İzmir’in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Kimsesiz yavruları bağrıma bastım
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa…
Eller de ay yıldızlı bayraklar ,yürekler de kıpır kıpır bir çarpıntı, diller de insana hüzün ve coşkuyu birlikte yaşatan İzmir Marşı..İlk öğretim hayatımda ilk öğrendiğim ve hayran olduğum marştır.23 Nisan’da haykırarak okuduğumuz diğer marşlarımız da bir coşku,heyecan ve mutluluk duyardık.Tıpkı bugün olduğu gibi…
Bizler, bu toprakların verdiği mücadeleleri öğrenerek büyüdük.
Bizler, Kürt Türk Çerkez ayrımcılığını bilmeden, Çanakkale de Anafartalar da kahramanlık destanı yazan her vata n evladının hikayeleriyle büyüdük.
Toprak parçası verilmez, almak isteyen kahır edilirlerle büyüdük.
Ellerimize verilen bayrağın, bir bez parçası değil namus,şeref onur olduğunu bilerek büyüdük..
Ve büyüklerimizden dinlemeye doyamadığımız kahramanlık öykülerinin büyülü hikayeleriyle…
Şehit Mehmetlerin, Ahmetlerin yürek burkan bir o kadarda imrenilen şahadet hikayeleriyle…
Ailecek gidilen , babalarımızın gururla, bizimse hayranlıkla,gururla izlediğimiz törenlerle…
Milli bayramlarımızı milliyetçi duygularımızla yaşadık ve yaşatmaya çalıştık.
Bizlerin zamanında, devlet büyüklerimiz bayramlarda hiçbir zaman hasta olmadı.
Çocuklar boşuna eziyet çekiyorlar,ne gereği var şikayetleri hiç edilmedi.
Okullarda sembolik olarak geçiştirilerek değil,milli duygular ilmek ilmek işlenerek kutlamalar yapıldı.
Andımızı okumak bizim için gururdu.Bayrağı taşımak ise bir şeref..
Bizlere ne mutlu ki bayram gururu ve o samimi ruhu, hep bu muhteşem coşkularla yaşandı.
Ama birkaç yıldır nedense bu milli şuuru hayattan bayramlarımız üzerinde de oyunlar oynamakta, bazıları rahatsız olmakta.Yeni nesil ne yazık ki bizim duyduğumuz coşkudan bir haber. İktidar ise her sene bir şeyleri bahane ederek bu bayramların kutlanmasını sabote ediyor.
Özellikle birlik ve beraberlik anlamında daha da bilinçli olmamız gereken bu günler de .
“Birkaç Mehmet öldü diye meclis toplanır” diyenlere inat, milli şuur taşıyanlara bu güzel şiiri hediye diyorum.
Bu gün bu topraklarda yaşayabiliyorsak,birkaç Mehmet’in akıttığı kanın,verdiği canın sayesindedir gafiller..
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayanın,
Gözyaşı boşana boşana gider.
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri.
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir, ey delikanlı!
Diriler şerefli, ölüler şanlı.
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
GÜNÜN SÖZÜ
Kahramanca ölmekten çok kahramanca yaşamak zordur..
TEBESSÜM
Yüzbaşının çok sevdiği ve güvendiği onbaşı Mehmet’in cezalandırdığı er, yüzbaşının karşısında :
-Komutanım benim bir şikayetim var.
-Söyle.
-Mehmet onbaşı beni dögdi.
-Git, ben onun cezasini veririm.
-Ama yüzbaşım; hem dögdi , hem sögdi. -Anladim, git cezasini veririm.
-Anama babama laf etti.
-Git cezasini veririz dedik ya.
-Benim anam da yohtur, babam da yohtur.
-Allah rahmet eylesin.Benim de öyle.Sen git anladim.
-Ama yüzbaşım, Mehmet onbaşı benim anama da laf etti , babama da laf etti.Anam da sensin, babam da sensin.
Yüzbaşı:
-Derhal kos; çağır Mehmet onbaşı’yi buraaya! çabuuuk…