Bu sene ne ramazanı ne de bayramı ruhuna, güzelliğine göre yaşayamadık. Şimdi de kurban bayramı yaklaşıyor ama ne yazık ki kurbanlıklar el yakıyor.
Her gün gelen zam haberleri, terörden beter trafik kazaları kurbanları, bıçak sırtındaki ekonomi ve sessizliğin dillendiremediği bir huzursuz bekleyiş. Tecavüzleri, cinayetleri söylemek bile istemiyorum, midem bulanıyor.
Birkaç günlük tatil fırsatıyla kaçışlar bile söndüremez yüreklerdeki huzursuzluğu…
Nerede o eski bayramlar…diye başlayanlara katliam yapmak hislerinin coştuğu bu günlerde kuytu yalnızlıkların sayısından katlanan artışlar yaşanmakta..
Karamsar ya da depresif ruh halinde olan insanların iyimserlik yazıları, mutluluk ve başarı hikayeleri okudukça kendilerini daha da kötü hissetiğini , fakat kendi ruh haline sahip ve benzer şeyleri anlatan yazıları okudukça ve şahısları dinledikçe, “tek ben değilmişim” hissiyle kendilerini daha iyi htiklerini biliyor musunuz?
Acizliğimiz yanlızlığımızla flört etmeye başlayınca, biz artık gözlerimizi kırıştırarak nasıl içten gülebileceğiz?
Kara duvarlar nasıl aşılır, nasıl gün ışığının yedi rengine ulaşılır?
Hangi aşamalardan daha geçeceğiz? Güzel günlere yaklaştığımıza nasıl inandıracağız kendimizi. Hayırlı olanı isteyecek, ellerimizden akıp gideni hayırsız sayacağız. Yalnızca kendimizi kandıracağız.
Yıllar geçecek aynı yerde duracağız. Bir adım öne bir adım geriye derken, tam da aynı yerde. Kimi ışığı bulmuş olacak, kimi bulduğunu sanmış, kimi ışıktayken kendini karanlıktaymış gibi olacak. Kimi de tüm iyimserliğini takınmış.
Mutluyum, huzurluyum diyene kim çakacak bir kara tokatta getirecek kendine? Gel-gitleri kim engelleyecek.
Simsiyah koridorlarda kaybolmuş olacağız da, yine de gülümseyecek miyiz hayata? Gülümsemeye çalışacağız, rol yapacağız, oyun oynayacağız. Her şey yolunda izlenimi vereceğiz. Kimi kandıracağız, kimi? Üstümüze gelen karanlıkları, bununla mutlu olan varlıkları, kendi yüreğimizi, beynimizi, suni çevremizi..
Bir yanda her şeyin beyinde bittiğini söyleyen uzmanlar, diğer yanda hiç bir şeyi beyninde halledemeyen karamsarlar. Bu çatışma ile karanlıkta kilometrelerce yol alan biz.
Yok işte yok, güneş müneş yok artık bize. Diller de bitmeyen o şarkı dolanmakta.” batsın bu dünya…”
GÜNÜN SÖZÜ
Ey Can! Sana bir daraIma geIirse yararınadır; KaygıIanma! SürekIi yaz mevsimi oIsaydı “Güneş Bahçeyi Yakıp Kavururdu.”
Hz. MevIana
TEBESSÜM
Kayserilinin biri banka önünde kaynamış mısır satmaktaydı. Mısır çok lezzetli olduğundan kısa bir zamanda büyük kar sağladı. Bir gün arkadaşlarından biri geldi ve dert yandı. Çok sıkışık durumda olduğunu söyleyerek ondan ödünç para istedi.
-Üzülerek söylemeliyim, bankayla burada tezgahımı kurduğum zaman bir anlaşma yaptım, ben ödünç para veremem, banka da mısır satamaz.