Türkiye 1 haftadır orman yangınları ile boğuşuyor, birçok ilde eşzamanlı başlayan orman yangınlarında binlerce hektar orman küle döndü ve içerisinde yaşayan canlılar yanarak öldü. Can kayıplarımız oldu maalesef. Orman yangınlarının diğer afetlerden önemli bir farkı var o da oluşumunda yüzde doksanın üzerinde insan faktörünün doğrudan ya da dolaylı olarak etkili olması. Orman yangınları doğal olarak ta yıldırım çarpması ve volkkanik faaliyetler sonucu ortaya çıkabilir ama yangınların çıkmasında insanında büyük payının olduğu unutulmamalıdır. Piknik yaparken dikkatsiz özensiz davranmamız, cam şişeleri yerlere atmamız, bilinçli olarak çıkarılan yangınlar. Günlerdir kül olan ağaçları, yanarak ölen hayvanları, canını kaybeden vatandaşlarımızı, evleri yanan insanları izledikçe ülkece yüreğimiz sızladı, üzüldük, kahroldu, kırıldık, kızdık. Orman yangınlarının kasıtlı olarak çıkarıldığını söyleyenler var; bu göz ardı edilmemesi gereken bir ihtimalse de ormanların doğal yolla yanması da kuvvetle muhtemel. Eksterm sıcaklıklar yüksek basıncın etkisi havadaki bağıl nem oranının aşırı düşmesi, sıcak rüzgarlar da orman yangınlarının yaşanmasına neden olabilir. Toplumda yanlış bilinen bir şey de ormanların yerleşim alanı açmak otel yapmak için kasıtlı çıkarıldığı iddiası ki ben bu iddiaya kısmen katılmıyorum. Çünkü anayasamızın 169. Maddesine göre orman yangınları sonucu kül olan ağaçları yerine yenileri dikilmek zorunda. Ama buna rağmen yanan yerlerde kaçak yapılaşma olabilir. Buna da kesinlikle müsaade edilmemeli.
Ormanların; ekosistemin işleyişi, su rejiminin düzenlenmesi, iklime olan olumlu katkısı ve erozyonun önlenmesi gibi çok önemli etkileri vardır. Bunların yanı sıra insanların mobilya, kâğıt, yakacak vb. ihtiyaçlarının karşılanması adına da en önemli kaynaklardan biri durumundadır. Gelin görün ki sahip olduğumuz bu zenginlikler, başta orman yangınları olmak üzere çeşitli nedenlerle günden güne tükenmektedir. Yaklaşık 200 yıl önce Anadolu yarımadasının büyük çoğunluğu ormanlıktı. Artan nüfus bilinçsiz çevreci ve sürdürülebilir olmayan politikalar sonucu orman varlığımız azaldı şu an ülkemizin yüzde 28’i ormanlarla kaplı. Ormancılık konusunda sürdürülebilir, çevreci ve koruyucu politikalar izlemek zorundayız. Ağaç tahribatının ormanların imara açılmasının önlenmesi adına daha sert caydırıcı tedbirler alınması gerekmektedir. Orman yangınları bundan sonrada çıkacaktır ama zamanında müdahale kurumların eşgüdümlü ve uyumlu çalışması tahribin daha az olmasına neden olacaktır. Ben bir vatansever Türk vatandaşı olarak orman yangınlara müdahale edecek uçak sayımızın az olmazından çok hayıflandım üzüldüm mahcup oldum. Yeteri sayıda uçakla yangınlara müdahale edilseydi daha az ağaç kül olacak daha az hayvan ölecekti. Bizim bir felakete gelmeden önlem almamak gibi bir iyi olmayan yanımız var. Deprem olur binlerce canımız gider sağlam olmayan yapıların yıkılması, kentsel dönüşüm planlaması yapılır, sel olur yine canlarımız gider dere kenarlarını ıslah ederiz. Orman yangını olur yeni tedbirler alırız neler olduğunu göreceğiz hep birlikte. Bölgesel bir güç olan Türkiye’nin komşu ülkelerden daha az yangın söndürme uçağına sahip olması kabul edilemez bu çok acı bir şey. Bu uluslararası alanda da ülkemizin imajını zedeler. Afetleri belki önleyemeyiz ama etkilerini azaltabiliriz. Bunun içinde çoğu yazımda belirttiğim gibi afetler Lisede Coğrafya kitabının son ünitesinde üç beş sayfayla geçiştirilmeyecek kadar önemlidir.
Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda
Yuvadır kuşlara
Örtüdür toprağa
Can verir doğaya
Ormanlar yurdumda
Bir tek dal kırmadan
Ormansız kalmadan
Her insan bir fidan
Dikmeli yurdumda… Bu sözleri hepimiz hatırlıyoruzdur.
Lütfen daha özenli davranalım bir ormanın yanmasının saatler sürdüğü ama yetişmesinin 50 yılı bulduğunu düşünelim ormanları koruyalım. Yoksa nefes alacak alanımız kalmayacak. Orman hayattır, orman milli servettir.