğe nasıl mukabele edeceğini bilemiyor ve hemen yanında oturan genç adamın ellerini sıkarcasına tutuyordu.Hayata yeniden dönmenin sevinciyle hiç durmadan konuşurken:
-Ameliyat için beni bayılttığınızda, her nedense gençlik yıllarıma döndüm, diye devam etti.
Henüz toy bir asistanken, anne karnındaki bir bebeğin ayaklarından sakat olduğunu anlamış ve onu bir şekilde yaşatmaktansa öldürmeyi düşünürken, kalp atışlarının duyup kıyamamıştım.O yavrunun yaşamasını istediğim için, Allah seni imdadıma göndermiş olmalı.
Genç doktor, ancak bir babanın evladına karşı gösterebileceği sıcaklıkla kavranan ellerini kurtarıp biraz geriye çekildi ve dizlerinden aşağısı "takma" olan bacaklarını gösterirken;
-Allah hiçbir iyiliği unutmaz efendim, diye gülümsedi. Kurtardığınız o çocuk bendim...
***
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?