Cumhuriyet Bayramı ile birleştirilen seçim tatili ile iştahları kabaran turizm şirketleri bu sefer istediklerin, elde edemeyecek gibi görünüyor. İki günlük bir tatili bile fırsata çeviren keyifçiler her ne olduysa eğlencelerinden bu sefer taviz verecek gibi görünüyorlar.
Gerek parti liderlerinin gerekse sosyal medyadaki yoğun yayınlar sonunda vatandaş, nihayet sosyal sorumluğunu ciddiye alıp vatandaş olduğunu hatırlayarak ” benim 1 oyumla ne çıkar” vurdumduymazlığını bırakıp demokratik hakkını kullanma kararı almış. Sevinsek mi şaşırsak mı bilemedik!
Ben haber dinlemiyorum moralim bozulur, diye düşünen, dizilerle ve yarışmalarla beynini uyuşturan vatandaşlar için “artık oyumu kullanmam gerekir” e geçiş için, daha ne kadar bedel ödememiz gerekiyormuş acaba?
İktidar partisi milletvekilinin eğer bu seçimde de birinci parti çıkmazsa yeniden bir erken seçime gidilir, sözleri ile de anlıyoruz ki bu seçim ülkemiz ve milletimiz adına gerçek anlamda stratejik bir önem taşımakta. Koalisyon fikrini nedense bir türlü benimsemeyen siyasilerden anlıyoruz ki bıktırana kadar seçim yaptırmaya niyetliler. Öyle ise milletçe el ele verip tatile değil seçime gidelim. Ve sandıktan da istikrarı çıkaralım.
**
Seçim ve terör sendromlarını bir arada yürütmeye çalışan ülkemiz de tüm bu polemiklerin gölgesine saklanan gündem arkası nedense gözlerden kaçırılmakta.
Anayasa değişikliği bir dillendirilip bir küllendirilirken, anayasa ile birlikte terörist başını aklamaya da özgürleştirme olduğu inceden işlenmekte. Sözde aydınlardan oluşan bir takım kişiler, bebek katilini kamuoyunun gözünde pamuk prenses gibi göstermek algısı yaratmakta. Zaten bunun çalışmalarını da uzun zamanlar devlet adamlarının bazıların da da görmekteyiz. Kendini bilmez zamane yazarları da bebek katilini barışçıl, masum, iyi niyet elçisi….göstererek algı oyunlarını çoktandır yapıyorlar.
İnsan merak etmeden de duramıyor. Çaktırmadan masum algısı oluşturulmak istenilen hatta uğrunda anayasa değişikliğine bile gidilmesi öngörülen bizim bildiğimiz terörist başı için neyin telaşı yaşanmak ta?
Birilerine karşı verilmiş sözler mi var? Ya da ; Bir vefa borcu mudur?
Seçimden sonuç ne çıkarsa çıksın yeni gündemimizi şimdiden sizlere haber vereyim istedim…
GÜNÜN SÖZÜ
Demokrasinin kötü olan bir yönü çoğunluğun tiranlığına dönüşmesidir.
Lord Acton
TEBESSÜM
Temel yolda giderken bir anlık dalgınlık sonucu karşı yönden gelen bir arabayla çarpışmış.
Hemen arabadan çıkan Temel karşı aracın sürücüsünü kontrol etmiş.
- Geçmiş olsun kardeş bir şeyin yoktur umarım, diyerek karşı tarafın sürücüsünü teselli etmiş.
Bu arada arabasının torpidosundan küçük bir şişe viski alıp diğer sürücüye uzatmış
- İç kardeş rahatlarsın.
demiş.
Karşı aracın sürücüsü teşekkür ederek bir iki yudum almış sonra Temel'e.
- Sen içmiyor musun kardeş? demiş Temel de;
- Ben polisler gelip rapor tuttuktan sonra içeceğim.
demiş.