Cumartesi günü akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı tarafından yeni kabine üyeleri açıklandı.
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin olarak açıklandı. Seçim öncesinde ekonomik sıkıntılar yüzünden
eğitim konusu yeterince gündeme gelmese de yap boz tahtasına dönen eğitim sistemimizde
acilen düzenlenmesi gereken çok ciddi sorunlarımız var. Şu an ülkenin genel gündemi ekonomi
olsa da etkileri hemen hissedilmeyen eğitim sistemimizdeki sorunlar uzun vadede canımızı
yakmaya devam ediyor. Müfredatın uyumsuzluğundan tutun öğretmenlik meslek kanunundaki
eksikliklere, Öğretmenlerin özlük haklarından tutun özel sektörde adeta modern köle gibi
çalıştırılan öğretmenlerin durumlarına, liselere ve üniversitelere girişte uygulanan sınav
sisteminin çarpıklıklarından öğrencilerin sorunlarına kadar say say bitmez.
Küreselleşen dünyada her alanda öylesine hızlı bir değişim var ki eğitim gibi katı kuralların
hâkim olduğu sektörlerde aynı tempoda bir değişim gerçekleştirmek mümkün olmasa da bu
sektörde de birtakım değişiklikler oluyor. Bu yüzden de gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin
neredeyse tamamında olduğu gibi bizim ülkemizde de eğitimde yeni arayışlar yeni yaklaşımlar
gündemde. Maalesef eğitimde OECD ülkeleri arasında çok gerilerdeyiz. Üniversitelerimiz
dünyanın en iyi üniversiteleri arasına giremiyor, popülist yaklaşımlarla her ile 1 üniversite
sloganıyla üniversitelerin sayısı o kadar arttı ki değerleri düştü üniversiteler sıradanlaştı
buralardan mezun olup iş arayan yüzbinlerce işsizler ordusu oluştu,1-2 net ile üniversite
kazanıldı. Matematik fizik yapmadan birer ikişer netle bazen eksi netlerle mühendislik bölümleri
kazanılmaya başladı. Liselerde orta okullarda durum farklı mı? Tabi ki farksız. Bu ülkede içinde
milli olan iki bakanlıktan birisi Milli Eğitim Bakanlığı, umarım yeni gelen bakan eğitim
sektöründeki sorunların giderilmesi için çalışır. İşini layıkıyla yapan liyakat sahibi bürokratları
getirir. Eğitim sadece Matematikten fizikten ibaret değildir. Bugünkü yaşadığımız sosyal
sorunların özüne indiğimiz zaman yine karşımıza eğitim çıkıyor. Bu sebeptendir ki her şeyden
önce, çağı ve öğrencileri çok iyi okumalı eğitime önem vermeliyiz. Onları yakalamadan eğitime
ve geleceğe doğru yön vermek mümkün değil. Verilse de sürdürülebilir olmaz. Bu noktada asıl
önemli olan misyon ve vizyon kadar, sistem ve aktörlerinin de doğru olarak belirlenmesi Önceki
yazılarımızda da sık sık dile getirdiğimiz gibi, son 20 yılda eğitim adına ne beklenildiyse adeta
tam tersi çıktı karşımıza.
Yeni atanan Bakan’dan beklentimiz çalışkan ve liyakat sahibi güçlü bir kadro kurması ve
önce sorunları tespit ederek çözüm için inisiyatif almasıdır. Referansı başarı olmayan isimlerin
göze girmesi ve kalıcı olmaları mümkün değil. Eğitimin zirvesindeki son değişikliklere bir de bu
çerçeveden bakılmasında fayda var. Sayın Bakan Yusuf Tekin’in eğitim ile siyaset arasına
sıkışıp kalan ve yapmak istediklerinden çok şirin görünmek adına siyasi demeçler vermemesi
ve tüm gücünü birikimini eğitim sistemimizi nasıl düzenleriz okullaşma oranını nasıl artırırız,
öğretmen yeterliliklerini nasıl artırabiliriz öğretmenlerin özlük haklarını nasıl iyileştirebiliriz,
Türkiye’yi eğitimde nasıl bir üst lige taşırız bunun kaygısı içerisinde olmasını bekliyoruz
istiyoruz. Normalde Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunun en uzun ömürlü koltuk olması gerekir.
Önceki bakanlara haksızlık etmek istemem ama kimi eğitim sektörü dışından geldiği için
bürokratların oyuncağı oldu, kimi siyaseten yol alamadı, kimi de bakan olduğunun bir türlü
farkına varamadı sorunlara odaklanamadı. Belki de koltuğumu kaybederim kaygısı taşıdı!
Aslında olayın özü şu ki; Mutlu ve güçlü bir Türkiye için, geleceğe umutla bakabilmemiz için
eğitime önem vermemiz gerekiyor. Önümüzde duran dağ gibi sorunların aşılması mümkün
aslında yeter ki çağın gereklerini yakalayan sürdürülebilir eğitim politikalarına odaklanalım. Bu
vesile ile yeni seçilen Bakana başarılar dilerim…
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?