BİZ BİZE YETERİZ

Merve Tanrıöver
Merve Tanrıöver
BİZ BİZE YETERİZ
18-06-2021

Düşmana gerek yok,sözlerimiz,önyargılarımız  var ya…!

Eleştiri ve hakaret bizim toplumda halen tam oturuşmamış,farkı anlaşılmamış iki önemli kavramdır.Eleştiri  içeriğinde yapıcılığı da barındıran, sonuçları genelde olumlamalarla son bulan bir özellik iken, hakaret direk bodoslama dalarak dilin ayarının da bozulup haddin aşılması aşamasıdır…Fazlaca teknik! Bu açıklamalardan sonra gelelim asıl konularımıza.

Gaziantep’in çok pahalı bir şehir olduğunu,yaşanmasının zorluklarını..söyler dururuz. Doğrudur da.Peki fiyatların bu kadar yüksek olmasının,artışların önlenememesiniz asıl nedeni nedir? Tabi ki de o şehrin kendi sakinleri, ahalisi.Pahalı olduğunu iddia ettiğimiz lokantalara,kafelere randevusuz gidilmiyor,ağzına kadar dolu.Fahiş fiyatlı evlerin çoğu daha temelde iken satılıyor.Kiralık evler daha içindeki çıkmadan kiralanıyor, ele geçmiyor.Pahalı dediğimiz baklavanın hafta sonları önleri ana baba günü.Belli bir saatten sonra da bulamazsınız zaten.Fiyatları İstanbul ile yarışan özel okullara çocuklarını yazdırabilmek için araya torpil koyanları söylemek dahi istemiyorum.Bu bir arz-talep meselesidir baylar bayanlar.Hem  pahalılıktan şikayet edip boykot yapmak yerine,en  öndeki alıcılardan olursak eleştirilerimizde inandırıcılığı kalmaz.

Bir genç kız katledilir,hayatının baharında sevdiklerinden koparılıp toprağa verilir.Peki sonrasında biz ne yaparız? Kızın  katledilişinden çok giyiminden,orada ne işi olduğundan başlayıp yedi sülalesine kadar varan eleştirilerle utanmadan yargıçlığa soyunmaya çalışırız.Hatta bunu yaparken de geri kalan sevdiklerinin neler düşüneceğini,canının nasıl yanacağını düşünmeden yaparız.Büyük ve sorumsuzca ettiğimiz lafların bir gün gelip bizleri de vuracağını,İlahi adaleti hiç hesaba katmayız.Çünkü biz buyuz.

Kim ne derse desin belediyelerimiz,özellikle de Büyükşehir ve Şehitkamil belediyesi diğer şehirlerle de kıyaslandığında  şehrimize güzel hizmetler veriyorlar.Ayrıca arayıp ta şikayet edilen bir yerin sorunu muhatapsız kalmamıştır.Başkanlarımız bu konuya özel önem veriyorlar.Örneğin; bir vatandaş Şehitkamil de yeni olan kaldırımların sökülüp yeniden yapıldığına isyan ediyor. Oysa ki aracını durdurup orada çalışan işçiye ne yaptığını sorsa kanalizasyon sıkıntısı yüzünden bina girişinin kırılıp onarımı yapıldığından bozulan kaldırımın belediye tarafından tekrar düzenlendiğini öğrenebilir. Ama olmaz,ön yargı bizim işimiz.Doğruya doğru,güzele güzel dediğimiz zaman bizde çok özenti duyduğumuz batıya bir adım daha yaklaşabilir bekli; kim bilir!
Gençlerimizden, kadınlarımızdan dünya çapında ödül alanlar var.Kaç kişinin bundan haberi oldu.Ya da yolsuzluk,cinayet haberleri kadar ilgi gördü? 15 Mayıs'ta Ukrayna-Kanada işbirliğinde düzenlenen Toronto-Ukrayna yarışması festivalinde Gaziantep Ferit Ginol Kültür ve Sanat Merkezinde ders gören Irmak Akıncı, 7-10 yaş kategorisinde piyano ve bestede 2 adet dünya birinciliği kazanırken, Tuna Uslu ise 10-12 yaş kategorisinde piyanoda dünya birinciliği elde etti. Gaziantepli lise öğrencileri, 5 dakikada yüzde 95 oranında doğru sonuç veren korona virüs test cihazı geliştirdi…Olumsuza  bakmak ve olumsuzu görmek bizim işimiz.
Çevremizde başarılı olan birilerini görünce ilk yapacağımız iş,ayağına ip takıp nasıl aşağılara çekerim duygusudur.Her zaman olumsuz yönlerine bakar,açığını ararız.Kıskançlık bir toplumsal hastalık olmaya başlamıştır ne yazık ki.
İğneyi kendimize,çuvaldızı başkasına…

GÜNÜN SÖZÜ

Sizinle aynı fikirde olanların konuşabilmesini sağlamanın en emin yolu, sizinle aynı fikirde olmayanların haklarını desteklemektir. Eleanor Holmes Norton

TEBESSÜM

Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar.
Öğrenci,
“Ali” diye yanıt verir.
Öğretmen bir anda,
-“Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme” der.
Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder. Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir.
Hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz…
Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış, bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse.
Hoca:
-“Kanunlar ne için vardır?” diye sorar ve ders başlar…
Bir çok yanıt gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için…
Hoca başka diye tekrar sorunca, bir öğrenci de,
-“Adalet” için diye yanıt vermiş.
Bu yanıtı verene hoca parmağı ile işaret ederek, işte aradığım yanıt bu dercesine,
-“Peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”, herkeste aynı yanıt,
-“Evet hocam”.
Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler, herkes bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.
Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;
-“Peki, buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız!?
Herkes susar çıt yok.
Hoca,
-“Bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 100 saat sınıfta ders versem anlatamazdım” der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir.
-“Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti de olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.”
-“Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur.”
-“Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.”

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?