Türk milletinin hassasiyetlerini hiçe sayıp, Ermenilerden halkı rencide etme pahasına özür diler.
Şehitleri ve patlatılan bombaları görmezden gelip ,PKK’nın ve HDP’nin borazanlığını yapar.
Fetullah’ ın ve kurmuş olduğu terör örgütünün hamisi, arkacısı olur,
Gericiden gerici, Amerikancı’dan Amerikancı olur.
Atatürk'e yeri gelir katil der. Canı isterse kahraman ilan eder.Laiklik ilkesini dinsizlikle bağdaştırıp Ata’ya haksızlıkların en büyüğünü yapar.
Günün gidişatına göre bakarsınız çarşaf giyen kadına yapmadığı hakaret kalmaz.Ama gün çıkar günü olduğunda da sevmediği çarşaflıyı partisinin en üst köşesinde ağırlayıp parti rozetini takar.
Durduğu yerden, savunduğu ilkelerden daima kuşku duymaya aday kendi içinde bile çelişkileri ile boğuşurken etrafa saldırmayı da asla ihmal etmez.
Diline doladığı belki de anlamlarını bile kendi kimliğiyle dahi tam oturtamadığı kavramların boğuşması ile, kendi varlığını kocasının varlığının sonucu gören Kars'taki 8 çocuklu anne ile sokaktaki işçinin sloganlığına soyunmak ağalığını yapar.
Amerikan patentli ağır kapitalist kokan lüks mekanlarda en pahalı içkisine karidesi meze yaparken ezilen halkların, açların, yoksulların şerefine kadeh kaldırır.İnceleme yapmak için gittiği sınırda davullu zurnalı eğlencesini sosyal medyada görüp yazan gazeteciye de bilmem neden? Etmediği hakareti de bırakmaz.
Çok lafa gerek yok.Tiyatro sevdalısı bendeniz,geçen yıl izlediğim usta Rüştü Asyalı’nın başrollerde oynadığı Aziz Nesin’in eserlerinden derleme “Azizname“ bizim anladığımız sosyalizmin en güzel özeti.
Oyunun konusu ;
Fakir bir aileden gelme gençten bir çocuk, üniversite çağında tam bir sosyalist oluyor.Kapitalist düzene lanetler yağdırıyor, “yaşasın komünizm” nutukları atarak geziyor. Gel zaman git zaman işleri yaver gidiyor, para kazanmaya başlıyor. Biraz biriktir, biraz aklını kullan derken ülkenin önemli fabrikatörleri arasına giriyor. Emrinde adam çalıştırmaya başladığında bizim eski solcu, “canım şu kapitalist sistem de pek fena bir şey değil… Çalışsınlar, onların da olsun” demeye başlıyor. İşler büyüdükçe, kapitalist sisteme övgüler artıyor, sosyalizm yerden yere vuruluyor. Derken rüzgar tersine dönüyor, eski solcu fabrikatörün işleri bozuluyor. Tabi işlerle beraber siyasi görüşleri de değişiyor fabrikatörün. Yeniden fabrika ayarlarına dönüyor, sermayeye küfretmeye, “emek, bölüşme” nutukları atmaya başlıyor.
15 Temmuz kalkışmasında bile “Dur, bekle,seyret.Duruma göre sür tarlanı” davranışları bugünün CHP’sinin zaman içindeki asimilasyonları..
GÜNÜN SÖZÜ
Uğruna fedakarlık yapmadığın sevgiyi, yüreğinde taşıyıp da kendine yük etme. Mevlana
TEBESSÜM
Sovyetler Birliği döneminde bir muhalif elindeki bir tomar kağıdı Kızıl Meydan'da dağıtmaya başlamış. Biraz sonra KGB ajanları gelip adamı yakalamışlar. Ama bakmışlar ki dağıtılan kağıtlar boş. Gene de adamı götürüp mahkemeye çıkarmışlar. Boş kağıtları dağıtan adama, ilk celsede, "rejime muhalefet, parti'yi eleştirmek vs." bir sürü suçtan uzunca bir hapis cezası verilince, adam itiraz edecek olmuş: "iyi ama kağıtlarda hiçbir şey yazmıyordu ki..." hakim cevap vermiş: "bu ülkede yaşayan herkes neler yazması gerektiğini biliyor."