Sözde Gaziantep’in reklamını yapacak diye, basit senaryolu dizilere bu kadar övgü yağdıranları anlamak mümkün değil.Reklamın iyisi kötüsü olmaz demeyin.Kötü reklam gerçektende kötüdür.Getirisi değil aksine götürüsü olur.
Yeni vizyona giren,albenili reklamları yapılan ”Benim Adım Melek” ve daha önceki dizilerin hepsinin konusu neredeyse aynı; İtilip kakılan eğitimsiz kadınlar,ağalık sisteminde yaşamaya çalışan aileler,astığı astık kestiği kestik merhametsiz babalar,hanım ağa görünümlü analar, fi tarihinden kalma sözde tarihi yapılı evler,traji komik hayatımızda olmayan töreler,mafya görünümlü ahaliler…
Yani günümüzde yaşadığımız gerçek Gaziantep sizce de bu mudur?Yoksa biz başka bir yerde mi yaşıyoruz.
Benim adım Melek’te sözde tarihi mekanlar çekiliyor ama akıllarda sadece damadı düğün günün başka adam için bırakıp kaçan, sonrasında kuyruğuna baka baka geri dönen bir kadının kendisini af ettirme mücadelesi kalıyor…
Bundan önceki Gaziantep konulu dizilerdeki kadın modellerinden ne farkı var şimdi? Gülperi adlı dizinin Gaziantep açısından vehametini hatırlamak bile istemiyoruz. Neydi o konunun kötülüğü,oyuncuların yapmacık konuşmaları öyle?
Gaziantep kadınları dizlerde sunulduğu gibi mi gerçekten?
Siz bir Gaziantepli olarak üçüncü sınıf konulu dizileri beğenebilirsiniz, alkışlayabilirsiniz ama bir Antep gelini olarak özelliklede kadını aciz,cahil ve boğun eğen bir anlayışla sunmaya çalışan hiçbir yapımı beğenmiyorum .Tasdikte edemiyorum.
Alışılmışın aksine,kalite kokan hatta dünyada yer alabilecek,ses getirecek bir yapımda da olabilecek özenli Gaziantep senaryosu en güzel nasıl anlatılabilir, minik bir örneğini sunayım ;
GEÇMİŞTEN GELEN ÖLÜM
Gaziantep Üniversitesi Arkeoloji Bölümünün başarılı akademisyenlerinden Dr. Hale, bir gurup asistanı ile Dülük Antik Kentte araştırma yaparken, şimdiye kadar rastlanılmamış gizli bir mezar odası bulurlar.Ve olaylar bundan sonra sürekli artan aksiyonu ile birlikte gelişmeye başlar.Çünkü mezar odasında girildiğinde bulduklar tabut bir çocuk krala aittir ve çalışmaya katılan ekiptekiler bir bir ortadan kaybolmaya başlamışlardır.Kaybolan öğrencilerden birisinin büyükbabası da Halfeti ilçesinde yaşamaktadır ve bölgeye dair çok önemli sırlar bilmektedir.Dr. Hale ve ekibi hem bu sırların peşine düşerlerken, hem de kaybolanların akıbetlerini bulmaya çalışırlar.Bu bölgeyi araştıran Amerikalı bilim adamı Richard’ın kayboluşlar ilgisini çeker ve ekibi ile Gaziantep’e gelir.Çünkü daha önceden yaptığı kazılarda Antep de ki mezarlara uzanan bazı önemli sırlara erişmiştir.
Bu arada dizinin görsellerin de de bol bol Zeugma,Göbekli Tepe,Saklı Bahçe,Halfeti ne varsa bol bol kullanılır.Hem akıcı konu işlenirken hem de bol bol gizli tanıtım yapılır.Hatta gastronomi bile es geçilmeyerek Amerikalı ekiple birlikte yemeklerimizin reklamlarına devam edilir.
Verilen mesajlarda;Başrol oyuncusu Gaziantep’ li başarılı akademisyen bir kadın.Yani kadınlarımızın okumuşu da var!Mekanların geçtiği yerler ise,dün ve bugün olarak güzel adına ne varsa hepsi kullanılmaktadır.
Dizi de illaki aşk ta olsun diyorsanız, bu kadar gerilim içerisinde Amerikalı hocayı bizim hoca ile baş göz ettik mi oldu bitti…
GÜNÜN SÖZÜ
Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim;
Bugün ise bilgeyim, kendimi değiştirdim.
-Hz.Mevlana
TEBESSÜM
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar :
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk.Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.
Sıra Türkiye ye gelir ve Temel başlar anlatmaya:
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama bir şey bulamadık.Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?